Avrupa’da yapılan son seçimlerde, kuzeyde İsveç’ten güneyde İtalya’ya kadar geniş bir bölgede göçmen karşıtı politikaları savunan aşırı sağcı politikacılar önemli başarı elde etti. Bu politikacıların çoğu kendi deyimleriyle “Avrupa’nın İslamlaştırılmasına” karşı kampanyalar yürüttü. Avrupa’da gerilim artarken uzmanlar politikalardaki sağa kayışı ekonomik krize bağlıyor.
Avrupa’nın göçmen cenneti sayılan İsveç’te Eylül ayında yapılan seçimlerde aşırı sağcı Demokrat Parti ilk kez milletvekili çıkardı. Bu durumun yankısı sınır ötesinde de etkili oldu.
Avrupa sosyal modelinin örneği olarak görülen ülkede nüfusun yüzde yaklaşık 5’i göçmen. Demokrat Parti lideri Jimmie Akesson, zafer sarhoşluğu içinde göçmenleri korkutan açıklamalar yaptı: "Sorumluluğu almaya hazırız ve sanırım diğer partiler de ülkenin sorumluluğunu almaya hazır çünkü bunu yapmak zorundayız."
Sonuçların ardından binlerce protestocu ırkçılığa karşı gösteri yaptı. Protestoculardan biri olan Rickard Slettenfren, "Bu çok kötü bir durum çünkü ben neredeyse herkesin hoşgörülü olduğu bir ülkede büyüdüm. Böyle birşey ilk kez başıma geliyor" diyor.
Ancak halkın duygularına rağmen aşırı sağcı, göçmen karşıtı partiler Avrupa’da güçlenmeye devam ediyor.
Hollanda’daki Özgürlük Partisi gibi birçok parti İslam karşıtı kampanyalarla oy topluyor. Genel Başkan Geert Wilders koalisyon hükümeti içinde önemli bir yere sahip. Wilders Haziran seçimleri öncesi Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlamıştı: "Müslümanlara karşı değilim ama İslam’ın totaliter bir ideoloji olduğunu düşünüyorum ve bu özgürlüklerimize karşı bir durum. Hollanda’nın ve Avrupa’nın özgürlüğü için savaşıyoruz. Bu yüzden İslam’a karşıyız."
Fransa ve İtalya’da da aşırı sağcı partiler son seçimlerde önemli kazanımlar elde etti. Temmuz’da Fransa peçeyi yasaklayan ilk Avrupa ülkelerinden biri oldu. Politikacılar peçenin Fransız değerleriyle çeliştiğini savunuyor.
Uzmanların bir bölümü göçmen karşıtı dalgayı ekonomik krize bağlıyor. Göçmenler giderek kesintiye uğrayan maaşlar, iş kayıpları ve emeklilik sistemindeki sıkıntılardan sorumlu tutuluyor.
Alman tarihçi Juliane Schutterle göçmenliğin 21’nci yüzyılı tanımlayan en büyük sorun olacağı görüşünde: "Bence bu anlaşmazlık Doğu-Batı kavgası değil göçmenlik ve entegrasyon sorununa dönüşecek ve Müslüman azınlığı ilgilendirecek. Şu anda Avrupa’da, özellikle de Almanya’da bu konuyu tartışıyoruz."
Siyasi iklime rağmen, birçoğu bekledikleri kadar iyi karşılanmayacaklarını bilse de yüzbinlerce göçmen her yıl Avrupa’ya göç etmeyi sürdürüyor.
İslam Karşıtı Politikalara Rağmen Avrupa'ya Göç Devam Ediyor
