Türkiye yakın tarihinin en büyük halk eylemleri hiç kuşkusuz, Mayıs-Haziran 2013’te yaşandı.
Taksim Gezi Parkı’na AVM yapılmasına karşı direniş yapan bir grup çevrecinin çadırları yakılınca bir anda eylemin seyri değişti. 31 Mayıs akşamı İstiklal Caddesi, Halaskargazi Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı ve Beşiktaş’ta toplanan binlerce kişi kitlesel bir eyleme başladı.
Protestocular polisin TOMA’lardan tazyikli su sıkması ve gaz fişeği kullanmasına rağmen cuma akşam saatlerinden cumartesi sabahın erken saatlerine kadar sokaklardan ayrılmadı. Sabah erken saatlerde Kadıköy’den çıkan bir grup, Boğaz Köprüsü’nü aşarak polis barikatıyla karşılaştığı Yıldız’a kadar yürüdü.
Gezi’nin ana sloganı ‘Bu daha başlangıç mücadeleye devam’dı
Gün boyu yine Taksim çevresinde göstericilerle polis arasında adeta köşe kapmaca oynandı. Gösterilere başta Ankara ve İzmir olmak üzere birçok şehirden de destek geliyordu.
Pazar günü öğlen saatlerde “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganlarıyla yine Beşiktaş, Karaköy ve Aksaray’dan Taksim’e doğru yürümeye başladı. Sonunda polis Taksim’den ve Gezi Parkı’ndan geri çekildi.
Birkaç kez gaz atsa da polis, 15 Haziran’a kadar bir daha Gezi Parkı’na girmedi. Yurtdışından dönen dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 12 Haziran’da bir grup sanatçıyla 14 Haziran’da Gezi Parkı direnişini örgütleyen Taksim Dayanışma’sı üyeleriyle görüştü.
Gezi Süreci’nde 11 kişi öldü 8163 kişi yaralandı
Taksim Dayanışması ile yaptığı görüşmede istediği sonucu alamayan Erdoğan, 15 Haziran’da Ankara’nın Sincan ilçesinde düzenlenen mitingde “ Taksim Meydanı boşaldı, boşaldı. Yoksa güvenlik güçlerimiz boşaltmasını iyi bilir” dedi. Bu sözlerden kısa bir süre sonra polis, biber gazı ve tazyikli su kullanarak eylemcileri Gezi Parkı’ndan çıkardı.
Gezi eylemleri o yaz tüm Türkiye’ye yayıldı. İnsan hakları örgütleri Gezi Direnişi’nin birinci yıldönümünde yayınladıkları raporda Gezi protestolarında 11 kişinin hayatını kaybettiğini, 43’ü ağır 8163 kişinin yaralandığını açıkladı.
Gezi olaylarıyla ilgili açılan 97 davada 5653 kişi yargılandı.
Taksim Dayanışması’nda Gezi’nin Dördüncü Yıldönümü’nde Buluşma Çağrısı
Taksim Dayanışması, Gezi Direnişi’nin dördüncü yıl dönümünde İstanbulluları saat 19.30’da Taksim Gezi Parkı’nda buluşmaya çağırdı.
Yayınladığı açıklamada “Gezi’de barıştan, özgürlükten, doğadan eşitlik ve dayanışmadan yana kurduğumuz hayatın peşinde olanların KHK’larla, ihraçlarla, açlıkla, tutuklamalarla sınandığı bu karanlıkta, dayanışmamızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz” diyen Taksim Dayanışması’nın hükümet çevrelerinden Gezi’ye getirilen eleştirileri de reddetti:
“OHAL adı altında yerleştirilen bu karanlığa, haksızlığa, talana, şiddete, cezasızlığa Gezi’den aldığımız güç ve kazanımlar ışığında hayır diyoruz. Bilinsin ki; Gezi direnişi bu toplumun tarihinde bir onur sayfası olarak yerini almıştır. Başta Taksim Meydanı ve Gezi Parkı olmak üzere yaşam alanlarımızın, ormanlarımızın, parklarımızın, meydanlarımızın, kentlerimizin, insan hakları anıtımızın dahi abluka altına alınmasını ve yok edilmesini, ülkemizin bir cezaevine dönüştürülmesini hiçbir zaman kabul etmiyoruz, kabul etmeyeceğiz.”
İstanbul Emniyeti ise Taksim ve çevresinde güvenlik önlemlerini arttırdı. Gezi Parkı’nı bariyerlerle kapatan polis, parkın içine ve çevresine TOMA’lar yerleştirdi.
Veli Ağbaba: ‘Gezi dünyanın en insancıl en barışçıl direnişiydi’
Gezi sürecine en fazla destek veren partilerden Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkan yardımcısı Veli Ağbaba, Gezi’nin tek adam diktasına verilen en büyük ders olduğunu söyledi.
Ağbaba ,”İnsanların inançlarını, yaşam tarzlarını, dünya görüşlerini sorgulayan zihniyet, dört yıl önce dünyanın en etkili, en insancıl, en barışçıl direnişi ile karşılaştı. Gezi Ruhu, AKP’nin kimyasını bozup, korkulu rüyası oldu. Öyle ki aradan 4 yıl geçmesine rağmen korkuları hala yüzlerine ve cümlelerine yansıyor. "Gezi Direnişi ile 15 Temmuz Darbe girişimi arasında bağ kurmak, toplumu bölmek için ant içmiş bir zihniyetin dışavurumudur” dedi.
Sırrı Süreyya Önder: ‘Gezi tekrar etmeyecek’
Gezi sürecinin ilk günlerinde en önde olan isimlerden olan Halkların Demokratik Partisi İstanbul milletvekili Sırrı Süreyye Önder ise Gezi Parkı’ndaki ağaç kıyımıyla belirginleşen neoliberal talan arzusunun toplumsal vicdanda yarattığı öfkenin o direnişi yarattığı görüşünde:
“Bu tarz büyük toplumsal itirazlar ve direnişler kendi konjonktüründe anlamlıdır ve benzersizdir. Onun tekrarlanmasını beklemek bir parça tembellik bir parça da sosyolojiden uzak değerlendirmeler şeklindedir. Her dönemin koşulları kendi itiraz biçimlerini ve niteliğini belirler. Bu dönemin toplumsal muhalefeti Gezi’den esintiler, izler ve biçimler taşıyacaktır kuşkusuz. Ama onun bir tekrarı şeklinde gelişmeyecektir.”
Ahmet Şık: ‘Gezi sivil isyandı’
Son sözü Gezi sürecinin son günlerinde başından gaz fişeğiyle yaralanan ve bugün tutuklu olarak Silivri Cezaevi’nde bulunan gazeteci Ahmet Şık söyledi:
“Gezi, sivil talepleri olan sivil itaatsizlik eylemiydi, sivil isyandı. Bir ideolojik angajmanı yoktu. İyi kısmı şu: Barışçıl bi biçimde kendini ifade etmek. Kötü kısmı siyasal harekete evrilmeyen bir sivil itaatsizlik eylemi nihayetinde yok oluyor. Gezi şimdi hayaletten öte bir şey değil.”