Türkiye’de basın meslek örgütleri, dezenformasyonla mücadele gerekçesiyle uygulanacağı açıklanan “hatalı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklanmasına T24 Ankara Bürosu’nun önünde ortak açıklamayla tepki gösterdi.
Gazeteci–yazar Tolga Şardan’ın, T24 haber sitesinde 31 Ekim günü yayınlanan ve yargıdaki rüşvet ve usulsüzlük iddialarını içeren haberi gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle dün gözaltına alınmasının ardından tutuklanmasına karar verilmişti.
AK Parti–MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın Ekim 2022’de yasalaştırdığı “hatalı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla ceza mevzuatı kapsamında tutuksuz yargılanabileceği halde Şardan’ın tutukluluğuna karar verilmesi basın meslek örgütlerinin yanı sıra muhalefet partileri ve sivil toplum örgütlerinin de tepkisine yol açtı.
“Ülkemizdeki tüm gazetecilere yönelik ağır bir gözdağıdır”
Gazeteciler bugün öğlen, basın meslek örgütlerince yapılan çağrı üzerine Şardan’ın çalıştığı T24 Ankara Bürosu’nun bulunduğu iş merkezi önünde buluştu.
Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), DİSK Basın-İş Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, KESK’e bağlı Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası, “Tolga Şardan derhal serbest bırakılmalıdır. Bu gözdağını hiçbirimiz kabul etmiyoruz. Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz” başlıklı ortak bir açıklama seslendirildi.
Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener’in okuduğu ortak açıklamada, ‘Meslektaşımız Tolga Şardan, söz konusu yazısında yargıda son günlerde ortaya saçılan usulsüzlük iddiaları üzerine devletin ilgili kurumlarının da inceleme yürüttüğü bilgisini paylaşmıştır. Ancak bu yazı, bazı yetkililer tarafından tepkiyle karşılanmış ve sonuç olarak meslektaşımız tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Şardan’a apar topar soruşturma açılması, evinde ve belgelerinde arama yapılarak gözaltına alınması ve tutuklanması ülkemizdeki tüm gazetecilere yönelik ağır bir gözdağıdır. Sansür yasası uygulamalarıyla ülkemizde basın susturulmaya, korkutulmaya, hizaya getirilmeye çalışılmaktadır. Biz gazeteciyiz, gazeteciliğin suç olmadığını haykırmaya, baskı ve tehditlere rağmen yolsuzlukları dile getirmeye, bütün istibdat baskılarına rağmen gazetecilik yapmaya, halkın haber alma hakkı için çalışmaya devam edeceğiz” denildi.
“Yalan haber gazetecilik suçudur, biz Şardan’ın gazeteciliğine kefiliz”
Açıklamanın devamında, “Adalet sistemindeki sorunları araştırıp kamuoyunun bilgisine sunmak gazetecinin görevidir. Hakimler Savcılar Kurulu’na yazılan dilekçelere ve MİT raporlarına kadar giren çarpıklıklar karşısında yargıçlar, bu sorunları gündeme getiren gazetecileri tutuklamak yerine adalet sisteminin iyi işlemesine odaklanmalıdırlar. Şardan’ın tutuklanması bu sorunları örtme çabasından başka bir anlama gelmez” ifadesi kullanıldı.
“Yalan haber en başta gazetecilik suçudur. Şardan bu suçu hiç işlememiş, dürüst ve saygın bir meslektaşımızdır. Meslektaşımız Şardan’a ve gazeteciliğine kefiliz. Aynı gün İstanbul’da meslektaşımız Dinçer Gökçe de aynı suçlamayla gözaltına alınmış, ifadesinin ardından serbest bırakılmıştır” denilen açıklamada, “Halkı bilgilendirme faaliyeti gerçekleştiren, sadece gazetecilik yapanlara yönelik bu sistematik gözdağı asla kabul edilemez” mesajı verildi.
AYM’ye çağrı yapıldı, 8 Kasım günü karar çıkacak mı?
Basın meslek örgütleri, “hatalı bilgiye alenen yayma” suçu hükmüne ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne de seslenerek, “Gazetecilerin tutuklanması halkın haber alma hakkının önlenmesine ve basın aracılığıyla kamuoyu denetiminin sakatlanmasına yol açar. Gazeteciler, sansür yasası dediğimiz “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu ceza kanunumuza ekleyen yasaya da işte bu nedenle karşı çıkmıştır. Bu yasa Anayasa’ya aykırılıktan Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır ve aylardır yüksek mahkemenin vereceği karar beklenmektedir. Bu karar çıkana kadar pek çok meslektaşımızın çerçevesi belli olmayan bu suçlama ile demir parmaklıklar arkasına gitmesi işten bile değildir. Anayasa Mahkemesi bir an önce sansür yasasıyla ilgili kararını vermelidir” çağrısı da yaptı.
Anayasa Mahkemesi ise, Türk Ceza Kanunu’na (TCK) eklenmiş 217’nci maddesindeki “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuyla ilgili Anayasa’ya aykırılık başvurusunu 8 Kasım Çarşamba günkü gündemine aldı.
Anayasa Mahkemesi’nin, suçu işleyenlere yönelik 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören hükme ilişkin nasıl karar alacağı merak konusu oldu.
MHP’li Yıldız’a göre Şardan’ın tutuklanmaması mı gerekiyor?
Gazeteci Şardan’ın tutuklanmasına gerekçe olan söz konusu hükmün olduğu yasadaki ilk imzacı MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın o dönemde “Yasa gazeteciler için değil” iddiasında bulunarak, “Dezenformasyon olarak bilinen haber alma hakkıyla karıştırılmaması için failin halk arasında endişe korku panik yaratma kastı bulunması şarttır. Neredeyse imkansız bir suç yaratıyoruz. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir” demişti. O dönemde, diğer ilk imzacı AKP’li Ahmet Özdemir de, “işlenmesi çok zor suç tanımı” yapıldığını iddia etmişti.
TBMM’deki görüşmelerde, Yargıtay 8. Ceza Dairesi Hakimi İhsan Baştürk’ün, “alenen yayma” nedeniyle bu hükmün gazeteciliği hedef alacağını belirtmesi üzerine Feti Yıldız, “Boş hikaye anlatıyorsun” diyerek gazeteciliği kapsayacağı görüşüne karşı çıkmıştı.
Tolga Şardan’ın tutuklanması üzerine MHP’li Feti Yıldız’a görüşü soruldu. Yıldız, Twitter’da kendisine yöneltilen sorular üzerine, “Bu suçun oluşabilmesi için beş şartın bir arada gerçekleşmesi gerekir; özel kast, gerçeğe aykırı bilgi, ülkenin iç ve dış güvenliği kamu düzeni ve genel sağlıkla ilgili olması, suçun kamu barışını bozmaya elverişli olması, alenen yaymak. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir” açıklaması yaptı.
Feti Yıldız, açıklamasıyla Şardan’ın tutuklanmasına yeterli yanıt vermediği yönündeki soru üzerine ilaveten, “Haber verme sınırını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları TCK 217/A maddesinde yazılı olan suçu oluşturmaz” yanıtını verdi.
Yıldız, Şardan’ın tutukluluğuyla ilgili tepki göstermediği eleştirisine karşılık ise hukukçu olarak 51 yıldır demokratik ülkelerdeki ceza mevzuatı üzerinde çalıştığını söyledi.
PMD de TBMM’de yasalaşma sürecindeki itirazı anımsattı
Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) de, “Meslektaşımız Tolga Şardan'ın yazdığı haber nedeniyle tutuklanması, Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü adına son derece kaygı verici, tehlikeli bir gelişmedir. ‘Gazetecilerin sadece yazdıkları haber ya da yazıdan dolayı cezalandırılmalarının önünü açar, sansür ve otosansürü kurumsallaştırır’ diyerek, yasalaştırılması sürecinde itiraz ettiğimiz dezenformasyon düzenlemesi kapsamına sokularak gazeteci Tolga Şardan'ın tutuklanması kabul edilemez. Gazetecilik kamuoyu adına gerçeklerin, doğruların ortaya çıkarılması ya da aydınlatılmasına yardımcı olmak gibi kutsal bir amaçla icra edilen bir meslektir” açıklaması yaptı.
Forum