Erişilebilirlik

Fransa'da Hastanelere Ekmek Bağışlayan Türk Fırıncı


Mayıs 2020 - Fransa'da fırın işleten Faruk Beyaz hastanelere ve aşevlerine salgın sürecinde ekmek bağışı yapıyor
Mayıs 2020 - Fransa'da fırın işleten Faruk Beyaz hastanelere ve aşevlerine salgın sürecinde ekmek bağışı yapıyor

Fransa'ya Corona virüsü, Mulhouse kentinden girdi. Büyük Doğu adı verilen bölgenin en büyük kenti Mulhouse'da çok sayıda Türk nüfusu da var. Kent büyük bir travma yaşıyor. Fransa'da en yüksek ölüm olayı bu kentte yaşandı.

Kentte, hastaneler hala dolu. Civar hastanelerden 400 gönüllü doktor buradaki 700 meslektaşının imdadına yetişti. Halen, 40'ı yoğun bakımda, toplam340 hasta Corona enfeksiyonu ile mücadele ediyor.

Fransa'da Hastanelere Ekmek Bağışlayan Türk Fırıncı
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:07:40 0:00

"Mulhouse kenti artık lanetli ve hayalet bir kent"

Kent merkezinde ekmek fırını işleten Türk kökenli fırıncı Faruk Beyaz, "Biz lanetlendik. Mulhouse artık hayalet şehir" diyor ve Fransa 11 Mayıs'ta yeniden sokağa çıkmaya hazırlansa da, Mulhouse halkının travmayı atlatmadan sokağa çıkmayacağını dile getiriyor. Bütün bu umutsuzluk ortamında kentte büyük bir dayanışma da sergileniyor. Fırıncı Faruk Beyaz da tüm sağlık personeline ve kimsesizler için kurulan aşevlerine iki aydır bedava ekmek dağıtıyor.

Faruk Beyaz ile "hayalet şehir" dediği Mulhouse kentindeki son durumu ve gönüllü yürütmeye devam ettiği emek bağışını konuştuk.

VOA Türkçe: Faruk Bey bize kendinizi tanıtır mısınız?

Faruk BEYAZ: Merhaba, 1986 Mulhouse doğumluyum. Aslen Giresunlu'yuz. Ailemizle birlikte dede mesleği olan fırıncılık sektöründeyiz. Şehir içindeki fırınımız ve marketmizle halkımıza hizmet ediyoruz.

VOA Türkçe: Mulhouse kenti Fransa'da COVID-19 mikrobunun giriş noktası. Kent çok büyük bir darbe yedi. Vaka ve ölü sayısı çok yüksek. Şu anda kentte durum nasıl?

Faruk BEYAZ: Mulhouse COVID-19'un çıkış noktası. Şu an 6'ıncı haftaya giriyoruz. Türkler olsun, Fransızlar olsun halkımız, bir korku ve panik içindeler. Halk ne yapacağını bilmiyor. Hala çok büyük bir panik havası var. Kimisi maskesiz, kimi maskeli, kimisi eldivensiz. Biz ekmek fırını olarak sabah 6, akşam 9 çalışıyoruz. Burada herkese hizmet ediyoruz ve herkes bize geldiği için gözlem yapma şansımız çok yüksek. Sokağa çıkma yasağı var akşam 9'dan itibaren. Mulhouse ölü bir şehir, lanetli bir şehir diyebiliriz.

VOA Türkçe: Yani hala sokaklarda virüs korkusu, paranoya devam ediyor öyle mi?

Faruk BEYAZ: Kesinlikle. Hükümetin bu konuda çalışmaları ne bilemiyoum ama Mulhouse'da çok büyük bir çalışma yapılması lazım bu paranoyadan kurtulmak için. Biliyorsunuz, Evanjelist Kilisesi'nin 17-24 Şubat'ta yapılan bir toplantısına katılan 4 bin kişiden virüs yayıldı. Maalesef, Mulhouse günah keçisi seçildi ve lanetliyiz artık.

VOA Türkçe: Bu "lanetli" kelimesi Mulhouse'da epey söyleniyor anlaşılan?

Faruk BEYAZ: Evet, her ağızda bu var. Diğer kentler de bize 'lanetli kent' diyor. Bakın size bir örnek vereyim. Fransa'nın diğer bölgelerinde toptancılarım var. Sipariş verdiğimde bana verdikleri yanıt, "Faruk Bey, siz iyi bir müşterimizsiniz ama lütfen bizi anlayın. Şoförümü o lanetli kente gönderemem" dediler. Fırına malzeme alırken 20-24 gün çok büyük zorluk çektik. İçeride bulamadığımız

malzemelerimizi almaya biz kendimiz gittik. Yani biz bir taraftan hergün halkın sorunlarını dinledik, hem de kendi iç sorunlarımızı çözmeye çalıştık.

VOA Türkçe: Ama bütün bu paranoyanın içinde umut veren gelişmeler de var. Siz de bu umut veren gelişmelerden birisinin aktörüsünüz. Corona virüsü ile mücadele eden hastanelere ve aşevlerine ekmek dağıtıyorsunuz. Bu hikayeyi sizden dinlemek isteriz.

Faruk BEYAZ: Bu pandeminin tam patlak verdiği dönemde, 16 Mart'ta hemşireler firmamızın patronu olan kardeşimizi armışlar. Sınıf arkadaşları aynı zamanda. Ona "150-200 hasta geldi, yemek yiyemiyoruz. Bize bir defaya mahsus ekmek (baguette) gönderir misin?" diye sormuş. Biz de gönderdik. Hastane o gece abluka altında, bir gecede 200'e yakın hasta gelmiş. Ambulansların biri geliyor, diğeri gidiyor. Hastane devam etmemizi istedi. 15 gün kadar biz kendi olanaklarımızla bağışta bulunduk. Sonra halkımızın ve Türk ve Fransız işadamlarınn desteğiyle iki aydır vermeye devam ediyoruz. Sadece hastanelerle de kalmadık, yaşlı bakımevlerine, yoksul sığınma evlerine ve kimsesizler için kurulan Resto du Coeur (Gönül Restorantları) diye bilinen aşevlerine de dağıtmaya başladık. Zor bir dönemden geçiyoruz ve dayanışmaya ihtiyaç var. Biz de üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Halen gücümüz yettiğince haftada 1000 ekmek dağıtmaya devam ediyoruz.

VOA Türkçe: Türk toplumu arasında da en çok ölüm sizin bölgenizde gerçekleşti. Türklerin durumu nasıl?

Faruk BEYAZ: Whatsapp grubu kurduk bilgilendirme ve dayanışma için. Türk dernekleri ile irtibat içinde bilgi akışı sağlanıyor. Burada, Paris ve civarından daha çok ölüm var. Türkler arasındaki ölü sayısı 75'i geçti. Paris'te sanırım 65 civarında. Nüfusa oranladığınızda, burası çok daha yüksek. Ama yakında Paris, Mulhouse'u geçebilir. Çünkü büyük bir şehir, daha çok nüfus var.

VOA Türkçe: Peki, 11 Mayıs'ta sokağa çıkmaya hazır mı Mulhouse?

Faruk BEYAZ: Kesinlikle Mulhouse şehri hiçbir şeye hazır değil. Okullar hazırlıklı değil. Sokaklar belediye tarafından yeni yeni ilaçlanmaya başladı. Herkes 11 Mayıs'ta çıksa da Mulhouse halkı benim tahminlerime göre sokağa çıkamayacak. Çünkü hazır değil. Daha aylarca psikolojik destek görmesi gerekiyor. Burada çok büyük bir korku var. 11 Mayıs'ta müşterim olan öğretmenler okullara gitmeyecek ve boykot edecekler. Velilerden de çocuklarını göndermemelerini isteyecekler. Mulhouse'un bu travmayı atlatması için daha çok zamana ihtiyacı var. Herşeyin yerli yerine oturması, sokakların temizlenmesi, maske eksiğinin giderilmesi, okulların çok iyi hazırlanması gerekiyor.

XS
SM
MD
LG