Eski yılı geride bırakıp yeni bir yıla girmeye hazırlanan Fransa, 2015 yılını dünyayı da alt üst eden terör saldırısıyla açtı, yine dünyayı sarsan ve daha ağır sonuçları olan ikinci terör saldırısyla kapattı. Suriye’deki savaşa en çok yabancı militan gönderen Fransa, Suriye’ye gidip geri dönen yurttaşlarının düzenlediği eylemlerle sarsıldı. Savaş yıllarından bu yana ilk kez Olağanüstü Hal ilan edildi. Ülkede 2015 yılı boyunca bölge seçimlerinde aşırı sağ yükselişini sürdürdü, merkez partileri ise kan kaybetti. Suriye ve göçmen krizi tüm Avrupa’yı olduğu gibi Fransa’yı da derinden etkiledi. Bodrum kıyılarına cesedi vuran minik Aylan’ın fotoğrafı Fransızların da hafızasına kazındı. Fransa, 2015’i BM İklim Zirvesi’nde 195 ülkeyi yaşlı gezegeni kurtarmak için bir araya getirerek alçak gönüllü de olsa bir uzlaşma çıkarması ise yılın belki de tek iyi haberi oldu. Şimdi Fransızlar, kabus dolu 2015’i geride bırkarak, daha umutlu bir yıl geçirmeyi umut ediyor.
Charlie Hebdo ve Hyper Carcher: Charlie Hebdo saldırısıyla başlayan ve Paris saldırılarıyla sonuçlanan 2015 yılı, Fransa için son derece zorlu bir yıl oldu. Fransızlar başkentte birbiri ardında patlayan terör eylemleri nedeniyle güç sınavlar verdi. Yayınladığı Hz. Muhammed karikatürleri nedeniyle uzun süredir tehdit alan satirik mizah dergisi Charlie Hebdo, 7 Ocak günü Said ve Şerif Kouachi Kardeşler’in kanlı saldırısına uğradı. Charb, Cabu, Wolanski gibi derginin ve ülkenin en değerli karikatüristlerinin de içinde olduğu 11 karikatürist ve bir polis görevlisi yaşamını yitirdi. Ertesi gün Kouachi kardeşlere destek veren Amedi Coulibaly, Montrouge bölgesinde bir polisi öldürdükten sonra Vincennes’de bir yahudi marketinde insanları rehine aldı. Ve rehinelerden 4’ünü öldürdü. Dünya liderleri, 3,5 milyon Fransız ile birlikte, 11 Ocak’ta Paris’te teröre karşı yürüdü. Fransızlar, Republique Meydanı’nda teröre karşı “ulusal birlik” çağrısı ve “Je suis Charlie/Ben Charlie’yim” sloganı etrafında birleşti. Terör saldırıları Fransa’nın 11 Eylül’ü olarak değerlendirildi. Fransa’da hiçbir şey bir daha saldırı öncesindeki gibi olmadı.
Paris saldırıları: Charlie Hebdo ve Hyper Cacher saldırılarının yaralarını sarmaya çalışan Fransızlar, yılın sonuna doğru, Kasım ayında yeniden derinden sarsıldı. Paris’te önce Stade de France’da birbiri ardına patlayan bombaları başkentin ünlü gösteri salonlarından Bataclan’daki ve 11’inci Paris’teki patlamalar izledi. Stade de France’da intihar saldırısı düzenleyen 3 terörist kalabalıklara karışmayı başaramadı ancak Amerikan Rock Grubu’nun konserini izleyen yüzlerce kişi rehin alındı. En büyük kayıp bu salonda, Vieux Cambodge ve Comptoir de Voltaire barlarında yaşandı. Fransa 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana tarihinin en büyük kaybını verdi, 130 kişi yaşamını yitirdi. Bu sefer Hükümet sert vurdu.
Olağanüstü Hal ilan edildi: Saldırılar sırasında Stade de France’da maç izlerken acil çıkışından kaçırılan Cumhurbaşkanı François Hollande, derhal kabinenin ilgili bakanlarını toplayarak Olağanüstü Hal ilan etti. Paris’te 13 Kasım Cuma akşamı, 3 ayrı yerde patlayan bombalar kurbanlarıyla birlikte cellatları da öldürdü. İntihar saldırısı düzenleyen saldırganlar ölürken, saldırıları düzenleyen bir gurup ise kaçmayı başardı. Paris’te ve teröristlerin saldırıyı planladığı ortaya çıkan Brüksel’in Molenbeek mahallesinde büyük bir kovalamaca başladı. Saldırıların planlayıcısı Abdeslam Salah kaçmayı başarırken, hepsinin üzerindeki isim, Suriye’de IŞİD saflarında üst seviyeye kadar yükselen Fransız cihatçı Abdelhakim Ebayoud ise, Saint Denis banliyösünde düzenlenen bir operasyonla öldürüldü. Ancak, Suriye’de olduğu sanılan Ebayoud’un kolaylıkla Paris ve Brüksel’e girmesi ve saldırıyı Paris’te yönetmesi ise ülkede güvenlik tartışmaları başlattı. OHAL ortamında özgürlükleri de sınırlayan güvenlik yasaları birbiri ardına geçirildi. Önümüzdeki yıl OHAL uygulamaları Anayasa’ya da yazılacak. Anayasa reform paketinde, pek çok yeni önlemin yanısıra, teröre bulaşan çifte vatandaşların, Fransa’da doğmuş olsa dahi, vatandaşlıklarının düşürülmesine ilişkin düzenleme de yer alacak.
COP 21 Başarısı: Dünyanın geleceğini tartışmak üzere Birleşmiş Milletler çatısı altında yapılan Dünya İklim Konferansı’nın 21’inci (COP 21) Paris’te yapılacaktı. Ancak COP 21’den yalnızca 2 hafta önce patlayan bombalar, 150 dünya liderine ev sahipliği yapacak zirvenin ertelenme olasılığını gündeme getirdi. Hollande, zirvenin yapılmasına karar verdi, diğer liderler ise katılacaklarını bildirdi. Amerika Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye’den Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katıldığı zirve, olağanüstü güvenlik önlemleri altında gerçekleşti. Dünyadan 195 ülke temsilcisini aynı masa etrafında toplayan COP 21, insanlık tarihinde tek konu etrafında toplanan en büyük zirve olarak geçti. Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un başkanlığında bütün dünya küresel ısınmayı yüzyıl sonunda 2 derecenin altına, hatta eğer olanaklı olursa 1,5 dereceye kadar çekme üzerinde anlaştı. Üstelik yoksul ülkelerin temiz enerjiye geçilmesi için 100 milyar dolar yardım yapılması da sonuç bildirgesinde yer aldı. Laurent Fabius, uzlaşmayı sevinç gözyaşlarıyla açıkladı.
Yerel seçimlerde aşırı sağ’a blokaj: Saldırılardan yalnızca bir kaç hafta sonra, 6 ve 13 Aralık tarihlerinde bölge seçimleri yapıldı. Herkes, Paris saldırılarıyla yükselen ırkçılık ve güvenlik korkusunun sandığa nasıl yansıyacağını merak ediyordu. Fransızlar beklediği gibi saldırıların yarattığı korku ortamında özellikle göç alan illerde aşırı sağı tercih etti. Seçimlerin birinci turunda aşırı sağ parti Front National, kuzey ve güney bölgesinde yüzde 40’ın üzerinde oy alarak ülkenin birinci partisi olma skorunu yeniledi. FN, 13 bölgenin 6’sında yarışı birinci bitirdi. Ancak ikinci turda, Sosyalist Parti’nin FN’e karşı “cumhuriyet barajı” çağrısı yapması ve 3 bölgede kendi adaylarını çekerek merkez sağ Cumhuriyetçiler’i desteklemesi sonucu FN hiçbir bölgede başkan çıkaramadı. İlk turda sandığa gitmeyen 4 milyon seçmen ikinci turda sandığa sahip çıkınca, FN hiçbir bölgede kazanamadı. Seçimler 2017’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, FN’in tek başına iktidar olma ümitlerine de ciddi darbe vurdu. Çünkü Fransızlar, her ne kadar tepkisel olarak FN’i destekleseler de, tek başlarına iktidar olmalarına izin vermeyeceklerini ve “FN’in önünde cumhuriyet bloku” kuracakları mesajını verdi. Oy oranları ciddi gerileyen PS ve Cumhuriyetçiler de kaybedince, seçimlerin kazananı olmadı.
2016’da neler konuşulacak?
Zorlu bir yılı geride bırakan Fransa, 2016 yılında da terör ve göçmen sorununu konuşmaya devam edecek. Cumhurbaşkanı adaylarının belirlenmesi için ön seçim sürecine girilecek. Ve bu iki konu yıl boyu son derece sert politik rekabet ortamında belirleyici olacak. Suriye’ye yapılan operasyon, IŞİD ile mücadele ve Fransız ordusunun Afrika ve Irak’taki operasyonları da devam edecek. Fransa, Suriye’nin geleceği konusunda yürütülecek pazarlıklarda Amerika, Rusya ve Türkiye gibi, belirleyici rol üstlenmeye çalışacak. Zira 2016’da, Suriye’nin ve lideri Başar Esad’ın geleceğinin kararlaştırılacak. Fransa, bütün bu gündem etrafında son derece “kanlı” geçmesi beklenen Cumhurbaşkanlğı seçimlerine hazırlanacak. François Hollande sosyalistlerin cumhurbaşkanı adayı olacak. Ama 6’nın üzerinde aday adayının ön seçime hazırlandığı ana muhalefet partisi Cumhuriyetçiler’in (LR) yapacağı ön seçim kıran kırana geçecek. Cumhurbaşkanılığı seçimlerinin kazananını ise işsizlik sorunu belirleyecek. Hollande, işssizlik eğrisini aşağı çekemezse aday olmayacağını açıkladı.