Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier'in davetlisi olarak üç günlük devlet ziyareti için Berlin'e geldi. Ziyaret kapsamında iki ülkenin bakanlarının toplu katılımıyla kabine toplantısı da planlanıyor.
Macron ilk olarak geçen yıl Temmuz ayında Almanya'yı ziyaret etmeyi planlamış, ancak Paris yakınlarında 17 yaşındaki Nahel’in polis tarafından öldürülmesini takiben başlayan şiddetli protesto olayları sebebiyle ziyaretini son anda iptal etmek zorunda kalmıştı.
"Önce iş, sonra zevk" olarak tanınan Alman atasözü, Fransa Cumhurbaşkanı'nın Almanya ziyareti sırasında tersine çevrilerek uygulanacak. Macron, önce Berlin, Dresden ve Münster'de kutlamalara katılacak, ardından da ziyaretin siyasi doruğu olan Fransız-Alman Bakanlar Konseyi'nde çalışmalara iştirak edecek.
24 yıl sonra cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret esnasında Macron, ilk olarak başkent Berlin’de Cumhurbaşkanı Steinmeier ile biraraya geldi ve daha sonra da Alman Anayasası'nın 75. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen "Demokrasi Festivali"ne katıldı.
İki cumhurbaşkanı Pazartesi sabahı birlikte Berlin'deki "Avrupa'da Öldürülen Yahudiler Anıtı"nı ziyaret edecek, daha sonra Dresden kentine geçerek, orada düzenlenen "Avrupa Gençlik Festivali"nde konuşmacı olarak yer alacak.
Macron Salı günü Münster kentinde "Uluslararası Vestfalya Barışı Ödülü" ile onurlandırılacak. Fransa Cumhurbaşkanı bunun ardından, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile birlikte Berlin yakınlarındaki Meseberg Sarayı'nda düzenlenecek olan Fransız-Alman Bakanlar Konseyi'ne katılacak.
Paris ve Berlin arasında işbirliği özlemi
Ziyaret, Rusya-Ukrayna savaşından, Gazze’deki çatışmalara, AB seçimleri öncesinde aşırı sağcı partilerin oy oranının yükselişinden, eski Başkan Donald Trump'ın Kasım ayında yeniden ABD Başkanı seçilme ihtimaline kadar Avrupa için büyük zorlukların yaşandığı bir dönemde gerçekleşmesi açısından önemle izleniyor.
Ziyaret öncesi iki taraftan gelen mesajlarda, Avrupa Birliği'nin (AB) en önemli iki ülkesinin önümüzdeki ay yapılacak AB parlamento seçimleri öncesinde birlik olmaya çalıştığı vurgulandı.
Fransız-Alman ilişkileri 2. Dünya Savaşı sonrasında, Avrupa'nın bütünlüğü ve gücü açısından hayati bir önem taşıyor, ancak özellikle son aylarda, Fransız-Alman ilişkilerinde sıklıkla sorunlar yaşandı. Diplomasi uzmanları, iki ülke arasında çözülmemiş çok fazla meselenin olduğuna dikkat çekiyor.
En önemli anlaşmazlık noktalarından biri, Macron ve Scholz’un savunma politikalarına ayrı yaklaşımları.
Modern savaşta "oyunun kurallarını değiştirecek" yapay zeka ve lazer teknolojisiyle donatılmış yeni nesil savaş tankını ortaklaşa geliştirme planını hayata geçirme konusunda anlaşma imzalandı. Ancak genel olarak savunma konusunda ABD'den daha bağımsız olmakta ısrar eden Macron, özellikle Avrupa’daki silah sanayisini güçlendirmek istiyor. Almanya yönetimi ise bu konuda daha temkinli davranıyor.
Berlin-Paris arasında giderek artan söylem ve eylem farklılığının hissedildiği bir diğer konu, Ukrayna’ya yapılan yardım.
İki ülkenin Ukrayna savaşında ortak bir duruş sergilemek yerine, hangi ülkenin Ukrayna'ya daha fazla yardım ettiği konusunda tartışmaları dikkat çekerken, bir diğer çatlağa ise geçen Ocak ayında Almanya'nın Ukrayna'ya 8 milyar Euro'luk yardım sözü vermesi neden oldu. Fransız hükümeti, Almanya'nın yardımı AB çatısı altındaki Avrupa Barış Fonu aracılığıyla değil de, tek taraflı olarak Kiev'e göndermesi nedeni ile Scholz'u hedef aldı. Scholz ise Fransa’yı eleştirerek, Rusya'ya karşı mücadelede Ukrayna'yı desteklemek için yeterince çaba sarf etmemekle suçladı.
Almanya ve Fransa, Gazze’deki çatışmalar ve gelişmeler konusunda benzer bir çizgide.
Her iki ülke Hamas’a karşı net tavır alıp, İsrail’i desteklerken, İspanya, İrlanda ve Norveç'in Filistin'i bağımsız devlet olarak tanıma kararı sonrasında da, böyle bir adım atmayacaklarını duyurdular. Almanya Dışişleri Bakanlığı, şu aşamada Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanımayacaklarını belirterek diğer ülkelerle aralarına mesafe koydu. Fransa da benzer şekilde Filistin'i resmen tanımak istemediklerini ve şu ana kadar uygun bir ortamın oluşmadığını belirtti.
Almanya’nın Çin’le yakın ekonomik ilişkileri Paris’i kızdırıyor
İki ülkenin lideri, Avrupa’nın ekonomik olarak daha bağımsız ve egemen olması konusunda ise aynı hedefi paylaşıyor. Ama bu hedefe giden yolda da ihtilaflar söz konusu.
Paris ve Berlin, kısa bir süre önce daha fazla büyüme amacıyla ortak bir girişim başlattı. Bu kapsamda yerel şirketlerin kredilere daha kolay erişebilmesi için "Avrupa Sermaye Piyasaları Birliği" projesinin yaşama geçirilmesine karar verildi. Ancak uluslararası ekonomik rekabet söz konusu olduğunda, Macron'un yaklaşımının Scholz'unkinden çok farklı olduğu dikkat çekiyor.
Nisan ayı sonunda Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nde Avrupa üzerine yaptığı bir konuşmada bir paradigma değişikliği çağrısında bulunan Fransa Cumhurbaşkanı, "Açık pazarlara evet, ama çıkarlarımızı da savunmalıyız. Eski ticaret kurallarına bağlı kalan sadece biz olamayız. Çin ve ABD artık bunlara uymaz ve stratejik ekonomik sektörlerini aşırı sübvanse ederse, o zaman eskisi gibi devam edemeyiz. Avrupa'nın enerjisini ve gübresini Rusya'dan aldığı, mallarını Çin'de ürettirdiği ve güvenliğini ABD'ye devrettiği dönem sona ermiştir" diye konuştu.
Çin ile ekonomik açıdan çok yakın işbirliği içinde olan ihracat odaklı Alman ekonomisi için Macron’un sözlernini pek kolay kabullenilebilecek cinsten olmadığı yorumları yapılıyor. Çin ile ilişkilerde Scholz ticari çıkarlara zarar vermeyecek dengeli bir siyasetten yana tavır koyarken, ik ülke arasında toplam ticaret hacmi 2023’te 254 milyar Euro‘ya ulaştı.
İki ülke arasında sorun yaratan konuların, devlet ziyaretinin ardından Salı günü federal hükümetin konuk evi Meseberg Sarayı'nda düzenlenecek olan Fransız-Alman bakanlar konseyinde ele alınacağı tahmin ediliyor.
Forum