Erişilebilirlik

Fitch Kararının Nedeni Politik Risk ve Belirsizlik


Piyasaların beklediği oldu ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch de Türkiye’nin notunu kredi yapılabilir seviyenin altına düşürdü. Böylelikle birçok uluslararası fonun dikkate aldığı üç kredi derecelendirme kuruluşu tarafından Türkiye, “yatırım yapılamaz, spekülatif derece” kategorisinde değerlendirilmeye başlandı.

Fitch’ten yapılan açıklamada, “Siyasal ve güvenlikteki gelişmeler ekonomik performansın ve kurumsal bağımsızlığın altını kazıyor. Üst düzey terör saldırılarının devam etmesi tüketici güvenine ve turizm sektörüne zarar veriyor. Ekonomik büyüme 2016 yılının ikinci yarısında keskin bir şekilde düşerkentoparlanmanın Türkiye'nin son yıllardaki performansının oldukça altındaki bir hızla kalması bekleniyor” dendi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye’deki politik risk ve belirsizlik konusunda yüksek risk gördüğünün de altını çizdi.

Türkiye’den henüz bu konuda resmi bir yorum gelmiş değil. Ancak Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek sabah Twitter hesabından yaptığı yorumda, milattan sonra birinci yüzyılda yaşamış stoacı Yunan filozofu Epiktetos’un “Önemli olan başınıza nelerin geldiği değil, bunlara nasıl tepki verdiğinizdir” sözünü paylaştı.

Türkiye yabancı fonlar için 2012 öncesine döndü

Diğer kredi derecelendirme kuruluşlarından S&P 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden beş gün sonra Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyenin altına indirirken 23 Eylül’de de Moody’s aynı kararı aldı. Fitch’in aldığı kararla Türkiye yabancı fonlar için 2012 öncesi seviyeye gerilemiş oldu.

Türkiye, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının radarına Mayıs 1992’de girdi. Moody’den sonra Nisan 1994’te S&P aynı yılın Ağustos ayında da Fitch, Türkiye’yi notlamaya başladı. Türkiye bu üç kuruluş tarafından aynı anda ilk kez Çözüm Süreci’nin devam ettiği 16 Mayıs 2013’te yatırım yapılabilir ülke statüsünde değerlendirildi.

Prof. Karatepe: Borçlanma maliyeti artacak, fon gelişi azalacak, fon çıkışı artacak

Amerika’nın Sesi’ne konuşan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yalçın Karatepe, bu kararın ardından Türkiye’ye fon girişinde ciddi sorunlar yaşanacağının altını çizdi.

Prof. Karatepe, “ Türkiye’nin notunu yatırım yapılamaz seviyeye indiren bu üç kurumu kurumsal yatırımcılar, fonlar, ülke fonları dikkate alır. Çünkü onlar büyük ölçüde bu kuruluşların analizlerine bakarak yatırım kararı alırlar. Öyle ki bazı fonların izahnamelerinde bunlardan en az birinin yatırım yapılabilir kararı olması gerektiği yazar. Bu nedenle o fonların Türkiye’yi tercih etmeleri de otomatikman imkansız hale gelecek. Üstelik mevcut fonların bir kısmının zaman içinde çıkması söz konusu olabilir” dedi.

Profesör Karatepe, bu durumun Türkiye için geçiştirilebilecek sıradan bir mesele olmadığının altını çizdi. Zira Türkiye’nin 30 milyar dolardan fazla cari işlemler açığı olan bir ülke.

Karatepe, “Türkiye tasarruf açığı olan bir ülke. Cari açığı var. Biz de bu açıkları kapatmak için kaynağı dışarıda arıyoruz. Bu kaynağı elde etmek için borçlanma maliyetleri artacak. Örnek verecek olursa havaalanı inşaatı yapıyorsunuz, bunun maliyeti artık daha da yükselecek” yorumu yaptı.

ABD'de piyasaların kapanmasının ardından Türkiye raporunu açıklayan Fitch’in kararı sonrası Türkiye’de döviz piyasalarında fazla bir hareketlilik yaşanmadı. Gün içinde Türk Lirası karşısında 3.90’u aştıktan sonra 3.87’ye gerileyen dolar kuru, Fitch kararından sonra 3.88’i gördükten sonra yine 3.87 seviyelerine indi.

“Türkiye siyasi ve ekonomik olarak öngörülebilir ülke olma özelliğini yitirdi”

Doların 4 liraya ulaşmasının şaşırtıcı olmayacağını söyleyen Prof. Karatepe, asıl sorunun dolardaki tırmanış değil Türkiye’nin “öngörülebilir bir ülke” özelliğini kaybetmesi olarak tarif eti.

Yalçın Karatepe, “Türkiye bir referanduma gidiyor ve rejiminin ne olacağı bilinmiyor. Mesela hayır çıkarsa olağanüstü hal devam edecek mi? Ya da erken seçime gidilecek mi kimse bilmiyor. Veya evet çıkarsa ne olacak? Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin Suriye’de El Bab’tan derine gitmemesi gerektiğini söyledi. Ama daha önce öyle söylemiyordu. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik öngörülebilirliği maalesef yok” ifadelerini kullandı.

Erdoğan'dan Merkez Bankası’na mesaj: Sadece politika faizi kalmalı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Prof. Karatepe’nin sözünü ettiği konuşmada, yalnız Türkiye’nin El Bab’daki durumuyla ilgili açıklama yapmadı aynı zamanda politika faizini %8’de sabit tutmasına rağmen geç likidite penceresi gibi enstrümanlarla örtülü faiz artışına giden Merkez Bankası’nı yine üstü örtülü bir şekilde eleştirdi.

Hürriyet gazetesinden Hande Fırat’ın haberine göre Erdoğan, “Faizi artırmak, kuru da enflasyonu da olumsuz istikamette etkiler. Hatta ben özellikle faizde, taban-tavan meselesinin dahi kaldırılmasını, sadece politika faizinin kalmasını savunan birisiyim. Faizle işsizliği azaltamazsınız. Girişimci, müteşebbis, yüksek faizle zaten kalkıp yatırım yapamaz ki. Faizle enflasyon doğru orantılıdır. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Yok domates yok biber, hepsi hikâye. Bu işin ana sebebi faizdir” dedi.

“MB piyasanın gereği ile Cumhurbaşkanı’nın mutluluğu arasında sıkıştı”

Profesör Karatepe, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın Merkez Bankası’nın izleyeceği politikalara ilişkin açıklamaların da zarar verdiğini söyledi.

Karatepe, “Cumhurbaşkanının ya da başbakanının siyasetçilerin Merkez Bankası hakkında bu kadar sık konuşmaları yanlış. Merkez Bankası kullanacağı araçlar konusunda %1000 bağımsızdır. Modellemeler yapar bu modellemelere ilişkin varsayımlarda bulunur ve karar alır. Bugün MB’nin karmaşık faiz politikası uygulamasını tek sebebi var. Bir yandan piyasanın gereğini yerine getirmeye çalışırken diğer yandan Cumhurbaşkanı’nı mutlu etmeye çalışıyor.Merkez Bankası bir haftalık repo faizini yani gösterge olan politika faizini %8’de tutuyor ama ama Merkez Bankası’nın fonladığı paranın maliyeti %10.30’ununüzerine çıktı.Bu ucube durumu yaratmamak lazım” diye konuştu.

XS
SM
MD
LG