Erişilebilirlik

Feminist Gece Yürüyüşü Öncesi Gözaltına Alınanlar Serbest


Türkiye’nin en kitlesel 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlaması her yıl olduğu gibi dün de İstanbul’da yapıldı. Ancak 2002 yılından beri düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü üst üste dördüncü yılda da engellendi.

Feminist Gece Yürüyüşü Öncesi Gözaltına Alınanlar Serbest
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:02:00 0:00

İstanbul Valiliği’nin 2911 sayılı Toplantı ve Yürüyüşleri Kanunu’nu gerekçe göstererek Feminist Gece Yürüyüşü’ne ‘‘müsaade edilmeyeceği’’ açıklaması üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü binlerce polisle ve bariyerlerle Taksim Meydanı ile birlikte İstiklal Caddesi ve Sıraselviler Caddesi’ni kadın aktivistlere kapadı.

Yürüyüş öncesi gözaltına alınan 39 kişi gece yarısı serbest bırakıldı

Bir süre Cihangir’deki sokaklardan polis barikatlarını zorlayarak Sıraselviler Caddesi’ne çıkmayı deneyen kadınlar daha sonra Cihangir Caddesi’nde toplandılar. Basın açıklaması Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak binlerce kadından oluşan kalabalığa okundu.

Taksim’deki 20. Feminist Gece Yürüyüşü öncesi Kadıköy’de gözaltına alınan 39 kişi ise gece geç saatlerde serbest bırakıldı.

Düzenleme Komitesi’nden Eralp: ‘‘Gözaltı ve şiddetle korku salmaya çalışıyorlar’’

Feminist Gece Yürüyüşü Düzenleme Komitesi’nden Feride Eralp, hukuksuz bulduğu gözaltılarının asıl amacının korku salmak olduğunu söyledi.

VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Eralp, ‘‘Arkadaşlarımız gece serbest bırakıldılar. Bu sıkça kullanılan bir korkutma ve sindirme yöntemi. Yetmedi polis sanki düzenleme komitesiymiş gibi binlerce arkadaşımızı Karaköy’e yönlendirdi. Çünkü bu rejim, bu iktidar on binlerce kadının bir araya gelmesinden korkuyor. O nedenle gözaltı ve şiddetle korku salmaya çalışıyorlar. Ama kimse korkmuyor ve sinmiyor. Ama onlar on binlerce kadının bir arada olabilmesinden korkuyorlar. Eylem öncesi kadınlar gözaltına alınıyor ama Cihangir’de barikatları zorlayanları gözaltına almıyorlar. Bir sokağı önce kapatıyorlar, sonra açıyorlar. Tüm bu tutarsızlıkların ve hukuksuzlukların nedeni belirsizlik yaratmak. Çünkü belirsizlik daha ürkütücü bir şey. ‘Ben tahakküm ederim, senin alanını ben belirlerim’ diye sindirmek istiyorlar ama kadınlar gördüğünüz gibi tüm bu hukuksuzluklar ve tutarsızlıklara rağmen vazgeçmiyor’’ dedi.

Avukat Eyüboğlu: ‘‘AYM ve AİHM içtihatlarına göre barışçıl gösteriler izne tabi değil’’

Feminist Gece Yürüyüşü Düzenleme Komitesi avukatlarından Meriç Eyüboğlu ise İstanbul Valiliği’nin yürüyüşü engelleme kararının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Eyüboğlu, ‘‘Yalnız Anayasa’nın 34. maddesine göre değil, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin artık yerleşiklik kazanmış içtihadına göre de barışçıl gösteriler herhangi bir izne tabii olmaksızın bu gösteriyi yapmak isteyenlerin belirlediği yerlerde yapılabilir. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2008 yılı 1 Mayıs’ında yaşanan ihlaller nedeniyle yaptığımız başvurularda iki ayrı dosyada toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının gösterinin yapılacağı yeri belirleme hakkını da içerdiğini değerlendirerek 1 Mayıs kutlamasının Taksim Meydanı’nda yapılma talebinin bu hakkın bir parçası olduğuna karar vermişti. Aynı mahkeme Fransa Cisse kararında da eylemcilerin bir kilisede bir ayı aşkın süre eylem yapmalarını yine bu hakkın kullanımı olarak nitelemişti. ‘Taksim belirlenmiş miting alan değildir’ denen bir valilik hurafesi var. Oysa bu hakkın kullanımı izne tabi değil, kaldı ki bu kanunun kendisi yani dördüncü maddesi 1 Mayıs ve 8 Mart gibi gelenekselleşmiş günlerin bu kanun kapsamında olmadığını söylüyor. Bu yönüyle baktığımızda 20 yıldır yaptığımız Feminist Gece Yürüyüşü’nün yasaklanmasının hukuki bir dayanağı yok’’ dedi.

Avukat Eyüboğlu herhangi bir yerde yapılacak bir eylemin ancak şiddet barındırması ve ırkçılık ya da nefret suçu içermesi halinde engellenebilmesinin mümkün olduğunun altını çizdi.

‘‘Bu ülkede yaşayanlara böcek muamelesi yapılıyor’’

Polis, dünkü Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılmak isteyen kadınlara başta Cihangir ve Karaköy başta olmak üzere birçok yerde gazla müdahale etti. Polisin kullandığı gaz nedeniyle birçok eylemci zarar gördü.

2011 yılında polisin kullandığı gaza maruz kaldıktan sonra hayatını kaybeden Metin Lokumcu’nun ailesinin de avukatı olan Meriç Eyüboğlu, bu gaz kullanımının yasaklanması gerektiğini dile getirdi.

Avukat Eyüboğlu, ‘‘Toplumsal olaylarda kimyasal gaz kullanımının yasaklanması gerekiyor. Bu gazların kullanımıyla insanların öldürüldüğünü sakat bırakıldığını onlarca örnekten biliyoruz. Yakın mesafeden gaz atıldığında insanların uzuvlarının bundan zarar görmemesi mümkün mü? Dün de birçok kadın gazlardan etkilendi. Bu gazların içlerinde hangi kimyasallar olduğunu bilemiyoruz. Türkiye’de resmi olarak iki tane (CO ve CS) kimyasal gaz kullanıldığı ve bunların öldürücü etkisi olmadığını söylüyorlar. Oysa toplumsal olaylarda kaybettiğimiz ya da gözlerini kaybeden birçok insan var. Açık söylemek gerekirse bize, bu ülkede yaşayanlara böcek muamelesi yapılıyor’’ dedi.

Kadınlar dün akşam yaklaşık iki saat süren polisle yaşanan gerilimden sonra Cihangir Meydanı’nda buluştu. ‘‘Feminist bir dünya kurmadan bitmeyecek bu isyan’’ pankartının altında toplanan kadınlar hep birlikte ‘‘dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa’’, ‘‘kadınları değil katilleri durdurun’’, ‘‘kadın cinayetleri politiktir’’, ‘‘jin jiyan azadi’’ şeklinde slogan atarken Cihangir kapalı otoparkının üzerine ‘‘geçinemiyoruz’’ yazılı pankart asıldı.

‘‘İktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek cinsiyet eşitliğini gayrimeşru kılmaya çalışıyor’’

Cihangir’de toplanan binlerce kadına düzenleme komitesinin hazırladığı metni okuyan Feride Eralp, kadınların bunca engellemeye rağmen bir arada kalma çabasını çok önemli buluyor.

Eralp, ‘‘Kadınlar, translar, LGBT+’lar olarak hayatımız ve varoluşumuz için direniyoruz. Patriyarkanın yıkılması çok soyut gibi görülse de bizim için çok yaşamsal. O yüzden de bunca şiddete rağmen binlerce kadın her şeyi göze alarak geliyor. Kadınlar eşit yaşamak talebinde ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Kadınlar siyasi alandaki iktidara da evdeki iktidara da karşı koymakta aynı biçimde kararlı. Yasaklar yalnız feminist harekete karşı değil, Farplas işçileri de Cumartesi Anneleri de aynı polis şiddetine maruz kalıyor. Öyle ki bugün Aysel Tuğluk’un salıverilmesini talep etmek de bugün ayçiçek yağındaki artıştan bahsetmek de aynı şekilde sakıncalı. Korkuyorlar ve engellemeye çalışıyorlar. Aynı şekilde iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek cinsiyet eşitliğini gayrimeşru kılmaya çalışıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ciddi bir mücadele. Feminist Gece Yürüyüşü, bir hak mücadelesinin ötesinde dünyayı değiştirme mücadelesinin sürdürücüsü olduğu için hepimize umut oluyor, bunun için de polis gücüyle engellemeye çalışıyorlar’’ dedi.

XS
SM
MD
LG