Amerika Merkez Bankası geçtiğimiz hafta son 22 yılın en yüksek faiz artışına imza attı. Amaç 41 yılın zirvesindeki enflasyonla mücadelede ilerleme sağlamak. Ama buna rağmen FED’in harekete geçmede geç kaldığını ve ülkenin resesyona girebileceğini düşünenler var.
Amerika’da ekonominin bir numaralı sorunu yüzde 8,5’la son 41 yılın zirvesindeki enflasyon.
Enflasyonla mücadelede bir süredir agresif politika izleyeceğinin mesajını veren Amerika Merkez Bankası FED, beklenileni yaptı, 22 yıldır yapmadığı faiz artışını gerçekleştirdi ve faiz oranını yarım puan arttırdı.
FED, yakın gelecekte faiz artışlarının devam edeceğinin de mesajını verdi.
FED Başkanı Jerome Powell faiz artışının açıklandığı günkü basın toplantısında “Enflasyon çok yüksek ve neden olduğu zorluğun farkındayız. Aşağı indirmek için hızlı şekilde hareket ediyoruz. Amerikan iş çevreleri ve aileleri adına fiyat istikrarını sağlamak için gerekli malzemelerimiz var. Devamlı güçlü bir iş gücü piyasası koşulları için enflasyonu indirmek önemli. Gelecekteki birkaç toplantıda ek yarım puanlık artışların masada olması gerektiği konusunda Merkez Bankası’nda ortak bir görüş var” dedi.
Bazı uzmanlar Merkez Bankası’nın harekete geçme konusunda geç kaldığı görüşünde.
FED’in agresif olarak nitelediği politikası amacına ulaşabilecek mi? Yanıtını başta Amerika olmak üzere aslında küresel ekonomi merakla bekliyor.
Stevens Teknoloji Enstitüsü’nden Stefan Bonini, “Merkez Bankası’nın amacı ürün hizmetlerini, mali hizmetleri daha pahalı hale getirmek. Bu talebi sakinleştirmeyecek çünkü insanlar, tamam ev satın alacağım ama çok pahalıysa vazgeçmeyeceğim diyecek, biz enflasyonu yönetilebilir bir seviyeye indirinceye kadar bu durum bu baskıyı azaltacak. Hepimiz yüzde 8,5-9 enflasyonun çok yüksek olduğu konusunda hem fikiriz. Aşağı inmesi gerek ve negatif büyümenin olduğu durumda olmak istemeyiz. Yani piyasa panik içinde dönüyor ancak enflasyon hala yüksek ve teknik olarak buna stagflasyon deniyor. Bu gerçekten kötü bir şey. İşte bu FED’in olmasını engellemeye çalıştığı şey” diyor.
FED’in enflasyona karşı agresif politika izleyeceğin mesajını vermesi bazı çevrelerde Amerikan ekonomisinin resesyona girebileceği yönündeki tartışmaları alevlendirmiş durumda.
Bununla birlikte Jerome Powell dünyanın bir numaralı ekonomisinin resesyondan uzak olduğunu vurguluyor.
Powell, “Ekonomi iyi işliyor. Büyümenin bu yıl güçlü olmasını bekliyoruz. Ev harcamaları ve yatırımlar güçlü. İş gücü piyasasına bakarsanız çok sayıda iş imkanı var, ücretler uzun süredir görmediğimiz şekilde artıyor. Yani şu anda iş aramak, iş değiştirmek ya da şimdiki işinizde ücret artışı istemeniz için iyi bir zaman. Güçlü bir ekonomi var ve bununla bağlantılı hiçbir şey resesyona yakın olduğunu göstermiyor. Şimdi tabi ki dünya genelindeki gelişmeler, mali politikaların etkilerinin azalması ve daha yüksek faiz oranları daha yavaş ekonomik aktivitelere neden olabilir” ifadelerini kullanıyor.
Ama aynı şekilde düşünmeyenler de var.
Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Roger Ferguson’a göre resesyon riski çok, çok yüksek ve nerdeyse kaçınılmaz.
Ferguson bu düşüncesine FED’in bir dizi faiz artışıyla enflasyonu yavaşlatabileceğine dair belirsizliği gerekçe olarak gösteriyor.
Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı bununla birlikte muhtemel resesyonun hafif olabileceğini ve 2023’e kadar etkisini göstermeyebileceğini de kaydediyor.
Bu konuda Powell’ın görüşüne destek verenler de azımsanmayacak oranda.
CFRA Araştırma’dan yatırım uzmanı Sam Stovall, “Bizim ekonomistlerimiz bu aşamada resesyon öngörmüyor. Şimdilerde beklenti işsizlik oranının yüzde 3,6’da kalması. Güçlü istihdam görünümü nedeniyle resesyon beklemiyoruz” diyor.
Başkan Joe Biden da politikalarının bir nevi referanduma sunulacağı Kasım’daki Kongre seçimleri yaklaşırken ekonomiyle ilgili olumlu mesajlar vermeyi ihmal etmiyor.
Biden geçen hafta içindeki bir konuşmasında “Beklenenden daha hızlı büyüdük. Geçen yıl 6,7 milyon kişiye istihdam yarattık. Bu herhangi bir Amerikan başkanının ilk yılında en yüksek rakam ve yaklaşık son 40 yıldaki en hızlı ekonomik büyüme. Ve ileriye bakarak bütçe açığını daha fazla azaltma planım var, bu da enflasyon baskılarını azaltacak ve aileler için maliyeti düşürecek” ifadelerini kullanmıştı.
Enflasyonun nasıl bir seyir izleyeceğini açıklamalardan çok zaman gösterecek ama yapılan bir araştırma Amerika’da ekonominin geleceğinde önümüzdeki dönemde kadınların önemli rol oynayacağını gösteriyor.
Amerika’da önceki dönemlere göre azalsa da cinsiyetler arasında gelir eşitsizliği hala mevcut. Bununla birlikte Amerika’da kadınlar ev hanelerinin 10 trilyon dolardan fazla mali varlıklarını kontrol ediyor.
Dahası da var, 10 yılın sonunda kadınların 30 trilyon doları temsil etmesi bekleniyor.
Belki de ekonomiye kadın elinin daha fazla değmesi ekonominin ilacı olacak ama Başkan Biden ve Demokratlar’ın önünde Kasım’daki ara seçimlere kadar halkın cebindeki yükü hafifletmek için sadece 6 ayı kaldı.