Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş sonrası milyonlarca kişi yerinden olarak farklı ülkelere sığındı. Gittikleri ülkelerde güvenlik, sağlık, eğitim başta olmak üzere birçok sorunun kaynağı olarak görülen mültecilerin yaşamları daha da zorlaştı.
Savaşın onuncu yılında tüm dünyanın yakından takip ettiği Suriye kaynaklı mülteci krizinin çözümü için uluslararası bağışçılar milyarlarca dolar bütçe aktardı. İç karışıklığın çıktığı Suriye’nin kuzeyine en yakın ülke olan Türkiye yaşanan mülteci krizinden en çok etkilenen ülkeler arasında bulunuyor.
Mülteci Derneği’nden alınan verilere göre, Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 25 Kasım 2021 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 14 bin 358 kişi artarak toplam 3 milyon 738 bin 32 kişi oldu. Bu kişilerin 1 milyon 771 bin 666’sını (%47,4) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor.
14-15 Aralık 2021 tarihinde İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenmesi planlanan zirvede hükümetlerin yeni mülteci politikalarını ve taahhütlerini açıklamaları bekleniyor. Mülteciler için Küresel İlkeler Sözleşmesi uyarınca yapılacak Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Üst Düzey Yetkililer Toplantısına Türkiye’den ise Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olan Fatma Şahin davet edildi.
VOA Türkçe’ye özel röportaj veren Başkan Şahin, savaşın 10’uncu yılında mültecilerin Gaziantep’te neden olduğu insani krizlerin çözümü için hayata geçirdiği projeleri anlatarak Cenevre’deki zirveye davet sürecini ve temaslarını anlattı.
Göçün aslında bir sebep değil sonuç olduğunu ifade eden Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “Baktığınız zaman insanlar neden göçmek zorunda kalıyor çünkü İnsanların daha iyi şartlarda yaşama isteği, dünyanın her noktasında olmuştur. Tabi bunların yanısıra bir de zorunlu göçler var. Bizim bu bölgede yaşadığımız durum ise insanların canını, ailesini kurtarmak için, kimyasal bombalar altından kaçarak en temel hak olan yaşam hakkını sürdürebilmek için göç etmek zorunda kalmasıdır’" dedi.
"‘Birlikte Yaşam Modelini’ başlattık"
Ortadoğu’nun aslında savaşların ve göçlerin bölgesi olduğuna vurgu yapan Şahin, “Bölgedeki savaşın son 10 yılına da büyükşehir belediye başkanı olarak biz şahitlik yaptık. 2014 yılında bu kentin büyükşehir belediye başkanı olduğumda bu büyük sorunun uluslararası boyuttaki etkilerini gördük ve hemen kendi kurumsal kapasitemizi bu duruma hazır hale dönüştürdük. Hemen ve ilk kez göçten sorumlu şube müdürlüğü kurduk. Daha önceki bakanlık tecrübemle ülkelerin göç politikalarını izlemiştim. Çünkü bizim de buradan başka ülkelere giden kendi vatandaşlarımızın da oralarda yaşadığı sorunlar vardı. Bu alanda yaptığımız çalışmalar sonucu birlikte yaşam modelinin en doğru model olduğunu, eğer birlikte yaşam modeli olmazsa bu beraberinde terör örgütlerine olan güçlü desteğin artmasına neden olacağını biliyorduk. O yüzden kentin barışı, huzuru ve güvenliği için ve kendi insanımızın yaşam kalitesini aşağı çekmemek için ‘Birlikte Yaşam Modelini’ başlattık. Daha sonra bu kapsamda bir araştırma başlatarak hangi hanede ne kadar göçmenimiz var, bunların eğitim durumları nedir, yaş durumları nedir ve bu insanların bizden ihtiyaçları nelerdir, bunları belirledik’’ diye konuştu.
En temel ihtiyaç eğitim
Sahada yaptıkları araştırma sonucunda Türkiye’ye gelen mültecilerin en temel ihtiyacının eğitim olduğunu vurgulayan Başkan Şahin, “Biz savaşın en başından mültecilere çocuklara dokunma kararı almasaydık bugün kayıp bir nesil olacaktı. O gün gelen çocuklar 10 yıl içerisinde sisteme girmemiş olsalardı bugün DEAŞ’ın, PKK’nın bir üyesi olacaktı. O tarihte Milli Eğitim Bakanı olan Nabi Avcı’yı ziyaret ettim. Yaptığımız toplantılar sonrası yönetmelik değiştirerek ‘birlikte okutma modeline’ hızlı bir şekilde geçmemiz gerekirken, çocukların da hızlı bir şekilde Türkçe öğrenmeleri gerekiyordu. Bu kapsamda da belediyemizin bünyesindeki Gaziantep Sanat ve Meslek Eğitim Kurslarında (GASMEK) annelere, babalara, çocuklara Türkçe derslerini açtık. Çocuklarımızın yaş grubuna göre olması gereken okulları belirledik. Çünkü kamplarda ne kadar iyi bakarsanız bakın şehre uyumlu bir şekilde dil öğrenmeye çalışmadığı için, şehirde yaşamaya alışmadığı için o da kendi içerisinde ayrı bir gettolaşmayı getiriyor. Daha sonra kamplar kapatıldı, herkes şehre geldi. Herkes kendi yaşayabilme kapasitesine göre kentin her tarafına yayıldı ve herkes çocuklarını okutmaya başladı. Tabi bu durum bize 4 bin derslik ihtiyacını getirdi. Sınıfların kapasitesini Türkiye ortalamasına göre 30’a düşürmemiz gerekiyordu. Hükümetimiz elindeki bütün kaynağı mültecisi daha fazla olan çocuklara gönderdi. Birleşmiş Milletler'den, Avrupa Birliği’nden ve çalıştığımız bütün paydaşlarımızdan istişare ederek eğitim başlıklı çalıştık. Onlara daha fazla okul ihtiyacımızın olduğunu söyledik. Gelen bağışlarla da daha fazla derslik yaptık’’ şeklinde konuştu.
Sağlık ve istihdam sorunları
Yapılan saha çalışmaları sonrası diğer temel sorunları ise sağlık ve istihdam olarak belirlediklerini belirten Şahin, “Yaptığımız saha araştırmaları sonucu ikinci temel sorunun sağlık olduğunu tespit ettik. Ülkemizde doğan her çocuğun sosyal güvenlik sisteminde olması kanununu mülteci çocuklar için de aktif hale getirdik. Bu sağlıkta dönüşümle ilgili çalışma onların sağlığa rahat ulaşımında ve hızlı bir şekilde tedavi olmalarını sağladı. Üçüncü temel sorunumuz ise istihdam ve birlikte çalışma modeliydi. Bu model kapsamında kendi, vatandaşımızı, kendi esnafımızı, kendi işçimizi koruyacak şekilde onları da sisteme aldık. Mülteciler bir takım sektörlerde çok becerikliydi. Arapça ve İngilizce çok iyi bildikleri için uluslararası ticaret ve kentimiz için yeni pazarların açılmasında etkin bir rol oynadılar. Gaziantep Ticaret Odası'na kayıtlı 900’e yakın şirket kuruldu. Ticaret odamız da kendi bünyesinde bir Suriye Masası kurdu. Gaziantep Sanayi Odası bünyesinde Türk-Suriyeli ortak fabrikalar kurulmaya başlandı. Örneğin erkek ayakkabı sektöründe biz iyi iken, kadın ayakkabı sektöründe ise onlar daha iyi iş yapıyorlardı’’ dedi.
"Mültecilerin gelmesiyle birlikte ev fiyatları yükseldi"
Savaş sonrası 500 bin kişinin kente gelmesiyle birlikte ev fiyatlarının yükseldiğini belirten Şahin, “Biz bu durum karşısında kendi vatandaşımız için 50 bin kişinin yaşayacağı yeni bir bölge olan Kuzeyşehir’i açtık. Çünkü mültecilerin gelmesiyle birlikte kendi vatandaşımızın yaşadığı en büyük sorunlardan biri de kira fiyatlarının yükselmesiydi. Daha sonra da çevre bakanlığımızın destekleriyle kentimizde sosyal konutları çoğaldı. Şu anda 5 bin konut talimatı verildi yeni bir alan olan Güneyşehir projesini başlatarak kentimizin çapını genişlettik. Altyapı konusunda da Japonlar'dan çok büyük destek aldık. Onlarla ortak proje yaptık. Şehrimize 500 bin kişi gelince suyun biteceğini gördük. Zaten kuraklık var ve akışta çok büyük sorun vardı. Bu kapsamda geliştirdiğimiz bir proje kapsamında 130 kilometrelik mesafeden kentimize su getirdik’’ ifadelerini kullandı.
Sınırda güvenli hat oluşturulması
Mültecilerin geri dönüşü için güvenli bir hat oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Şahin, “Cerablus bizim için çok önemliydi. Çünkü biz sınırımızda güvenli bir hat oluşturamazsak kendi içimizi güvenli tutamıyorduk. Kentimizde bir kına gecesine yapılan intihar saldırısı sonrası 55 tane bebeğimiz sivil şehit oldu. Daha sonra cumhurbaşkanımız şehrimize gelerek hastanedeki yaralı insanları görünce Milli Güvenlik Kurulu'nu toplayarak güvenli hat oluşturma kararı alındı. Daha sonra güvenli bölge için askerimiz o bölgeye girince biz de yaşamın hızla normale dönüşmesi için Cerablus bölgesinde belediyecilik çalışmalarına başladık. İlk gittiğimizde orada su ve elektrik yoktu. Yaklaşık 80 kamyon temizlik yaptıktan sonra su bağlantılarını sağladık. Daha sonra Karkamış ilçemizden oraya elektrik verdik. O insanlara ekmeklerini gönderdik. 15 gün sonra o bölgeye gittiğimizde esnafın dükkanını açabildiğini, kadınların sokağa çıkabildiğini gördük. Bu yaptığımız iyileştirmelerle birlikte oluşturduğumuz güvenli bölgeye 400 bin kişi döndü. Tabi orada okul, hastane ve çeşitli belediyecilik hizmetleri gerekiyordu. Gaziantep valiliğimiz koordinasyonunda o bölgede devlet görevlilerimiz bu hizmetleri başlattı’’ diye konuştu.
ABD Başkanı Biden'a çağrı
Pandemiden kaynaklı olarak küresel boyutta bir sağlık ve ekonomik kriz yaşandığını ifade eden Şahin, “Amerikan Başkanı Sayın Biden, ‘İkinci Dünya Savaşı'ndan daha fazla adam kaybettik’ demişti. Amerika gibi o büyük güçlü devletin bile bu süreçte ne kadar zorlandığını gördük. Elbette ülkemizde de sorunlar var ama sorun çözme kapasitemizi yüksek tutarak empati duygumuzu geliştirerek bu sorunların üstesinden gelebiliriz. Elbette kendi halkımızla alakalı işsiz kalan bir kardeşim ‘Suriyeliler'den dolayı işsiz kaldım’ diye bakabilir. Ama bugün Gaziantep sanayisinde 250 bin kişi çalışıyor. 5 tane organize sanayi bölgesi var, Türkiye’nin en büyük sanayisi ve ihracatta 10 milyar doları bulduk. Kentimizden 170 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu büyümeyi birlikte başardığımız zaman, sosyal adaleti ve sosyal barışı sağladığımız zaman, gönüllü bir şekilde komşularımızı kendi anavatanına gönderdiğimiz zaman bu sorunu temelden çözeceğiz. O yüzden bizim müttefikimiz ve NATO ülkesi olan Amerika’dan çok daha güçlü bir liderlik bekliyoruz. Savaşa sebep olanların ve terör örgütlerinin desteklendiği değil tamamen devletten devlete bu sorunu çözeceğimiz yeni bir dönemi inşa etmemiz gerekiyor. Eğer biz birçok Avrupa ülkesinde olduğu, komşumuz Yunanistan’ın yaptığı gibi sınırları kapatmış olsaydık bugün Aylan bebeklerin sayıları çoğalacaktı. Biz de o yüzden bize yakışanı yaptık’’ şeklinde konuştu.
"Dünyanın Gaziantep Modeli'ne ihtiyacı var"
14-15 Aralık’ta Cenevre’de gerçekleşecek olan, Mülteciler için Küresel İlkeler Sözleşmesi uyarınca ilk “UNHCR (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) Üst Düzey Yetkililer Toplantısı’na davet edilmesiyle ilgili konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi;
“Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN- Hapitat) Direktörü Maimunah hanım, Gaziantep’e geldiğinde Gaziantep’teki gelişimi, değişimi Gaziantep’in nasıl hem kültürel kimliğine sahip çıkarak bir küresel şehir olduğunu ve bu yönüyle uluslararası vizyona gittiğini hem de kapsayıcı bir şekilde mültecilerle birlikte bunları yaptığını gözlemlemiş. Bunun yanısıra dilimiz, metotlarımız, projelerimizle birlikte mültecileri dışlamadan birlikte götürdüğümüzü gören Maimunah hanım, Londra Ekonomi Üniversitesi'nde Urban diye bir konsey kurma kararı alıyor. Bu konseyde Harvard ve Oxford’dan ekonomik anlamda bu konularda uzman teorisyenler var. Bu insanlar gelen bütün modelleri inceledikten sonra bakıyorlar ki diğerleri dilek ve temenni iken Gaziantep Modeli ise çok farklı. Büyük bir heyecanla bizi davet ederek kurucu yaptılar ve bizim projelerimizi nasıl hayata geçirdiğimizi anlatmamızı istediler. Aslında dünyanın bu modele ihtiyacı var. Hangi şehir bu modeli hayata geçirebiliyorsa tabi ki o zirvelerde de o şehir konuşacak. Bunu yapanların da bütün dünyaya anlatacağı bir başarı hikayesi var.“