Avrupa Polis Teşkilatı Europol’ün açıkladığı bir rapor, IŞİD’in stratejisinin değişerek küresel boyut kazanmaya başladığını ve örgütün başta Fransa olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinde yeni saldırılar yapmak için hazırlık halinde olduğunu ortaya koyuyor.
Saldırganların bir bölümünün örgüte katılmadan akıl sağlığı sorunu yaşadığı, büyük bölümünün ise suça karışmış olduğu da rapordaki dikkat çekici vurgular arasında yer alıyor.
IŞİD’in Suriye’deki merkezi yönetiminin genel stratejiyi belirlediğinin, yerel liderlere ise duruma göre belirlenecek taktik özgürlük sağladığının belirtildiği raporda, bunun da hedefin grubun yeteneğine, boyutuna ve kaynaklarına göre belirlenmesi sonucunu doğurduğuna dikkat çekilerek, “Bu yaklaşım daha önceden belirlenmiş infazlar yerine anlık tercihlere kapıyı açık bırakıyor” deniliyor.
Örgütün, neye, nerede, nasıl ve ne zaman saldıracağını seçerek istediğine, istediği zaman saldırma kapasitesine sahip olduğunu gösterdiğinin vurgulandığı belgede, IŞİD’in uluslararası ortamlarda özel güçler tarzı saldırılar düzenlemek için dış eylem komutası oluşturduğu belirtiliyor. Europol’e göre daha fazla kayıp yaşanmasına neden olan yumuşak hedefler örgütün tercihi olmayı sürdürüyor. Kritik altyapılara saldırmak ise örgütün önceliği değil.
Şiddetin tırmandırılması ve kitlesel saldırıların IŞİD’in Avrupa Birliği’ndeki stratejisinde yeni bir aşamayı temsil edebileceğinin vurgulandığı belgede, hedef seçmedeki kasıtlı tesadüfi olma durumunun Avrupa Birliği ülkelerini beklenmeyeni beklemeye zorladığı kaydediliyor. Europol, bu durumun mutlaka daha önce olmayan saldırılar olacağı anlamına gelmediği ve daha önce yapılmış saldırıların tekrarlanma ihtimalinin bulunduğu görüşünde.
Örgütün Avrupa’da faaliyet gösteren hücrelerinin büyük ölçüde yerel nitelikli olduğunun belirtildiği rapora göre IŞİD, Avrupa Birliği’nde hedef seçme konusunda yaratıcı olsa da silah seçimi konusunda muhafazakar ve örgütün en tercih ettiği silah AK47 (Kalaşnikof) olmayı sürdürüyor.
Suriye’deki eğitim kamplarının yanı sıra Avrupa Birliği ve Balkan ülkelerinde daha küçük eğitim kamplarının bulunduğu da belgede yer alan vurgular arasında yer alıyor.
Teröristlerin Avrupa’ya fark edilmeksizin girmek için mülteci gruplarını sistematik olarak kullandığını gösteren somut kanıt olmadığına işaret edilen raporda, “Yabancı savaşçıların örgüte katılımı açısından din unsurunun yerini büyük ölçüde sosyal unsurlar almaya başladı. İntihar bombacıları kendilerini şehit olarak görmekten ziyade kahraman olarak görüyor” tespitine yer veriliyor.
