Avrupa Merkez Bankası, bu şok kararı, son üç ay içinde Euro bölgesinde binde 2 oranında deflasyon olduğuna dair bulguların ortaya çıkması üzerine aldı. Deflasyon kaygısı, tüketicilerin harcamalarını durdurma olasılığını arttırdı.
Peki bu adım, Avrupa ekonomisini kurtarmaya yetecek mi? Londra’daki Avrupa Reform Merkezi adlı düşünce kuruluşundan iktisatçı Christian Odendahl, bunu mümkün görmüyor:
“Avrupa Merkez Bankası, bu cesur adımı atmadan önce çok uzun süre düşündü. Ekonomiyi kurtarmaya yönelik bu adım kamuoyunun beklentilerini olumlu yöne çekmeyi amaçlıyor. Euro bölgesindeki beklentiler son zamanlarda iyice kötüleşmişti.”
İktisatçı Kathleen Brooks, 1 trilyon 300 milyar dolar tutarındaki programın durumu değiştirmeye yetmeyebileceği görüşünde:
“Parasal genişleme planının ekonomi üzerinde olumlu etki yapması için çok fazla miktarda nakit paraya ihtiyaç olduğunu Amerika ve Japonya örneklerinde gördük.”
Christian Odendahl, Amerika’nın parasal genişleme programından başka dersler de çıkarılacağını söylüyor:
“Parasal genişleme, eğer işin başından itibaren cesur olursanız en iyi sonucu veriyor. Bu şok ve dehşet taktiği, piyasalara gerçek bir değişim geldiği mesajı veriyor.”
Kathleen Brooks’a göre Euro bölgesindeki parasal genişleme süreci, siyasi riskler taşıyor:
“Avrupa Merkez Bankası’nın üye ülkelerin varlıklarını satın alması, bankaya ödeme yapmayan ülkelerin borcundan, Euro bölgesindeki en büyük ekonomi olan Almanya’nın birdenbire sorumlu tutulacağı anlamına gelecektir.”
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa Merkez Bankası’nın geçen hafta Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda açıkladığı kararı soğuk karşıladı:
“Faiz oranlarının düşük olmasını fırsat bilip mali durumu temize çıkarmamız gerekiyor.”
On yıl boyunca düşük enflasyon ve yavaş büyüme hızından olumsuz etkilenen Japon ekonomisi, krizden daha yeni çıkıyor. Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin danışmanlarından William Saito’ya göre Avrupa-Japonya kıyaslaması, ancak bir yere kadar yapılabilir:
“Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa, Japonya’nın yaşadıklarından çok ders çıkarabilir. Ancak Avrupa, temelde Japonya’dan çok farklı. Avrupa Birliği, farklı düşünce yapılarına sahip olan birçok ülkenin biraraya gelmesinden oluşuyor.”
Bu farklılıklar, radikal sol parti Syriza’nın zaferle çıktığı Yunanistan’daki genel seçimlere de yansımışa benziyor. Uzmanlara göre, Syriza, popülaritesini, Yunanistan’ın Almanya liderliğinde uygulanan kemer sıkma politikalarına verdiği tepkiye borçlu.