13 yıl aradan sonra Irak’a giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkent Bağdat’ın ardından Erbil’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile görüştü. Tarafların resmî açıklamalarında, ekonomi ile birlikte terörle mücadelenin masaya yatırıldığına vurgu yapıldı.
Bu görüşmelerin Türkiye’deki Kürt sorununa etkisi ne olur? VOA Türkçe bu soruyu bölgeyi takip eden siyaset yorumcularına yöneltti.
Bağdat’ın ardından IKBY'nin başkenti Erbil’e geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesut Barzani, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, Başbakan Masrur Barzani ve Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani ile görüştü.
Türkiye’de birçok kez gözaltı gerekçesi olan ve özellikle milliyetçi kesimlerin tepki gösterdiği IKBY bayrağı, Erdoğan’ın ziyareti sırasında da sık sık görüntülere yansıdı.
Erdoğan’ın görüşmelerinden önce, Kürt yöneticilerle Türkiye, Irak ve IKBY bayrakları önünde poz vermesi dikkat çekti.
Görüşmelerin ardından Kürt yönetiminden yapılan açıklamada, Erdoğan’ın Türkiye’nin Irak ve Kürdistan Bölgesi'ne verdiği desteği yinelediği belirtildi.
Görüşmede ekonomik ilişkilerin yanısıra güvenlik konusunun da konuşulduğu belirtilen açıklamada, bölgedeki son gelişmeler, sınır güvenliği, terörle mücadele ve karşılıklı çıkarları ilgilendiren konuların da ele alındığı ifade edildi.
Türkiye’nin Irak Kürt yönetimiyle her temasından sonra bu gelişmenin Kürt sorununa etkisi gündeme geliyor. Irak’taki PKK varlığına yönelik yeni bir operasyonun konuşulduğu bugünlerde, Erdoğan’ın Erbil’i ziyaret etmesi Kürt sorununda yeni bir dönemin kapısını aralayabilir mi?
Ziryan Rojhılati: “Irak Türkiye ile PKK arasında arabuluculuk talebinde bulunabilir”
Rudaw Medya’nın internet sitesi köşe yazarı Ziryan Rojhılati, eski yönetiminin PKK ile mücadelede Türkiye’ye en az 20 kez yardım ettiğini yazdı.
Rojhilati, Irak’ın PKK’nın yol güzergahlarını kapatarak Türkiye'nin bazı taleplerini karşılamak istese bile, sorununun sadece askeri yollarla çözülmeyeceğine inandığını söyledi.
Irak hükümetinin PKK ile Türkiye arasında arabuluculuk isteyebileceğini kaydeden Rojhılati, “Irak'ın kısa vadede PKK'ye karşı tüm gücü ile durması en azından şimdilik çok zor görünüyor. Çünkü şu anda bunu yapmaya ne gücü var ne de istekli. Muhtemelen Türkiye'yi tatmin edecek ve PKK kartını tamamen elinden çıkarmayacak adımlar atacak. Bu noktada PKK'nin özellikle Şengal-Mahmur, Zap ve Balenda vadileri arasındaki bölgelerde sınırlandırılmasına yönelik askeri ve güvenlik tedbirlerinin artmasının yanı sıra Irak hükümeti PKK ile Türkiye arasında arabuluculuk talebinde bulunabilir. Bazı Iraklı makamlar PKK’nin yeni bir çözüm sürecine hazır olduğunu dile getirdi ancak en azından bazı askeri operasyonlar öncesinde Türkiye’nin buna yanaşması zor görünüyor” dedi.
Mustafa Shafik: “Yeni bir çözüm süreci başlamaz ama Türkiye’de çözüm için bir tartışma başlayabilir”
Erbil’de yaşayan yazar ve siyasi analist Mustafa Shafik ise Türkiye’nin Irak ile ilişkilerinde Kürt bölgesinin dışarıda bırakamayacağını savundu.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Shafik, Kürtlerin dışlanacağı hiçbir denklemin başarı şansının olmadığı görüşünde.
Shafik, Kürt Bölgesi’nin dışlanması halinde Lozan Antlaşması sonrası duruma dönüleceğine dikkat çekerek, “Lozan sonrası ve 20. yüzyılda yürüttükleri siyasete geri dönerlerse bölgede ne Irak, ne Türkiye, ne de bölgenin diğer ülkeleri için istikrar sağlanması mümkün, geçen yüzyıl bunu ispatladı. Eğer 100 yıl sonra tekrar aynı siyasete dönerlerse zararı daha büyük olur” diye konuştu.
Türkiye’nin bölgede yeni bir operasyon yapabileceğini ifade eden Shafik, operasyonun başarılı olması halinde bile Kürt sorununun siyasi olarak çözülmesi gerektiğini söyledi.
Irak merkezi hükümetinin de Kürt yönetiminin de talebinin soruna siyasi bir çözüm bulunması olduğunu vurgulayan Shafik, şunları söyledi:
“Türkiye'de de bu görüşmelerden sonra bazı tartışmalar olabilir. Burada yapılan görüşmeler ve öneriler üzerine Türkiye'de de tartışmalar yürütülebilir. Sorunun çözümü için önceki gibi bir sürecin başlayacağını tahmin etmiyorum ama çözümün nasıl olacağı yönünde Türkiye içinde tartışma başlayabilir. Özellikle AK Parti ve Erdoğan Türkiye’nin çıkarı için bunun üzerine durabilir, burada yapılan öneriler ışığında tartışabilirler.”
Sedat Yurtdaş: “Yeni bir döneme girdiğimiz hissini taşıyorum”
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkan Yardımcısı ve eski DEP Milletvekili Sedat Yurtdaş ise Erdoğan’ın IKBY Bayrağı önünde fotoğraf vermesine vurgu yaptı.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Yurtdaş, Erdoğan’ın IKBY Bayrağı önünde fotoğraf çektirmesini olumlu karşıladı. Yurtdaş, IKBY yönetimi ile temasların Türkiye’nin kendi iç meselelerini çözmesi için fırsat olabileceğine dikkat çekerek, “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni, hatta buna Suriye'deki Özerk Rojava Yönetimi’ni dahil ederek bir çözüm üretirse, geçmişin tekrarı olmayacağını artık herkes ifade ediyor. Çağı hep birlikte yakalamanın mümkün olduğu, aslında şart olduğu, yani bir tür Avrupa Birliği ilişkilerinin Ortadoğu'ya yansımasını sağlayacak bir potansiyel var. Türkiye bu potansiyeli bir yandan işleyecekmiş gibi görünüyor” şeklinde konuştu.
Yerel seçimler öncesi Kürt siyasetçilerin çözümün adresi olarak Erdoğan’ı işaret etmelerini de hatırlatan Yurtdaş, şunları söyledi:
“Kürt meselesinin hem içeride hem de bölgede çözümüyle birlikte ilişkileri çok farklı bir düzeye sıçratabilmek mümkün. Seçimden önce Ahmet Türk, Leyla Zana, Selahattin Demirtaş ve Tuncer Bakırhan'ın dile getirdikleri, hâlâ ısrarla da söylemeye çalıştıkları, sürecin genel çözümü içeren bir noktaya taşınması, kalıcı bir siyasal çözüm bulunmasına evrilmesini sağlayacak her tür veri var. Bütün bunlar çok büyük politik kararlılık istiyor. Belki Ahmet Türk'ün de seçim öncesi işaret ettiği şey buydu. Şimdi bunun koşulları var. Ben eminim ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni bu sembollerle birlikte ziyaret etmek, iktidarın küçük ortağının, şöyle bir ibare kullanmak istiyorum, ‘iktidarın kayyumunun’ koyduğu sınırların çok ötesinde bir yere gitti. Eğer ‘iktidar kayyumunun’ politikaları bugün de Erdoğan'ı, AK Parti'yi, mevcut iktidarı sınırlıyor olsaydı muhtemelen o görüntüleri de görmezdik. Yani Erbil ziyareti olmazdı.”
Yeni bir döneme girildiğini dile getiren Yurtdaş, “Ben sanki yeni bir döneme girdiğimiz hissini taşıyorum ve bu dönemin aslında niyet okumadan, ortaya çıkan görüntülerden -tabii pazarlıklarda neler var bilmiyorum onu da söylemiş olayım- ortaya çıkan tablo, aslında bütün bir toplumu bir anda kucaklayabilecek psikolojik, ekonomik, sosyolojik verileri çok kuvvetle içeriyor. Çıkarılacak o kadar çok ders ve atılacak o kadar çok, basit, günlük hayatı kolaylaştıran adım var ki. Kısa bir süre sonra öyle anlaşılıyor ki yeni anayasa gündeme gelecek ve bu yeni anayasada bununla bağlantılı adımlar atmanın son derece kolay olacağı ve çok aktif bir şekilde siyasetin öne çıkabileceği, belki adı konmamış bir partnerlik yapabileceği bir sürece doğru da gidiyoruz diye düşünüyorum” dedi.
Forum