Türkiye’deki ilköğretimden ortaöğretimden geçişte uygulanan sınav sistemi değişiyor mu? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün akşam yaptığı açıklamalara bakılırsa öğrenciler kısa bir süre içinde büyük bir değişiklikle karşı karşıya kalabilir.
Zira Erdoğan, “Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG’un kaldırılması lazım. Biz TEOG’la mı geldik ya? Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı. Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün. Gelirsin üniversite sırasına, orada da girersin üniversite imtihanlarına. Üniversite imtihanında da sosyalde, sayısalda başarı durumun neyse bu başarıya göre girmen gereken yer nereyse girersin. Bindirilmiş kıtalara dönüyoruz, olmaz ” dedi.
Bu konuyu Başbakan Binali Yıldırım’la konuşacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi başbakanlığı döneminde de liselere giriş sınavının kaldırılması için çalışmalar yaptığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı, “Ne yapılması gerekiyor? Bir, okuldaki seviyeleri yükseltmek lazım. Başbakanlığım zamanında da söyledim. Bazı okullarda takviye dersleri verelim. Bu öğretmenlerimize bedel ödeyelim. Onlardan üç beş kuruş kazansın. Takviye kurslarına isteyen gelir, mecburi olmaz. Onlar da burada seviyelerini yükseltirler. Birilerine imkan sağlayalım, avantaj sağlayalım olmaz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım’ın bugün İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı’nda yapacakları görüşmede bu konunun gündeme gelmesi bekleniyor.
İktidara geldiğinde LGS’yi kaldıran AKP onun yerine getirdiği OKS ve SBS’den de zaman içinde vazgeçti
2002 yılından bu yana milli eğitim politikalarını belirleyen Adalet ve Kalkınma Partisi, 2004 yılında o dönem LGS (Liselere Giriş Sınavı) adı verilen liselere giriş sınavının adını OKS, (Ortaöğretim Kurumlarına Seçme ve Yerleştirme Sınavı) olarak değiştirildi.
2003-2009 yılları arasında AKP hükümetlerinde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Hüseyin Çelik’in ortaöğretim kurumlarına giriş sınavlarında yaptığı tek değişiklik, bu olmadı. 2008 yılında liselere giriş sınavının adına SBS (Seviye Belirleme Sınavı) oldu.
SBS de beş eğitim ve öğretim yılı uygulandıktan sonra 2013-2014 eğitim yılından sonra TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı) devreye girdi. Dört eğitim öğretim yılında uygulamada kalan TEOG’dan vazgeçilecek gibi gözüküyor.
TEOG’da bir öğrencinin altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflardaki başarı puanlarıyla, sekizinci sınıfta girdiği ortak iki sınavda aldığı puanlar toplanarak elde ettiği puan onun hangi liseye gireceğini belirliyor.
Aladdin Dinçer: AKP döneminde beşinci kez sistem değiştiriliyor
Uzun yıllar Eğitim-Sen Genel Sekreterliği yapmış olan eğitimci Alaaddin Dinçer, iktidar partisinin eğitim sistemini yapboza çevirdiği görüşünde.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Dinçer, “İlk denemeleri olan Oks için ‘reform’ demişlerdi, sonra SBS 1 için ‘sessiz devrim’ iddiasında bulundular. Çok geçmeden SBS 3’e çevirdiler. Ardından getirdikleri TEOG da şimdi tu kaka oldu. Bu hükümet döneminde olacak beşinci değişiklik yapılıyorsa burada bir tutarsızlıktan söz edilebilir. İşin açıkçası ben bir değişiklik yapılacaksa çocukların ilgi, beceri, yetenek ölçme değerlendirme sistemine hizmet etsin istiyorum. İlkesel olarak çocukların hayatında sınavları alabildiğince azaltmak gerekir. Sınavlar hayatı çoğu zaman çocuklara zindan ediyor” dedi.
Dinçer: TEOG’da merkezi yerleştirme kalkınca İmam Hatiplere kayıtlar yarı yarıya düştü
Bu sınav sisteminin hal yola koyulması gerektiğini savunan Dinçer, zamanlanı kafasında soru işareti oluşturduğunu da saklamıyor.
“Okulların açılmasına iki gün kala böyle bir açıklama gelmesi arkasında hangi niyet var sorusunu beraberinde getiriyor. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı, sınav takvimlerini ilan etti. Ama birden ‘bu değişsin’ deniyor. Bu gibi sınavların korkunç bir rant mekanizması yarattığı açık. TEOG’da ilginç gelişmeler olduğunu da anımsamak gerekiyor. İlk iki yıl sınav sonuçlarında merkezi yerleştirme yapılıyordu. Bunun sonunca 103 bin öğrenci imam hatip okullarına yerleştirildi. İtirazlar olunca üçüncü yıl merkezi yerleştirmeden vazgeçildi ve İmam Hatiplere yerleşme yarı yarıya düştü. Birçok imam hatip okulunun kontenjanı boş kaldı. Öğrenciler açık liselere kayıt yaptırdılar. Bu da çocuk işçilik ve çocuk gelinlik gibi başka istismarların kapı araladı.”
Bugün FETÖ olarak adlandırılan Fethullah Gülen cemaatiyle yaşanan “dersane krizi sonrası bu yapılanmayla mücadele edildiğini hatırlatan Dinçer, bundan sonra yeni cemaat ve türevlerin milli eğitime hakim olmasının önünün açılmaması gerektiği görüşünde.
“Gülen Cemaati’nin eğitim sistemi bir ahtapotun kollarıymışçasına sardığını on yıllar önce görmüş ve söylemiştim. Ama bu yapı palazlanırken bu iktidar da dahil olmak üzere sözlerimize kulak tıkadılar. Artık yeni cemaat ve cemaat ilişkilerinin eğitimi araçsallaştırmaması gerekiyor.. Yapılan bir takım protokollere bakıldığında çeşitli vakıflar kuruluşlar eliyle yeni cemaat ve türevlerinin eğitim politikası üzerinde etkili olabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Ben Cumhurbaşkanı’nın kafasında olan değişikliğin Milli Eğitim tarafından da bilinmediği kanısındayım. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki bürokratlar tarafından hazırlanıyor.”
Mustafa Balbay: Eğitim yazboz tahtasına döndü
TEOG’la ilgili muhalefet kanadından ilk tepki veren isim CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay oldu.
Hükümetin devlet kaynaklarını kamu okullarına harcamak yerine Milli Eğitim Bakanlığı’nın 16 ayrı tarikat, cemaat, vakıf ve dernekle imzaladığı protokollerle eğitimi bu yapılanmalara devrettiğini savunan CHP İzmir milletvekili, TEOG ile ilgili de belirsizliklerin olduğunu söyledi.
Basın açıklaması yapan Mustafa Balbay, “Şimdi bir akşam televizyondan pat diye TEOG'un kalkacağını öğreniyoruz. Bu yöntemle sistem rayına oturmaz. Liselere giriş yöntemini 15 yılda üç kez değiştirdiniz. Mesele kaldırmak, değiştirmek değil, sistemi düzgün kurmak. TEOG yerine ne planladınız, o kaç yıl sürecek. Milli eğitim tam bir yapboz tahtasına döndü” dedi.
Bu arada pazar günü İstanbul Kartal’da Eğitim-Sen’in organizasyonunda “bilimsel ve laik eğitim mitingi yapılacak.
