Erişilebilirlik

Erdoğan İstanbul Sözleşmesi'ni Feshedebilir mi?


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imza attığı kararla Türkiye’yi İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekmesi “Anayasa’ya aykırılık ve yetki aşımı” eleştirilerini de beraberinde getirdi. Erdoğan’ın gelecekte Birleşmiş Milletler’den ayrılma gibi olası adımları da tartışma konusu.

Türkiye, 11 Mayıs 2011’de “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen uluslararası “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin ilk imzacı ülkesi olmuştu. İstanbul’da taraf olunan sözleşmeye ilişkin o dönemki AKP hükümeti dolayısıyla Erdoğan’ın imzasını taşıyan kanun tasarısı, TBMM’ye sunulmuştu.

Sözleşme, 24 Kasım 2011’de 6251 sayılı Kanun olarak TBMM Genel Kurulu’nda yapılan açık oylamada, şimdiki iktidar cephesi AKP ve MHP’nin de desteğiyle 246 milletvekili oyu ile kabul edilerek yasalaşmıştı.

Şimdi TBMM’de kabul edilmiş uluslararası sözleşmeden sadece Erdoğan’ın kararı ve imzasıyla Türkiye’nin ayrılması, hukuki tartışma yarattı.

Tartışmada Erdoğan’ın Türkiye adına tek başına her türlü uluslararası taraflılık durumunu sona erdirme yetkisine sahip olması durumunda, örneğin Birleşmiş Milletler (BM) üyeliğinden çekilme, Lozan Antlaşması’ndan imza çekme gibi pek çok adımı atabileceği gündeme taşındı.

Tartışmada bu adımın TBMM’nin yasama yetkisini gasp edip-etmediği de ele alınıyor. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan’ın kendisine, kendi kararıyla uluslararası sözleşmeler ile ilgili yetki vermiş olması, Anayasa’nın 90’ncı maddesi gibi hükümlerine aykırı olduğu belirtilerek, tepkiyle karşılanıyor.

Erdoğan’ın kararının Temmuz 2018’de yayımlanan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3’ncü maddesine dayandırılmasını, hukukçu Prof. Dr. Ersan Şen değerlendirdi.

Ersan Şen, “İstanbul Sözleşmesi; ‘Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma’ başlıklı Anayasa’nın 90’nın maddesi birinci ve beşinci fıkraları uyarınca, 6251 sayılı Kanun ile onaylanıp uygun bulunduğundan, bu sözleşme ve kanunla ilgili tasarruf yetkisi TBMM’ye aittir’’ dedi.Şen, anayasanın 104’üncü maddesi 17’nci fıkrası uyarınca da bu konuda Cumhurbaşkanı’nın yetkisi sınırlandırılmıştır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı’nın sözleşme fesih yetkisine iç hukukta dayanak olmadığını kaydeden Şen, Cumhurbaşkanı’nın sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabileceğini işaret etti.

Anayasa uyarınca TBMM’nin milletlerarası antlaşmaları uygun bulma yetkisi olduğunu vurgulayan Şen, “Anayasa 90’ncı maddesi ikinci ve üçüncü fıkralarında, istisnai olarak TBMM’nin yetkisi dışında bırakılan uluslararası sözleşmeler sayılmıştır ki, bunların arasında temel hak ve hürriyetleri ilgilendiren sözleşmeler sayılmamıştır. İstanbul Sözleşmesi; Anayasa 90’ncı maddesi ve 104’ncü maddesinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu edilemeyecek bir uluslararası sözleşme niteliğine sahiptir. Bu nedenle; İstanbul Sözleşmesi’nin, Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedilmesi İdare Hukuku açısından fonksiyon gaspı olarak değerlendirebileceğinden, bu işlem yetki unsuru yönünden sakat gözükmektedir” açıklamasını yaptı.

Mevcut sistemdeki “denetim” sorununu da işaret eden Şen, yazılı değerlendirmesinde, “Cumhurbaşkanı kararları Anayasa Mahkemesi denetimine tabi olmadığından ve bireysel başvuru için gereken bir bireysel işlem de sayılamayacağından, Cumhurbaşkanı Kararı’na karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamayacaktır. 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de davaya konu edilemez. Bu Kararname, sadece Karara hukuki dayanak kılınmıştır. İstanbul Sözleşmesinin feshi Anayasaya aykırı olduğundan, Sözleşme’nin feshini öngören Cumhurbaşkanı Kararına karşı 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24. Maddesi uyarınca, Yürütme’nin durdurulması talepli olarak Danıştay’da iptal davası açılabilir. Anayasaya göre, İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması ve tatbikinin durdurulması veya sonlandırılması TBMM kararı ile mümkündür” görüşünü aktardı.

“Anayasa’ya aykırı Danıştay’a da başvurulabilir”

Anayasa hukukçusu ve TBMM Anayasa Komisyonu’nun CHP Sözcüsü olan Prof. Dr.İbrahim Kaboğlu da Anayasa’nın çiğnendiğini vurgulayarak, Cumhurbaşkanlığı kararını Danıştay’ın iptal etmesi gerektiğini bildirdi.

Kaboğlu, “İstanbul Sözleşmesi kadınların her türlü şiddete karşı korunmasını ve yaşam hakkının korunmasını amaçlamaktadır. Bu sözleşme 42 milyon yurttaşımız için yaşamsaldır. Kadınların yaşam hakkına ilişkin olan İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi, Anayasamız açısından imkansızdır. Hukuken yok hükmündeki karar Cumhuriyetin 100. yılına giderken demokratik cumhuriyetle tek kişi yönetimi arasındaki tercihte safların belirlenmesidir” dedi.

“Cumhurbaşkanlığı kararı yok hükmünde” tepkisi

Türkiye’deki idari hukuku alanında uzman Prof. Dr. Metin Günday, “İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararı ile feshedilmesi, yürütmenin yasama fonksiyonunu gasbetmesidir; hukuken ‘yok’ hükmündedir. Tabii açık ve bariz bir biçimde hukuka aykırı bu Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın yokluğunu saptayabilecek bir yargı yerinin var olup olmadığı ayrı bir sorun... Yok olan hukuk değil, hukuka bağlılıktır” dedi.

İnsan hakları hukuku uzmanı Kerem Altıparmak da, “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran Cumhurbaşkanlığı kararı yok hükmündedir. Cumhurbaşkanı dahil kimse Anayasa’nın üstünde değildir. Ne olacak bu durumda? İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırma işleminde olduğu gibi önce yetki veren bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve bunu uygulayan Cumhurbaşkanlığı kararı var. Bu şekilde AYM kapatılabilir mi? Kapatılamaz çünkü CB kendine Anayasa’ya aykırı yetki veremez. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesinden de çıkamaz. ‘Ama o konuda Cumhurbaşkanı Kararnamesi var’ açıklamasının ne kadar boş olduğunu bir örnekle açıklayalım. Diyelim ki Cumhurbaşkanı kararname çıkardı ve Cumhurbaşkanı kararıyla Anayasa’nın değiştirilebileceğini söyledi. Bu kararname AYM’ye gittiğinde de AYM karar vermeden bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla AYM kapatıldı” görüşünü paylaştı.

Gözler: ''9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin kendisi hukuka aykırı​''

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler de, “Cumhurbaşkanı’nın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilmesinin ilk şartı, çıkarılacak kararnamenin “yürütme yetkisine ilişkin” bir konuda olmasıdır. O halde mesele şundan ibarettir: Uluslararası andlaşmaların onaylanması konusu, ‘yürütme yetkisine ilişkin bir konu’ ise, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, bu ilk şart bakımından Anayasamıza uygun; “yürütme yetkisine ilişkin bir konu” değil ise, söz konusu Kararname, bu ilk şart bakımından Anayasamıza aykırıdır. Peki uluslararası andlaşmaların onaylanması konusu, ‘yürütme yetkisine ilişkin bir konu”’ mudur? Bu sorunun tartışmasız basit bir cevabı vardır: Hayır, ‘yürütme yetkisine ilişkin bir konu’ değildir. İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından Feshedilmesi Hakkında 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ve bunun dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin kendisi hukuka aykırı olduğu için hukuka aykırıdır” görüşünü paylaştı.

Hukukta yetki paralelliği ilkesi bulunduğunu ve bu nedenle TBMM’nin ancak böylesi bir karar alabileceğini anlatan Gözler, “3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedilen İstanbul Sözleşme’nin onaylanması, TBMM tarafından 14 Kasım 2011 tarih ve 6251 sayılı Kanunla uygun bulunmuştur. Bu Kanun hâlâ yürürlüktedir. Cumhurbaşkanı’nın 6251 sayılı Kanunun yürürlüğü hakkında bir tasarrufta bulunması mümkün değildir. Aksini düşünenler var ise, bize, 14 Kasım 2011 tarih ve 6251 sayılı Kanuna ne olduğunu ve bu Kanunun nasıl olup da kimin tarafından yürürlükten kaldırıldığını açıklamaları gerekir. Hâlâ ikna olmayanlar var ise onlara da şu soruyu sorayım: 6251 sayılı Kanun, Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlükten kaldırılabiliyorsa, bütün kanunlar Cumhurbaşkanı kararıyla neden yürürlükten kaldırılmasın? Yarın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun bir maddesi veya bazı maddeleri Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlükten kaldırılırsa o zaman söyleyecek tek bir sözünüz olmaz” tepkisini ifade etti.

Eski CHP milletvekili, hukukçu Atilla Kart da Twitter'da ''Cumhurbaşkanı, ancak "yürütme" konularında kararname çıkarabilir. Temel hak ve özgürlükler kararnameyle düzenlenemez. İstanbul Sözleşmesi'ni fesheden kararname; Anayasa 104/17 ve 90/5'e aykırı olan, "anayasal yetki gasbıyla" malul olan ve "yok hükmünde" olan bir kararnamedir'' ifadelerini kullandı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG