Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de ekonomi açısından endişe kaynağı olan döviz kurundaki artış eğilimine karşı “Kur ve faiz oyununu görüyoruz. Kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar” sözleriyle Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararını savundu.
Erdoğan, bugünkü Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısına ilişkin açıklamasında, geçtiğimiz hafta içerisinde Merkez Bankası’nın yeniden faiz indirimi kararı alması üzerine döviz kurunda yaşanan artış ve paralelindeki gelişmeleri değerlendirdi. AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Faiz nedendir, enflasyon sonuç” şeklinde özetlediği faiz karşıtı tutumunu korudu. Döviz kuru artışını ise “Türkiye üzerindeki oyun” şeklinde sıkça dile getirdiği uluslararası politik hamle yaklaşımıyla yorumladı.
Döviz kuru artışını “rekabet gücü” olarak nitelendirdiği gözlemlenen Erdoğan, “Kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar. Ülkemizde yaşanan tam da budur” ifadelerini kullandı.
Muhalefet partilerinin sıkça eleştirdiği Türkiye’nin havalimanı, yol, köprü projeleri için dövizle borçlanması konusunda herhangi bir yorumda bulunmadığı gözlemlenen Erdoğan’ın tam tersine bireysel döviz tasarrufunu işaret etmesi de dikkat çekti.
Erdoğan, “Bireylerin döviz borcu değil, bankalarda, yastık altında ciddi bir döviz varlığı vardır. Bankalarımızın açık pozisyonları bulunmuyor. Önemli olan burası. Bütçe performansımız oldukça yüksek seviyededir. Büyük altyapı projelerimizi önemli ölçüde bitirdiğimiz için yatırımlarda kullanmak için acil finansal ihtiyacımız kalmadı” dedi.
“Bu ekonomik kurtuluş savaşından zaferle çıkacağız”
Erdoğan, Türkiye’nin ekonomisi konusunda görüşlerini “Gelişmiş ülkelerin parasal genişlemesi, küresel ekonominin işleyişini daha da bozdu. Araştırmalar, ABD’deki şirketlerin aldıkları kredilerin --bırakın parasını-- faizlerini bile ödeyemeyeceklerini gösteriyor. Dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor. Üretici fiyatları, enflasyonu, Çin’de yüzde 13,5, AB ortalaması yüzde 16,2’yi gördü. ABD'nin bir yandan aylık 15 milyarlık parasal daralma açıklarken diğer yandan 1,5 trilyonluk yatırıma izin vermesinin nedeni de işte bu durumdur. Çin'in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasını düşük tutmayı amaçlıyor. Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Her zaman ki gibi biz mücadeleyi tercih ettik. Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetiminde ciddi tecrübe sahibi ülke olarak dünyanın zor dönemden geçtiği dönemde fırsatlardan yararlanmakta kararlıyız. Ülkemizi eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin, kur, faiz fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyoruz. Biz aynı oyunu vesayetle mücadelede gördük. Sabrettik ve başardık. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelede gördük. Karşı atağımızı yaptık başardık. Bu ekonomik kurtuluş savaşından da milletimizi zaferle çıkaracağız” sözleriyle açıkladı.
Merkez Bankası’nın faiz indirimi politikasını devam ettirmesi görüşüne sahip olduğunu da vurgulayan Erdoğan “Hep söylüyorum faiz sebeptir enflasyon neticedir. Bu tespitimiz bu güne kadar yaşadığımız derslerden kaynaklanmaktadır. Yeni küresel sisteme arayışları, ülkemizin sahip olduğu altyapı. Böyle bir mücadele için geçmişte olmadığı kadar uygun bir zemin hazırlamaktadır. Ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız, bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Önümüzdeki aylardan itibaren bu politikanın insanlarımızın günlük hayattaki olumlu yansımalarını inşallah göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan parlamenter sistemi eleştirdi
Uluslararası arenada Türkiye’nin yıllarca borçlandırıldığını kaydeden Erdoğan, “Parlamenter sistemde hiç bir hükümetin şantaja engel olamadığı için ülkemiz bataklığa mahkum edildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde bu şantaja karşı çıkabildik. Enflasyon ile sonuçlanan ekonomik sıkıntılar elbette ki vardır. Enflasyonun olduğu yerde üretim azalacağı için dengeler bozulur. Sadece kura bağlı olarak fiyatı artan ürünler üretimi etkilemez. Kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar” dedi.
Türkiye için ekonomik önceliğini istihdam ve büyüme olarak da açıklayan Erdoğan, faiz artışıyla düşük döviz kuru denklemine karşı olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin ekonomisini övdü. Erdoğan “Biz geçmişte uzun dönem denenmiş, yüksek faiz düşük kur yerine, yatırım, üretim, istihdam politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız. Kurun piyasa hareketlerini takipte özellikle kararlıyız. Yatırımı, ihracatı, bunun için önemsiyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için tamah etmiyoruz. Kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız. Bu politikayla biz niçin yaptığımızı, sonunda ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Üstelik bu politikayı da hemen hayata geçirmiş değiliz. İnşa ettiğimiz yollar, köprüler, havalimanları, demir yolları ile Pekin’den Londra’ya kadar uzanan en güçlü lojistik altyapısı ülkemize aittir. Turizm gelirlerimiz hızla artıyor. Swap işlemlerini yakından izlemek suretiyle kendi ülkesini soymaya çalışanların önlerini kestik. Bankalarımızın açık pozisyonları bulunmuyor. İşte önemli olan burası. Dünyanın bizden örnek aldığı yap-işlet-devret modeli sayesinde devam eden büyük projelerimiz de kamu finansmanına yük getirmiyor. Savunma sanayimiz ülkemizin en önemli gelir kalemlerinden birine dönüştü. Karadeniz’de bulduğumuz doğalgaz en önemli döviz giderimiz olan enerji umutlarımızı güçlendirdi. Bu yılın üçüncü çeyreğinde 2 milyon 288 bin kişi artan istihdam ve fazla vermeye başlayan cari denge attığımız adımların doğruluğuna işaret ediyor” diye konuştu.
Erdoğan, ayrıca gündemdeki asgari ücret tartışmasıyla ilgili de “Çalışanlarımızı fiyat artışlarına karşı koruma politikamızı asgari ücrette de sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu.