Yerel seçimlerin sonuçları, Türk siyasetini yakından izleyen uzmanlar kadar, birçok ülkenin devlet kademesinde de “şaşırtıcı” olarak yorumlandı. Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlamaya hazırlanan Washington’da ise sessizlik hakim.
Geçen Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iki turu ve 2019’daki yerel seçimler sonrası, süreç ve sonuçlarla ilgili ilk açıklama yapan ülkelerden olan ABD’nin Dışişleri Bakanlığı, VOA Türkçe’nin ilgili sorusuna yorum yapmamayı tercih etti.
Bakanlık Sözcüsü Matthew Miller bu defa, “Genellikle dünyanın herhangi bir yerindeki seçimler hakkında yorum yapmıyoruz ya da pozisyon almıyoruz” dedi.
Washington’da çalışan ve VOA Türkçe’nin konuştuğu Amerikalı ve Türk uzmanlar, Biden yönetiminde böyle bir sonucun beklenmediğini ancak; seçimlerin “yerel” olması nedeniyle ilişkilerde yakın vadede bir değişiklik yaratmayacağını söylüyor.
“ABD’de seçim yılında bürokrasi donmuş durumda”
Ortadoğu Enstitüsü'nün Türkiye Programı Direktörü Gönül Tol, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde beklentilerin boşa çıkması nedeniyle Biden yönetiminde yerel seçimlerin iyi okunamadığı görüşünde.
“Mayıs seçimlerinden önce Amerikan bürokrasisi Amerikan yönetimi nezdinde gerçekten muhalefetin kazanacağına dair bir beklenti vardı ve bu beklentiye istinaden, ‘bir CHP zaferi olursa eğer nasıl bir Türkiye politikası izleyeceğiz’ diye siyaset düşünmeye de başlamışlardı. Fakat Erdoğan kazandıktan sonra ‘Bu gerçek bir demokrasi değil. Erdoğan seçim kaybettirmez kendisine. Uzunca bir süre Amerika Erdoğan'la çalışacağız. Bunu kabul edelim ve bütün politikamızı buna göre şekillendirelim’ diyenlerin eli güçlenmiş oldu” diyen Tol, “transactional” yani beraber çalışılabilecek alanlara odaklı siyasetin öne çıktığı ortamda, Türkiye’yi çok yakından ve iyi okuyamayanların bu seçimlere hiç dikkat etmemesinin şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Tol’un Washington’un seçim sessizliği ile ilgili dikkat çektiği bir diğer nokta da ABD’de seçim yılı olması ve bürokrasinin çeşitli kademelerinin içinin boşalmaya başlaması.
“Kilit yerlerdeki bir sürü insan, Türkiye portföyüne sahip bir sürü insan ayrılıyor. Çünkü insanlar yorulmuşlar ve yeni yönetim iş başına gelinceye kadar dinlenmek istiyorlar. O yüzden bir dinamizm yok, o anlamda kendi dertlerindeler aslından yönetimi için çok da kötü bir statüko olmadığını belirtiyor.
“Orta Sınıf İçin Dış Politika”nın sonucu
Gönül Tol ayrıca daha geniş çerçevede, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan’ın ortaya koyduğu “Orta Sınıf için Dış Politika” yaklaşımına da dikkat çekiyor.
Gönül Tol ayrıca daha geniş çerçevede, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan’ın ortaya koyduğu “Orta Sınıf için Dış Politika” yaklaşımına da dikkat çekiyor.
Bu politika, ABD dış politikasının orta sınıfı güçlendirmeyi ve ekonomik ve sosyal hareketliliği arttırmayı amaçlayan ulusal politika gündemine daha iyi entegre edilmesini amaçlıyor.
“Bu aslında Trump'ın dış politikasının biraz daha sofistike bir şekilde çerçevelenmiş hali. Bu politikada, ‘bir yerde seçim oldu bir açıklama yapalım ya da demokrasiyi ihraç edelim’ gibi bir yaklaşım yok. Bu yaklaşımla da örtüşüyor seçimle ilgili bir şey söylememeleri” diyen Tol, Washington için AK Parti’nin dolayısıyla Genel Başkan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yenilgisinin “şu an için” bir anlamı olmadığını söylüyor.
Erdoğan’ın hala resmileşmeyen Washington ziyaretinin etkisi
Düşünce kuruluşu Amerikan İlerleme Merkezi’nden Türkiye uzmanı Alan Makovsky’ye göre ise Ekrem İmamoğlu’nun kazanması değil ancak CHP’nin Türkiye genelinde yüzde 37’inin üzerinde oy toplaması Biden yönetimi dahil tüm gözlemciler için sürpriz oldu.
“Bence yönetim muhtemelen bunun ne anlama geldiğini derinlemesine düşünüyor, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşık 5 hafta sonra 9 Mayıs’ta beklenen ziyareti düşünüldüğünde” diyen Makovsky, Erdoğan’ın yara almış olsa da güçsüz bir lider olarak görülmeyeceğinin altını çizdi. Makovsky, bu ziyaret nedeniyle de Biden yönetiminin açıklama yapmıyor olabileceğini söyledi.
Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyareti Biden yönetimince henüz resmen açıklanmadı. Ancak davet önce Ankara tarafından Türk basını ile paylaşıldı. Ardından ismi açıklanmayan Amerikalı yetkililerce de doğrulandı.
Alan Makovsky, “Bence Erdoğan'ın bakış açısına göre seçimden önce bu ziyareti sızdırmanın bir değeri vardı. En azından uluslararası alanda kendisine değer verildiğini ve ABD ile yaşadığı sorunlara rağmen Washington’un hala kendisiyle ilişki kurmak istediğini göstermek istediğini düşünüyorum ve bence bunun seçim öncesinde kendisine bir destek sağlayacağını umuyordu” diyor.
Ancak Türkiye uzmanı, bunun seçimler üzerinde herhangi bir etkisi olduğunu düşünmüyor. Makovsky’ye göre, “yerel seçimlerin ana mesajı Erdoğan'ın ekonomisine bir karşı çıkıştı ve dış ilişkiler geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi bir faktör değildi.”
“Washington, Erdoğan ile çalışmaya kararlı”
Düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) Ortadoğu ve Türkiye politikaları uzmanı Steven Cook da AK Parti’nin kaybının ekonominin durumuyla ilgili olduğunu söylüyor; “Ancak gözlemciler, parti ve cumhurbaşkanının neredeyse 22 yıldır iktidarda olmasının ardından Türkler arasında Erdoğan ve AKP yorgunluğu oluştuğu gerçeğini de göz ardı etmemeli” diyor.
Yine de Cook’a göre AK Parti’nin yenilgisinin Washington için bir anlamı yok ve “Erdoğan ile çalışmaya kararlı görünüyorlar.”
Peki uzmanlar, AK Parti’nin yerel seçim sonuçları ışığında gelecek 4 senede Erdoğan’ın iç politikalarında ve Washington ile yürüttüğü ilişkilerde bir değişiklik bekliyor mu?
“Ekonomiyi rayına sokma sürecinde Türk-Amerikan ilişkileri olumlu ilerler”
Washington Enstitüsü Türkiye Masası Direktörü Soner Çağaptay’a göre, “Erdoğan'ın ileriye dönük oyun planı çok basit; son 10 yılda çok sayıda insanı yoksulluktan kurtararak oluşturduğu ancak kötü ekonomi ve enflasyon nedeniyle dağılan kulübünü yeniden kurmaya çalışacak ve bu da ekonomik büyüme sağlamak zorunda olduğu anlamına geliyor.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ortodoks ekonomi planlarına sadık kalınacağını düşünen Çağaptay, Erdoğan’ın Batı'dan, Körfez'den ve Rusya'dan yatırım akışını teşvik etmeye çalışacağını öngörüyor.
Ancak ekonomiyi rayına oturtmak için bu akışın yeterli olmayacağını söyleyen Çağaptay, “Türkiye'nin global piyasalarla entegre olmuş olma durumunu da göz önüne aldığımızda, Batı’dan gelen sermaye akışının tekrar test edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla ekonomiyi rayına sokma sürecinde Türk-Amerikan ilişkilerinin olumlu bir mecrada ilerleyeceğini düşünüyorum” dedi.
Yeniden Refah Partisi ve anayasa değişikliği
Soner Çağaptay’ın dikkat çektiği bir başka konu da AK Parti’nin Yeniden Refah Partisi’ne (YRP) kaptırdığı seçmenler. Çağaptay’a göre MHP ile ittifakıyla milliyetçi bir dönüş yapan Erdoğan, YRP’yi kendi çatısı altına almak için, sert İslamcı bir çizgiye yönelebilir.
Bu noktada Cumhurbaşkanı’nın yeni anayasa çalışmalarını hatırlatan Türkiye uzmanı, “Bu anayasada Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde olduğu gibi aile değerleri, evlilikleri kadın ve erkek arasında tanımlayan değişiklikler olacaktı. Ayrıca YRP kadın düşmanı bir platforma ve sosyal olarak muhafazakar bir platforma sahip olduğu için kadın düşmanı pek çok iması da olabilir. Bence bu yeni anayasa, bu vaat YRP'yi Erdoğan'ın yanına tekrar çekebilir ve bu parti Erdoğan kulübünün üyeleri için AKP markasından bıktıklarında oy verebilecekleri bir başka alternatif haline gelebilir” dedi.
Ortadoğu Enstitüsü’nden Gönül Tol da ekonomi toparlanırsa Erdoğan’ın anayasayı değiştirmeyi referanduma götürme konusunda kendine daha çok güvenebileceğini söylüyor.
Ancak Mehmet Şimşek’in ekonomik toparlanmasının birkaç yıl sürebileceği sözlerini hatırlatan Tol, “Ekonominin kötü olduğu bir ortamda Erdoğan’ın Anayasa’yı değiştirmeye çalışması ya da çok radikal şeyler yapması kendi hayrına değil” diyor.
Amerikan İlerleme Merkezi’nden Alan Makovsky ise Erdoğan’ın, kendisini cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekleyen Yeniden Refah Partisi’ni koalisyona geri getirmek için, "kadına yönelik şiddeti önleme yasasının yürürlükten kaldırılması gibi" adımlar atacağını öngörmüyor; ancak uzmana göre, Erdoğan’ın İsrail konusunda adımlar atması mümkün.
İsrail ve PKK politikaları
“YRP, İsrail ile ilişkileri kesmediği için Erdoğan'ı çok eleştirdi. Büyük olasılıkla İslamcı sağına bir çağrıda bulunacaksa, bu İsrail ile ilişkilerle ilgili bir şey olacaktır” diyen Makovsky, Erdoğan’ın yerel seçim konusunu değiştirmek için herhangi bir agresif eylemde bulunup bulunmayacağının yakından izlenmesi gerektiğini söyledi.
İsrail’le ilişkiler dışında, Erdoğan ve AK Parti hükümetinin PKK ile bağlantılı Irak ve Suriye politikası da, uzmanların radarında. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim gecesi yaptığı konuşmada, "Başarılı operasyonlarımız sayesinde iyice köşeye sıkıştırdığımız bölücü terör örgütüne ölümcül darbeyi mutlaka indireceğiz. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum: Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına izin vermeyeceğiz” demişti.
Ankara’nın, Irak'ta faaliyet gösteren PKK’ya karşı büyük bir askeri operasyon başlatmaya hazırlandığı haberleri, yerel seçim öncesi gündemdeydi.
Makovsky, “Erdoğan’ın 9 Mayıs’ta beklenen Washington ziyaretine kadar Biden yönetimi ile arasında yeni sorunlar yaratmak istediğini sanmıyorum. Ancak Washington ziyareti tamamlandıktan sonra yetkililerin özellikle Suriye ve Irak ile askeri alanda ve İsrail ile diplomatik ve muhtemelen ekonomik alanda neler yapacağını izleyeceğini düşünüyorum” dedi.
Gönül Tol da Washington’un bu konuyu dikkatle izlediğini söyledi; ancak yerel seçim sonrası süreçte Türk yetkililerin Kürtler’le masaya oturmasını mümkün görmediği görüşünü paylaştı.
Forum