Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs arasında Doğu Akdeniz’de devam eden münhasır ekonomik bölge anlaşmazlığı sonucu, Türk Deniz Kuvvetleri tarafından engellenen -İtalyan petrol şirketi ENI’nin kiralamış olduğu- Sapien 12000 adlı sondaj gemisi Güney Kıbrıs’ın tek taraflı olarak ruhsatlandırdığı 3 numaralı parselde hiçbir çalışma yapamadan 23 Şubat’ta Kıbrıs’tan ayrıldı.
Yunanistan’da yayınlanan Kathimerini gazetesi, 28 Şubat’ta iki araştırma gemisinin daha araştırmalar yapmak üzere Doğu Akdeniz’e geleceğini yazdı.
Yunan gazetesinde göre, ABD’li petrol devi Exxon’un kiralamış olduğu araştırma gemileri 5 Mart Pazartesi günü sonbaharda başlatılması planlanan sondaj çalışmaları öncesi saha araştırması yapmak üzere 10 numaralı parselde çalışmalara başlayacak.
Haberde adı geçen gemilerden Cook Adaları bandıralı Med Survey şu anda İsrail’in Hayfa limanında, Panama bandıralı Ocean Inestigator ise Yunanistan’ın güneyindeki Lavriyon ile Makrosios adasının arasında Ege Denizi’nde bulunuyor.
Prof. Atun: “ABD, Rumların tek yanlı MEB ilanını tanıdığı mesajını veriyor”
Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri yakından takip eden Prof. Ata Atun, Kıbrıs Postası’ndaki yazısında “10. Parselde başlayacak arama ve sondaj işlemleri tam da 6. Filonun Doğu Akdeniz’e geleceği tarihle çakışıyor. ABD’nin gerçekte vermek istediği mesaj, ‘ABD, Rumların tek yanlı Münhasır Ekonomik Bölge ilanını ve bu bölge üzerindeki egemenlik haklarını tanımaktadır ve 10. Parsel’de Exxon-Mobil-Katar Petrolleri (Qatar Petroleum) konsorsiyumunun yapacağı işlemleri de desteklemektedir. Türkiye’nin müdahalesi olursa da gerektiğinde 6. Filo söz konusu arama ve sondaj gemilerini koruma görevini yapacaktır.’ Göstermelik amaç, Suriye’ye olası müdahale. Gerçek amaç, Pazartesi günü 10. Parselde arama işlemlerine başlayacak olan Ocean Investigator ve Med Surveyor adlı gemilere muhafızlık etmek ve olası bir Türk müdahalesine mani olmak” diyor.
Erdoğan: “O bölgede KKTC’nin ve Türkiye’nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün Batı Afrika Turu’nu izleyen gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarından feragat etmeyeceği mesajını verdi.
Hürriyet gazetesinden Vahap Munyar’ın aktardığına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan “O bölgede KKTC’nin ve Türkiye’nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz. ENİ hadisesinde bu görüldü. Yarın Fransa belki Total ile yapmak isteyecek bu işi. ABD belki Exxon ile yapmak isteyecek. Ama KKTC’nin ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklarından haklarının çiğnenmesine fırsat vermemiz elbette mümkün değildir” dedi.
Prof. Atun: “10. Parselde Türkiye hak ilan etmiyor, gemiler karşı karşıya gelmez“
Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri, Akdeniz Kalkanı Harekatı kapsamında bölgede görev yapan iki denizaltı, iki korvet ve iki hücumbottan oluşan Türk deniz gücünün Exxon Mobil’in kiraladığı gemilerle karşı karşıya gelmesi anlamına gelebilir mi?
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Prof. Ata Atun, “ Rum Yönetimi’nin ilan ettiği parsellerden 1-2-3-4-6-7, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesiyle çakışıyor. Exxon Mobil ve Katar Petrol’ün ruhsat aldığı 10. Parsel ise bu kapsamda değil. 6. Filo’nun Doğu Akdeniz’e gelmesinin nedeni yok. Resmi neden Suriye savaşı ama o savaşın Akdeniz kıyısında olmadığını biliyoruz. Bence asıl amaç, Suriye’de anlaşamadığı köşeye sıkıştırmak” dedi.
Erdoğan: “Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyi, sondajı kimin yapacağını müzakereyle belirlemeli”
Güney Kıbrıs’ın ilan ettiği münhasır ekonomik bölgede İtalyan ENI, Amerikan Exxon ve Katarlı Katar Petrolleri dışında Fransız enerji devi Total’in de ruhsatı var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’la görüşmesinde bu konunun da gündeme geldiğini söyledi.
Erdoğan, “Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda (Macron) bizim daha yumuşak davranmamızı istiyor. Kendisine bizim uluslararası hukuka uygun davrandığımızı anlattım. Orada bulunacak petrol ve doğalgazda, Kıbrıs’ın kuzeyinin de güneyinin de hakkı var. Bu noktada birilerinin tek taraflı hareket etmesini kabul edemeyiz. Anastasiadis dürüst davranmak istiyorsa yapması gereken bir şey var: Arama çalışmalarının kime nasıl yaptırılacağını Kıbrıs’ın kuzeyiyle müzakere ile belirlemek. Sondaj beraber yapılmalı, çıkacak ürün de beraberce paylaşılmalı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’deki tartışmalı deniz alanları hakkındaki sözleri, en son Crans Montana’da yapılan ve sonuçsuz kalan Kıbrıs müzakereleri sürecinin devamından yana olduğunu gösteriyor.
Cem Gürdeniz: “Türkiye derhal kendi MEB’ini ilan etmeli ve Birleşik Kıbrıs düşüncesinden vazgeçmeli”
Deniz Kuvvetleri Plan ve Prensipleri Eski Başkanı olan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ise bu pozisyonun Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarıyla örtüşmediği kanısında.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Gürdeniz, “ Türkiye’nin öncelikle kendi münhasır ekonomik bölgesini (MEB) derhal ilan etmesi gerekir. Üstelik Libya ile sahildarlık durumunu göz önüne alarak maksimal davranması gerekir. Ardından Birleşik Kıbrıs politikasında devam mı edecek yoksa KKTC’nin ileride bağımsız bir varlık olması için politikalar mı üretecek? Buna karar vermesi lazım. Ben bağımsız KKTC’den yanayım, o da kendi MEB’ini ilan etmeli. Bu yapılanlar aslında Türk tarafını yeniden müzakere masasına çekme tuzağından başka bir şey değil. Bugün dünya 2030’da doğal gaz ve petrolün önemli ölçüde su altından çıkacağını biliyor. Ben devam eden durumun Türkiye ve KKTC’ye jeopolitik olarak zarar verecek o yüzden karşıyım” dedi.