Döviz kurundaki dalgalanmayı durduran Türkiye, enflasyonda henüz aynı başarıyı gösterebilmiş değil.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, TÜFE’deki (Tüketici Fiyat Endeksi) 12 aylık artış %25,24’e ulaştı. Bu oran, 2003 yılı Ağustos ayından beri en yüksek enflasyon oranına işaret ediyor.
Yurt İçi Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ise geçen aya göre %1,1 düşüş gösterse de son 12 ayda %45,01’lik orana ulaşmış durumda. Yİ-ÜFE de %45,9’u gördüğü 2002 yılının Temmuz ayından beri en yüksek noktasında.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak enflasyon rakamlarından endişe duymuyor.
Albayrak: “Kasım ve Aralık’ta fiyatlama durumları normalleşecek”
A Haber’de enflasyon rakamlarını değerlendiren Bakan Albayrak, en kötünün geride kaldığını söylerken Dolar/TL kurunun 8.50’lerden 5.45’lere gerilediğini söylediyse de kur krizinin en tepe noktası olan 13 Ağustos’ta dolar kuru 6.88’i görmüştü.
Albayrak, “Eylül ayı en zor ayımız olacaktı. Sonrasında yolunu bulacaktı demiştik zaten. Eylül’deki fahiş fiyatlama algısı enflasyona yansıdı. Dolar 8.00-8.50’dan bu noktalara geldi. Bu anlamlı şekilde düşeceğini görüyorduk. Maliyetlerde, enflasyonda Eylül ayına kıyasla Ekim ayında durumunu gördük. Kasım, Aralık’ta fiyatlama davranışları normalleşecek. Kura dayalı hammadde fiyatlarında iyileşme yaşandı. Özellikle birçok sektörde pozitif iyileşme devam ediyor. Kasım ve Aralık için olumlu göstergeler bizi bekliyor. Trendin gayet olumlu, yıl sonu hedeflerini yakalayacağımızı görüyoruz” dedi.
20 Eylül’de İstanbul’da düzenlediği toplantıda Yeni Ekonomik Programı açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı, 2018 yıl sonu enflasyon hedefinin %20,8 olduğunu ifade etmişti.
Albayrak, geçtiğimiz günlerde KDV ve ÖTV indirimleri yaptıkları otomotiv, beyaz eşya, mobilya ve konut sektöründeki muhtemel gelişmelerin yılsonu hedeflerinin realize olmasını sağlayacağı düşüncesinde.
Mustafa Sönmez: “Gıda enflasyonu dizginlenemedi, TÜFE ile Yİ-ÜFE arasındaki 20 puanlık makas devam ediyor”
Ekonomist Mustafa Sönmez ise enflasyon rakamlarına bakılarak en kötünün geride kaldığını söylemenin mümkün olmadığı görüşünde.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Mustafa Sönmez, “Rakamları dikkatle okursanız gıda enflasyonun hiçbir şekilde dizginlenmediğini görürsünüz. Gıda kalemleri enflasyonu oluşturan 400 madde içinde %30 ağırlığa sahip ve gıda enflasyonu %30. Zaten gıdada hiçbir tedbir alınmış değil. Kiralarda artış henüz %10 düzeyinde. Onda da artış beklenebilir. Tabii ulaştırma ve haberleşmede de yeni artışlar olması sürpriz olmayacak. Ayrıca TÜFE ile Yİ-ÜFE arasındaki 20 puanlık makas sürüyor” dedi.
Moody’s: “Vergi indirimleri, TL’deki düşüş eğilimini canlandırarak, yüksek enflasyon baskısını azaltmaktan ziyade artırabilir”
Bu arada uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Bakan Albayrak’ın enflasyonun Kasım ve Aralık aylarındaki muhtemel düşüşünde en önemli araç olarak dile getirdiği ÖTV ve KDV indirimlerinin Türk Lirası üzerinde baskı oluşturabileceğini savundu.
Moody’s raporunda, “İç talebin artması, Türkiye'nin makroekonomik yeniden dengelenmesini yavaşlatabilir. Bu riskler ışığında, vergi indirimleri, TL’deki düşüş eğilimini canlandırarak, zaten yüksek enflasyon baskısını azaltmaktan ziyade artırabilir. Vergi kesintilerinin geçici nitelikleri nedeniyle hükümetin bütçesinde algılanabilir bir olumsuz etkisi olacağına inanmasak da, ekonomiyi resesyondan kurtarmaya yönelik geniş çaplı mali teşvik tedbirleri sorunlu olacak” ifadelerini kullandı.
Mustafa Sönmez de tıpkı Moody’s gibi ÖTV ve KDV indirimlerinin Yeni Ekonomik Program’da ortaya konan sıkı maliye politikaları hedefiyle çeliştiği görüşünde:
Sönmez, “Sıkı para politikası, sıkı maliye politikası diye yola çıkıldı. Ama iki ay geçmeden ÖTV ve KDV oranlarında indirimlere gidildi. Bu yaklaşım bütçe açığını azaltma hedefi hakkında soru işareti doğuruyor, hatta açıkçası bu hedefleri sulandırıyor” dedi.
Dr. Öngel: “Enflasyon artışı hayatı pahalığını beraberinde getiriyor”
Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Serkan Öngel ise her ücret artışı dönemi olduğu gibi bu yıl da ÖTV ve KDV indirimleri yoluyla enflasyonun suni olarak baskılanmaya çalışıldığını ve bununla da zam oranlarını düşük tutmanın hedeflendiği görüşünde.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Dr. Öngel, “TÜİK verilerine bakıldığında genel enflasyon, gıda enflasyonun altında seyrediyor. Enflasyon artışı hayat pahalığını beraberinde getiriyor. En temel gıda ürünlerinde yükselişler görüyoruz. Domateste %142, yumurtada %62, sütte %33’e varan artışlar var. Sebzelerde %55’lik bir yükseliş var. Unutmamak gerekir ki yoksulluk ve açlık sınırında en etkin grup olan süt yumurta ve peynirde %40 civarında bir artış var. Tüm bunlar hayat pahalılığı yaratıyor. Ücret artışları dönemi yaklaşırken dönemsel ÖTV, KDV indirimleri ile elektrik, doğalgaz ve benzindeki fiyat oynamaları genel enflasyon verilerini etkilemekte. Siyasi iktidar enflasyonu aşağı çekmek adına her zaman bu araçları uygulamaya sokuyor. Emekçilerin ücret artışları için hedeflenen enflasyonu dikkate alan artışlar, bu yılki kayıpları kabullenmek olacak. O nedenle ücret artışlarında gıda enflasyonu temel almak gerekir” dedi.