Türkiye’de her yıl bir önceki yıla göre daha fazla kadın cinayeti işleniyor.
2013’te 237, 2014’de 294, 2015’te 303, 2016’da 328 ve 2017’de 409, 2018’de 440 kadının öldürüldüğü Türkiye’de, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun paylaştığı verilere göre 2019’un ilk yedi ayında kadın cinayeti sayısı 245’e ulaştı.
Bir türlü önlenemeyen kadın cinayetleri Ağustos ayında da devam etti.
Ağustos ayında öldürülen kadınlardan biri olan Emine Bulut’un ölümünden birkaç dakika öncesine ait kayıtların sosyal medyada paylaşılması kadın cinayetleri konusunu bir kez daha gündeme taşıdı.
Kırıkkale’de 18 Ağustos Pazar günü eski eşi Fedai Baran’ın kızıyla görüşme talebi üzerine onunla buluşan Bulut, Baran’ın hakaretleri sonrası bulunduğu kafeyi terk etmesine rağmen eski eşi tarafından boğazından bıçaklandı.
Emine Bulut’u kafede boğazından kan akarken gösteren videoda 38 yaşındaki kadın, “Ölmek istemiyorum” derken 10 yaşındaki kızı gözyaşları içinde kendisine “Anne, lütfen ölme” diye sesleniyor.
Akşener: “Kadın bedeni üzerinden ahlaksızca siyaset yapan zihniyet bu noktaya getirdi”
Emine Bulut’un son sözleri “ölmekistemiyorum” ve “EmineBulut”etiketleri sosyal medyada “trending topic” haline gelirken birçok siyasetçi, kadın cinayetleri konusunda değerlendirmelerde bulundu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Emine Bulut’un son nefesinde evladına söylediği ‘Ölmek istemiyorum’ sözleri, bugüne kadar kadına yönelik şiddete kurban verdiğimiz tüm kadınlarımızın ortak çığlığı olmuştur” dedi.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de “Kadın bedeni üzerinden ahlaksızca siyaset yapan zihniyetin ülkemizi getirdiği nokta; 10 yaşındaki evladının gözleri önünde vahşice katledilen bir anne, #EmineBulut” yorumunu yaptı.
Altun: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına yönelik şiddetle mücadele için yetkilileri göreve çağırdı”
Akşam saatlerinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olaydan üzüntü duyduğunu belirtirken “şiddeti grafikleştiren haber türünden kaçınılması çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Emine Bulut'un vahşice katledilmesinden dolayı derin bir üzüntü duymuş, bu üzüntüsünü ilgili kamu görevlileriyle paylaşmış, failin hak ettiği cezayı alması ve kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında gerekli adımların atılması için yetkilileri göreve çağırmıştır. Bu süreçte medyayı sorumlu ve etik yayıncılığa davet ediyor; cinayeti meşrulaştırıcı nitelikte ifadelerden, kurbanı suçlayan, faili savunan ve şiddeti grafikleştiren habercilik türünden kaçınmaları çağrısında bulunuyoruz” dedi.
AKP’li Çelik: “Vahşet görüntülerinin (sosyal medyada) yayılması da bir başka vahşettir”
AKP Sözcüsü Ömer Çelik de düzenlediği basın toplantısında Aile Bakanlığı’nın konuya müdahil olacağını, şahsın en yüksek cezayı almasını temenni ettiğini söylerken görüntülerin sosyal medyada yayılmasını vahşet olarak niteledi.
Çelik, “Karşı karşıya kaldığımız vahşet hafızamızı yeniden aynı acıyla yüzleştiren, bundan sonra yapmamız gerekenlerle ilgili hassasiyetimizi daha da arttırması gereken bir durum. Burada sadece siyaset kurumunun vazifelerinin çok ötesinde bir durumla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanımız da değindiler. Emine Bulut'un hayatını kaybetmesi kadar, hayatını kaybederken yardım etmek yerine birilerinin görüntü alma telaşına düşmesi, seyirci olması bunu geniş çaplı ele almamız gerektiğini düşündürüyor. Orada bir insan hayatını kaybederken yardım etmek yerine görüntü almak işiyle uğraşmak gibi bir işle nasıl uğraşıyorlar? Diğer bir üzüntü kaynağımız; sosyal medyada, medyada bu şekilde görüntülerin yayılması. Vahşet görüntülerinin yayılması bir başka vahşettir” diye konuştu.
Gülsüm Kav: “Bu cüretin nedeni korunacaklarına olan güven ve inanç”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldırmaya çalışanların, temel yasaları tartışmalı hale getirenlerin kadın cinayetlerinin önünü açtığını söylüyor.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Kav, “Kadınların boşanma süreçlerine bitmek bilmeyen saldırılar var. Bilindik çevreler İstanbul Sözleşmesini tartışmalı hale getirmek için bitmek bilmeyen bir çaba içinde. İşte bu saldırmalarının acı sonuçlarından biri Emine Bulut cinayeti. Bunlara kuvvet veren, bu cinayete cüret etmelerini sağlayan sonunda başlarına bir şey gelmeyeceğine olan güven ve inanç. Çünkü temel yasalar tartışmalı hale getiriliyor. Bu sayede yargı tarafından, siyasi irade tarafından korunup kollanacaklarını düşünüyor ve cesaret buluyorlar. Ancak bu konunun siyasi bir tarafı yok. Hangi siyasi görüşten olursa olsun kadınlar şiddet altında. Bu nedenle önleyici ve etkin koruma elzem” diyor.
“Toplumsal vicdan ayağa kalktı”
Gülsüm Kav, Emine Bulut cinayetinin 2015 yılında Mersin’in Tarsus ilçesinde kendisine tecavüz etmeye çalışan minibüs şoförü Suphi Altındöken’e direndiği için bu kişi tarafından öldürülen Özgecan Aslan cinayeti sonrası oluşan toplumsal havanın tekrarlandığını söylüyor.
“Sabahtan beri Özgecan Aslan cinayetinden sonra gelişen toplumsal reaksiyonun bir benzerini görüyorum. Çok farklı kuşaktan kadın, ‘bu zulmü nasıl durdurabiliriz’ diye bir arayış içinde. Emine Bulut’un ‘Ölmek istemiyorum’ sözleri hemen herkesin içine işlemiş durumda. Toplumsal vicdan ayağa kalktı. Zaten ancak bu şekilde kadın cinayetlerini geriletebiliriz. Bu yüzden toplumun her kesiminden kadının ve bu duyarlılığa sahip erkeklerin desteğine ve çabasına ihtiyaç var.”
Mor Çatı: “Boşanmaları engellemeye çalışan söylem ve politikalar kadınların hayatlarına mal oluyor”
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı da bir açıklama yayınlayarak erkek şiddetinin ancak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması halinde son bulabileceğine dikkat çekti.
Mor Çatı’dan yapılan açıklamada, “Emine Bulut gibi pek çok kadın her gün boşanmak ya da ayrılmak istedikleri kocaları, eski kocaları, partnerleri tarafından ölüm tehdidi alıyor ya da öldürülüyor. Kadınların şiddet beyanlarını sorgulayan, nafakayı kaldırtmaya uğraşan, boşanmaları engellemeye çalışan söylem ve politikalar kadınların hayatlarına mal oluyor. Kadın cinayetleri ancak erkek şiddetini önleyerek, erkek şiddeti ise ancak toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırarak son bulabilir” dendi.
Kadın Meclisleri, bugün Ankara’da, yarın ise İstanbul, Trabzon, Kütahya ve Mersin’de kadın cinayetlerini protesto etmek için eylem düzenleme kararı aldı.