Türkiye’de bugün 226 kişi Corona virüsü nedeniyle hayatını kaybetti. Yapılan 208 bin 873 testten 31 bin 896 kişi pozitif çıkarken Sağlık Bakanlığı bu kişilerin 5.607’sinin hasta olduğunu açıkladı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘‘Bugün tespit edilen 5.607 yeni hastamız var. Ağır hasta sayısının artış hızı durağana yaklaştı’’ diyerek önlemlerin işe yaradığına dikkat çekti. Koca, ‘‘Tedbirlere kararlılıkla uymak zorundayız. Aşı uygulanıp etkisini gösterene kadar ısrarla kendimizi ve sevdiklerimizi koruyalım. Bu hepimizin ortak sorumluluğu’’ sözleriyle de tedbirlerde gevşeme olmamasını gerektiğinin altını çizdi.
Ancak ağır hasta sayısındaki yükseliş sürüyor. 11 Aralık itibariyle hastanelerin yoğun bakımlarındaki ağır hasta sayısı 5.943’e ulaştı. Bu sayı salgının en başından beri ulaşılan en yüksek seviye olarak dikkat çekiyor.
‘‘Tam Kapanma, Tam Ücret, Sosyal Bütçe, Sosyal Devlet’’
Bugün Kadıköy’de toplanan İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, ‘‘Ölümleri Durdurmak için Tam Kapanma, Tam Ücret, Sosyal Bütçe, Sosyal Devlet’’ talebiyle eylem yaptı.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Osman Öztürk’ün okuduğu 10 maddelik talepler arasında Türkiye’nin en az iki, tercihen dört hafta boyunca temel mal ve hizmet üretenler dışındaki bütün işlerde çalışmanın durdurulmasıyla tam kapanması, bu süre zarfında halkın ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik ekonomik ve sosyal tedbirler alınması, çalışanların tam ücretli izinli sayılması var. İşsiz, küçük esnaf, emekli yurttaşlar ve kadınların devlet tarafından desteklenmesi, salgın sürdükçe çalışma saatlerinin kısaltılması ve ücretsiz izin uygulamasına derhal son verilmesi de talepler arasında yer aldı.
‘‘Maske mesafe hijyen tekerlemesiyle salgınla başa çıkılamaz’’
Osman Öztürk, ‘‘Tek adam rejimi aklın ve bilimin ışığında politikalarla salgını yönetmek yerine algıyı yöneterek kendince başarı hikayesi yazmaya ve bu süreçten siyasi rant devşirmeye çalışıyor. Bu politikanın kurbanları ise işçiler, emekçiler, işsizler, emekliler, küçük esnaf, kısacası yoksullar oluyor. Dokuz aydır sadece sağlığımızı değil işimizi, aşımızı, gelirimizi da kaybediyoruz. Çarklar işçilerin canıyla dönerken, sermayenin çıkarları halkın sağlığının önüne geçiyor. Sorumluluğu vatandaşlara yıkıp, sadece maske mesafe hijyen tekerlemesiyle salgınla başa çıkılamaz. Bugüne kadarki tutarsız politikalara son verilmeli, hızla yeni salgın politikası oluşturulmalı’’ dedi.
Algan: ‘‘En az iki hafta tercihen üç hatta dört hafta tam kapanma gerekli’’
Eylemden sonra VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İstanbul Tabip Odası Denetim Kurulu Üyesi Dr. Nazmi Algan da tam kapanmanın en az iki hafta olması gerektiğini ama dört haftalık tam kapanma ile daha kuvvetli sonuç alınabileceğini söyledi.
Dr. Algan, ‘‘Mesela Yeni Zelanda, Vietnam, Finlandiya gibi ülkeler bunu başardılar. Ancak temel ihtiyaçlar dışında her şeyin durdurulması milletin hastalığı birbirine bulaştırmasının önüne geçilebilir. Salgın hastanelerde ilaçla yoğun bakım yataklarıyla mücadele edilecek bir şey değil. Salgın hastalıklarla bulaş zinciri kırılarak mücadele edilir. Başta pandemiyle mücadele yanlış kuruldu; bizde ilk düğme yanlış iliklendi. Sistem hata veriyor. Yatak yetmiyor, hastane yetmiyor, doktorların sağlık personelinin çalışma şevki de tükendi. Çok kayıp verdik, çok ölü verdik, çok hastalanan oldu. Bu sistemin iyice çökmemesi için biz tam kapanmayı savunuyoruz’’ dedi.
Dr. Algan, ilaç konusunda da bir standart olmadığını bazı ilçelerde Dünya Sağlık Örgütü’nün kullanılmasını istemediği ilacın Corona virüsü tedavisinde kullanıldığını savundu.
Karataş: ‘‘21 gün çalışanlarımıza devlet destek versin’’
İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin bileşenlerinden olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in İstanbul bölge temsilcisi Nevzat Karataş ise, salgınla mücadele politikaları belirlenirken, işçi temsilcilerinden çok işveren temsilcilerinin görüşünün dikkate alındığını söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Karataş, ‘‘İstanbul Valiliği’nde düzenlenen bir toplantıya ben de katıldım. TÜSİAD, MÜSİAD, sanayi odası başkanları da oradaydı. Bizim taleplerimiz tıbbın da söylediği gibi 14 gün tam kapanma ama işveren tarafı yedi gün. oluyor, onların talepleri oluyor. Bizim taleplerimiz değil onların talepleri karşılanmış oluyor. Dolayısıyla çalışanlar bir şekilde mağdur. 1.139 lira gibi bir ücretle çalışanlar nasıl mutlu olabilir ki? Üstelik son dönemde ücretsiz izinler çok arttı, kayıt dışı çalışanların hiçbir talebi yerine getirilmiyor. Tam kapanma olsun ve 21 gün çalışanlarımıza devlet destek versin’’ dedi.
Akçelik: ‘‘Emekçiler ve yoksullar salgın sürecini daha ağır geçiriyor’’
Eylemde konuşan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik de salgının en büyük mağdurunun yoksullar ve emekçiler olduğunu ifade etti.
Akçelik, ‘‘AKP iktidarının 2003 yılından beri uyguladığı sağlıkta dönüşüm sistemiyle birlikte sağlık sisteminin piyasalaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz hep birlikte. Sağlık bakanının yaptığı açıklamalarla vaka sayısının 1,5 milyonu aştığını, yoğun bakımların dolduğunu öğrendik. Sağlık sisteminin krize sürüklendiği çökme aşamasında olduğu bir süreçteyiz. Üstelik bu süreçte bizzat iktidar tarafından yazılan başarı hikayesinin de salgın koca bir yalan olduğunu da görmüş durumdayız. Salgının dezavantajlı kesimleri olan işçiler, yoksullar, düzensiz geliri olan emekçiler bu süreci daha da ağır geçiriyorlar’’ diye konuştu.
