Erişilebilirlik

‘Ekonominin Düzelmesi İçin Anayasa Değişikliklerinden Vazgeçilmeli’


Türk ekonomisiyle ilgili olumsuz haberler sürüyor.

Moody’s‘in geçtiğimiz hafta not düşürmesi ile “Büyük Üçlü” (Moody’s, S&P, Fitch) olarak adlandırılan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının tümü tarafından “yatırım yapılmaz” kategorisine indirilen Türkiye ekonomisine bir kötü haber de Dünya Bankası’ndan geldi.

Dünya Bankası, 2016 yılı Türkiye büyüme tahminini %2,4’ten %2,1’e; 2017 yılı büyüme tahminini de %3’ten %2,7’ye indirdi. 2016 yılı için öngörülen büyüme rakamı son yedi yıldaki en düşük büyüme oranı olacak.

Türkiye ekonomisi 2012’de de %2,1 oranında büyümüştü.

“Bazı Türk firmaları dayanma güçlüğü yaşıyor”

2016 Ocak ayında yayınladığı raporda hem 2016 hem de 2017’de Türkiye’nin %3,5 oranında büyüyeceğini öngören Dünya Bankası, dünkü raporunda Türkiye’nin kuvvetli toparlanmayı engelleyen güçlüklerle karşı karşıya olduğu düşüncesini savundu.

“Düşen turizm gelirleri, darbe girişimi ve sonrasında azalan tüketici ve reel sektör güveni sebebiyle mevsim etkisinden arındırılmış GSYH üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,7 küçülerek Mart 2009’dan bu yana en büyük düşüşünü kaydetti” saptamasını yapan Dünya Bankası raporuna göre, “Bazı imalat firmaları bir yanda satışlardaki artışı kısıtlayan durgun iç ve dış talebe, diğer yandan da açık döviz pozisyonları sebebiyle TL’deki değer kaybına dayanma konusunda güçlükler yaşıyorlar.”

“Enflasyondaki artış endişe verici”

Son çeyrekte %4,8 oranında gerileyen imalat sektörünün üst üste üç çeyrektir küçülme yaşadığına dikkat çekilen raporda tarım (%0,9), hizmetler (%1,7) ve inşaat (4,6) sektörlerinde de küçülme olduğunun altı çiziliyor.

Yıl sonu enflasyonunu %8,5 öngören Dünya Bankası yılın ilk üç ayında fiyat artışları olabileceği görüşünde:

“Yurt içi ÜFE’deki önemli artış, maliyet baskılarına işaret ettiği için endişe verici. TL’deki hızlı değer kaybı ile ilişkili döviz yansıma etkisinin 2017 yılının birinci çeyreğinden itibaren fiyatları etkilemeye başlamasını bekliyoruz.”

Rapordan bir gün sonra açıklanan Ocak ayı enflasyon verileri de Dünya Bankası’nın kaygılarını doğrular nitelikte. Ocak ayı enflasyonu %2,46’ye çıkarken 12 aylık enflasyon da %9,22 oldu.

TÜFE’deki (Tüketici Fiyatları Endeksi) %2,46’lık bu artış, 2011 yılı Ekim ayında da görülen %3,27 oranından sonra aylık bazdaki en büyük artış olarak kayıtlara geçti.

Maliye Bakanı: “Enflasyonu %8’le bitireceğimizi düşünüyoruz”

Hükümet bu artıştan rahatsız görünmüyor. Maliye Bakanı Naci Ağbal, enflasyonun dizginlenebileceği kanısında.

Anadolu Ajansı Editör Masası’nda soruları yanıtlayan “Önümüzdeki dönemde hem gıda komitesinin uygulayacağı kararlar hem Merkez Bankası’nın devreye sokacağı uygulamalar hem de maliye politikalarımızla enflasyonu orta vadeli hedefte aşağı doğru getirme çabamız olacak. Enflasyonun yılın ikinci yarısında aşağı inerek yıl sonunu yüzde 8 ile bitireceğini düşünüyoruz,” dedi.

Kısa bir süre önce Merkez Bankası da %6,5 olan 2017 yılı enflasyon oranını %8 olarak revize etmişti.

Hükümet harcamaları artırmak için Nisan ayı sonuna kadar beyaz eşyada %6,7 olan Özel Tüketim Vergisi’ni (ÖTV) kaldırırken mobilyada %18 olan KDV’yi %8’e düşürdü.

Abdüllatif Şener: “Ekonominin düzelmesi için OHAL kaldırılmalı, KHK’lar ve anayasa değişikliklerinden vazgeçilmeli”

Eski Maliye Bakanlarından ekonomist Abdüllatif Şener, bu tür önlemlerin kalıcı etkileri olmayacağını savunuyor.

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Şener, “Ekonomiyi olumsuz etkileyen şey kesinlikle siyaset. Bunun başında anayasa değişikliği geliyor. Bunun referanduma sunulmaması iyi olur. Hukuk güvencesi olmayan bir ülke riskli görülür bu nedenle OHAL kaldırılmalı. Kanun Hükmünde Kararnamelerle yargı kararlarına eş kararlar verilmesi sakıncalıdır. Türkiye algısını bozuyor ekonomiyi etkiliyor. Özellikle mülkiyet güvencesi ile ilgili tereddütler oluşmuştur. Bir takım soruşturmalar kovuşturmalar kapsamında işyerlerine el konuluyor, firmalar devletleştiriliyor. Bir iki üç değil, 100’lerce firmadan bahsediyorum. Sosyal güvenlik kurumlarına 30 yıl prim ödemiş insanların emekli maaşları verilmiyor. Bütün bunlar Türkiye’ye dair güvensizlik yaratıyor, bu da ekonomik sorunları beraberinde getiriyor,” dedi.

Şener: “Doğrudan yabancı yatırım girişimi çok azaldı”

2011 yılından bu yana her yıl 12 milyar doların üzerinde olan 2015’te 17 milyar dolara çıkan doğrudan yabancı yatırımın beş milyar dolar civarında gerçekleştiğini söyleyen Eski Maliye Bakanı, bu durumu Türkiye’de mülkiyet güvencesine ilişkin oluşan olumsuz algıya bağlıyor.

Yalnız Dünya Bankası raporunun değil uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları raporlarının da Türkiye için alarm verici olduğunu ifade eden Şener’e göre, hükümetin ekonomide yaşananları göz ardı ediyor.

Şener, “Öncelikle Merkez Bankası’na müdahale etmek yanlış. Başbakan’ın ‘Bizim işimize karışmasın” ya da Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin ‘Faiz artırma’ demesi kabul edilemez. Ama Cumhurbaşkanı’nın gözüne girmek için bunları yapıyorlar. Elbette ekonomik hedefleri beraber belirleyebilirler. Operasyonel kararlara müdahale zarar verir. Bunun dışında piyasadan gelen sinyaller de iyi değil,” dedi.

XS
SM
MD
LG