İzmir, dördüncü kez Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi’ne ev sahipliği yaptı. 6-8 Aralık tarihlerinde düzenlenen Kongre’de dünyanın önde gelen gastronomi ve turizm uzmanları ile eğitimciler bir araya geldi.
Yöresel lezzetlerle dünya tatlarını buluşturan Kongre’de akademik sunumlar, tadım ve pişirme atölyeleri yapıldı, sempozyumlar düzenlendi.
Yerel ve evrensel tatlar bir arada
Kongrede ziyaretçiler İzmir'in boyozunu, Gaziantep’in lahmacun, baklava ve kebap çeşitlerini, Hatay’ın künefesini, Edirne’nin ciğerini, Kastamonu’nun çekme helvası ve oğmaç çorbası gibi kendine has lezzetlerini tatma imkanı buldu.
Lizbon’un konuk kent olarak katıldığı kongrede Portekiz mutfağından örnekler sunuldu. Kahveden bala, zeytinyağından şaraba, peynirden ekmeğe kadar birçok ürün için tadım atölyeleri düzenlendi.
Lezzet ustalarından tadım atölyeleri
Katılımcılar uzmanlar eşliğinde bal, kahve, şarap, zeytinyağı gibi lezzetleri tatma fırsatı buldu.
Yeme içme uzmanı Oğul Türkkan, “Üç mayalı: Anadolu peynirleri ve ekmekleri ile biranın uyumu” başlıklı atölyede, 10 bin yıl önce yaşanan tarım devriminden bu yana mayanın ve mayalı gıdaların tarihini anlattı.
VOA Türkçe’ye konuşan Türkkan, biranın ekmekten önce yapıldığını belirterek ekmeğin, biranın yan ürünü olarak ortaya çıktığını söyledi: “Maya canlı bir organizma. Birçok çeşidi var. Uzun bir süre boyunca birayla şarabın karıştırıldığı düşünülüyordu. Bunun nedeni de bira çanaklarının içinde üzüm çekirdekleri bulunmasıydı. Ama sonradan anlaşıldı ki, ilk bira üreticileri biranın içine üzüm tanesi atarak mayalanma sağlıyorlardı”.
Lezzetin tarih ve coğrafyayla birleştiği en önemli kavşaklardan biri olan Anadolu, gastronomi turizmi açısından da büyük bir potansiyel taşıyor. Katılımcıların sıkça dile getirdiği bu potansiyelin nasıl değerlendirileceği de Kongre’nin akademik oturumlarında enine boyuna tartışıldı.
