Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara temsilcisi Erdem Gül ile birlikte 92 cezaevinde kaldıktan sonra geçen Cumartesi tahliye edilen Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk kez yenildiğini, bunu hazmetmek yerine devlet krizine dönüştürdüğünü söyledi
Can Dündar, İstanbul’da Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün düzenlediği basın toplantısında uluslararası medya temsilcileriyle bir araya geldi.
Tutuklama sonrası uluslararası medyada yer almalarının hükümette panik yarattığını söyleyen Dündar, tahliyelerini uluslararası dayanışmanın gücüne bağladı. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’ne göre, bir cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi’nin bir kararına saygı duymaması Cumhuriyet tarihinde bir ilk.
Dündar, “Erdoğan kararı içine sindirmekte zorlanıyor. Bu onun için bir yenilgi oldu. Pek az yeniliyor. Bu açıkça yenilgi. Bunu hazmetmek yerine bir devlet krizine dönüştürmeyi deniyor. Bu Cumhuriyet tarihinde ilk kez oluyor” dedi.
“Yargılanmamız mahkeme meselesi değil rejim meselesi haline geldi”
Dündar, Amerika’nın Sesi’ne verdiği özel röportajda, Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımının yerel mahkemeyi etkileyebileceğini söyledi.
“Bir ülkenin Cumhurbaşkanı ‘anayasa kararını tanımıyorum’ derse yerel mahkeme bu kararı dikkate alacaktır. Ama bunu zerrece dikkate almıyoruz. Bu artık mahkeme meselesi değil, rejim meselesi haline geldi. Bizim artık kendi duruşmamızı düşünmek yerine bu ülkenin genel gidişatını düşünmemiz lazım. Normal medeni ülkelerde cumhurbaşkanları yurttaşlardan hukuka bağlı olmalarını ister, bir arada durmalarını sağlamaya çalışır. Türkiye’de tam tersine, insanlar birlikte durup Cumhurbaşkanı’na ‘hukuka saygılı ol’ deme durumuna geldi. Bu acıklı bir durum. Zannediyorum Türkiye bunu daha iyi görüyor. Ben mahkemenin etki altında kalmayacağını ummak istiyorum ama kalsa bile bundan sonra bu davanın Erdoğan için sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum.”
İktidara yakın olan medyada yeniden tutuklanabilecekleri yönünde haberlerin yer aldığını belirten Dündar, “Biz bedel ödemeye hazırız. Cumhuriyet gazetesi nice bedeller ödemiştir. Bu bedelleri ödeyerek özgürlükleri kazanacağımıza inanıyoruz. Demokratik bir hukuk devleti olana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğimizi ifade etmek isterim” dedi.
“Emniyet’ten güvenlik talebinde bulunmadım ama çevremdekiler endişeleniyor”
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, hafta sonu “Can Dündar’ın kaçırılmasına, tehdit edilmesine, susturulmasına engel olunmalı” yazdı. Peki bu tür sözler Dündar’ı tedirgin ediyor mu? Emniyet’ten güvenlik talebinde bulundu mu? İşte cevabı;
“Henüz talebim olmadı ama benden ziyade yakın çevrem endişeleniyor. Türkiye’nin siciline baktığımızda endişelenmek için yeterli nedeniniz var. Ama endişelenerek gazetecilik yapmak zor. Bütün bunlar yokmuş gibi davranıyorum. Bunları okumadım, böyle bir etki altında kalmak istemiyorum. Biz sonuna kadar, gittiği yere kadar mücadele edeceğiz, her ne tehdit olursa olsun.”
Can Dündar, Erdem Gül ile birlikte tutuklanmalarının aslında gazetecilere ve gazeteciliğe bir gözdağı olduğu düşüncesinde. “Erdoğan rejiminin saldığı korku iklimi bütün basını teslim aldı. Dışarıda suskun bir gazeteci olmaktansa içeride konuşan bir gazeteci olmanın daha kıymetli olduğunu düşündüm. O yüzden de dünya basınına yazdım” diyen gazeteci, Anayasa Mahkemesi kararının gazetecilere cesaret vermesi gerektiğini ifade etti.
“Cadı avı yapılıyor”
İktidara yakın medya, Cumhuriyet gazetesi ve Can Dündar’ı özellikle MİT Tırları haberlerinden sonra Fethullah Gülen cemaatine yakın olmakla suçluyor. Bu konudaki haberler, tahliyelerden sonra da devam ediyor. Dündar, Amerika’nın Sesi’ne verdiği özel röportajda bu konuda net konuştu.
“Bu bir cadı avı. Bu da alışkın olduğumuz bir şey. 1940’larda 1950’lerde o cadı avının konusu komünist olmaktı, Rusya’dan para almaktı. Bugünün cadıları Fethullahçılar. ‘Fethullahçılardan para aldılar’ diye tezviratlar yürütülüyor. Bunlara alışığız. Bunların üstesinde gelebiliriz. Cumhuriyet’in sicili belli, neyle mücadele ettiği belli. Bugüne kadar örgüte yardım yataklık eden biri varsa ve Fetullahçı Terör Örgütü’yse bu,bu örgüte yardım ve yataklık eden bir numaralı şahıs Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bir numaralı sanık odur diye düşünüyorum. Öyle bir sıralamada biz en sona düşeriz.”
“AB ilkelerinden vazgeçti ABD basın özgürlüğüne vurgu yaptı”
Suriye’den kaynaklanan mülteci krizi nedeniyle Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki otoriterleşmeye göz yumduğunu savunan Can Dündar, Türkiye ve AB arasındaki mülteci işbirliğini ‘kirli pazarlık’ olarak niteledi. Dündar, daha uzak bir coğrafyada olduğu şerhini de koyarak ABD’nin insan hakları ve basın özgürlüğü konusunda daha özenli davrandığını ifade etti.
“Avrupa açısından mülteci krizi çok daha can yakıcı olduğundan Avrupa burada çok daha kendi ilkelerinden vazgeçebildi. Amerika, belki de uzakta olmanın rehavetiyle daha fazla basın özgürlüğü vurgusu yapabildi. Bizimle ilgili konuyu çok daha sıcak gündemde yuttu. Biden Türkiye’ye geldiğinde eşim ve oğlumla görüştü. Bu mülteci baskısı ABD’nin üzerinde olsaydı onlar nasıl davranırdı kestirmek zor. Ama Avrupa’ya göre, fark koydukları ortada.”
Can Dündar 24 Mart’ta hakim karşısına çıkacak.