Türk Lirası'nın yabancı paralar karşısındaki değer kaybı son birkaç haftada belirgin biçimde artış gösteriyor. Özellikle Amerikan Doları, Türk Lirası karşısında son bir haftada neredeyse her gün yeni bir tarihi zirveyi görüyor.
Haftaya 9 liradan başlayan Dolar/TL kuru, dün akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’yla görüşmesi sonrası yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle iki başkan yardımcısıyla, bir Para Politikası Kurulu üyesinin görevden alınması sonrası Asya piyasalarında 9,18’den işlem gördü.
Dolar kuru gün içinde de 9,13-9,15 aralığında salınırken Euro/TL de dünkü 10,62-10,63 seviyelerinde hareket ediyor.
Ağbal’ın görevden alınması sonrası sekiz ayda TL’nin dolar karşısındaki kaybı yüzde 25’i buldu
Merkez Bankası’nın dün yaşanan gece yarısı operasyonu sürpriz bir hamle gibi görünse de pek şaşkınlık yaratmadı. Son 3,5 yılda Türkiye’de dört farklı Merkez Bankası Başkanı görev yaptı. Kavcıoğlu’ndan önce görev yapan üç guvernör Murat Çetinkaya, Murat Uysal, Naci Ağbal, görev sürelerini tamamlayamadan Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındı.
Kavcıoğlu’ndan önce görev yapan ve Merkez Bankası’nı yeniden siyasi etkiden bağımsız hale sokacağı yönünde güçlü mesajlar veren Naci Ağbal, görevi almadan hemen önce 8,51 olan dolar kurunu Cumhurbaşkanı’yla ilişkilerinin bozulmaya başladığı 18 Şubat’ta 6,98’e kadar çekmeyi başardıktan sonra 18 Mart’ta, faiz oranını yüzde 17’den yüzde 19’a yükselttiği için görevden alındı.
Ağbal’ın görevden alındığı gün, 7,32 TL olan dolar kurunun, son Merkez Bankası operasyonu sonrası 9,14’lerden işlem görmesiyle Türk parasının Amerikan parası karşısındaki değer kaybı yüzde 25’e ulaştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası Türk Lirası'nın Amerikan Doları karşısındaki kaybı yüzde 100’e yakın
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu kur filan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi, biz belirleyeceğiz. 24'ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” dediği 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri milat olarak alınırsa Türk Lirası’nın Amerikan Doları karşındaki kaybı, neredeyse yüzde 100’ü buluyor.
Erdoğan’ın mutlak zaferiyle sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir gün sonra 25 Haziran 2018 ’de, dolar güne 4,58 TL’den başlamıştı.
Yüksek faizlerin olabildiğince hızlı bir şekilde indirilmesi talebini sürekli gündemde tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kur seviyesiyle ilgili güçlü bir talebi yok.
Prof. Kozanoğlu: “Kurun yükselmesi Erdoğan’a destek veren gıda, mobilya, tekstil sektörünün rekabet gücünü arttırıyor”
Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Hayri Kozanoğlu, iktidar partisinin ana omurgasını oluşturan iş çevrelerinin, rekabet avantajı için yüksek kura bel bağlamasının, Cumhurbaşkanı Erdoğan için tercih sebebi olduğu görüşünde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Profesör Kozanoğlu, “Kurun yükselmesinden Erdoğan’ın çok rahatsız olmadığı hissediliyordu zaten. İzahı da sınıflar dengesi içerisinde bulunuyor. Erdoğan’ın MÜSİAD ve Odalar Birliği’nde örgütlenen gıda, mobilya, tekstil sektöründe güçlü desteği var. Bunlar daha az dış girdi kullanıyor, daha emek yoğun çalışıyor. Dövizin yükselmesi rekabet güçlerini arttırıyor. TÜSİAD çevresinde kümelenen çevreyse daha çok sermaye yoğun yatırım yapıyor, yurtdışında daha çok borçlanıyor. Tam da bu nedenlerle döviz yükselişinden tedirgin oluyor. Kitle tabanını düşündüğümüzde seçimler yaklaşırken birinci kesimin talepleri öne çıkarıyor. Bir noktaya kadar dövizin yükselmesi rahatsızlık yaratmasa da kurun 9,15’leri görmesi kontroldan çıkmış olduğu izlenimi yaratıyor” dedi.
Para Politikası Kurulu yeni kadrosuyla faiz indirimine devam eder mi?
21 Ekim’de Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, geçtiğimiz ayki faiz indirimine katılmayan üyelerin görevden alınması sonrası yeni üyeleriyle ilk kez toplanacak.
Pazartesi günü TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumda “Faiz indirimi sonrasında kurda hareketlenme oldu ama küresel gelişmeleri değerlendirince bunun direkt bizim faiz indirimiyla ilgisi olmadığını görürüz” değerlendirmesinde bulunan Kavcıoğlu’nun bu sözleri, indirimin sürebileceği yorumlarına neden oldu.
Dünkü atamalarla eli daha da güçlenen Kavcıoğlu’nun yeni ekibiyle faiz indirimine devam etmesi ihtimal dahilinde olsa da sürpriz yapabileceğini düşünenler de var.
Prof. Güneş: “Bu ay PPK faiz indirimini pas geçebilir ama her şey güllük gülistanlık olmaz”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Hurşit Güneş, Para Politikası Kurumu, faizleri bu ay yüzde 18’de sabit tutsa da üzerinde oluşan negatif algıyı pozitife çevirmesinin kolay olmadığını dile getirdi.
Profesör Güneş, “Merkez Bankası Başkanı hafta başı Plan Bütçe Komisyonu’na ‘döviz kurundaki artışları tek başına faize bağlamak doğru değil’ dedi. Bunun doğru olduğunu kabul edelim, peki başka neye bağlanabilir? Küresel gelişmelere bağlayacaksak gelişmekte olan para birimlerinin Arjantin dışında çok ciddi değer kaybedeni yok. Türkiye burada negatif ayrışıyor. İzlenen para politikasına güven yok. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına inanan yok. Bir yılda üç Merkez Bankası Başkanı görev yaparsa bu güvensizlik şaşırtıcı olmaz. Tüm bunlardan Türk Lirası satış yiyor. O yüzden indirimin makul olduğunu, döviz artışının sorumlusunun indirim olmadığını savunmak hem yetersiz, hem yanlış. Tabii şu olabilir. Merkez Bankası ‘bakın ben ne kadar bağımsızım’ mesajı vermek için gelecek Perşembe günü yapılacak PPK toplantısında indirimi pas geçebilir. Böyle yaparsa da bir kararla akşamdan sabaha her şey güllük gülistanlık olmaz” dedi.
Gece yarısı operasyonunda Merkez Bankası Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Semih Tümen ve Dr. Uğur Namık Küçük’le Para Politikası Kurulu Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yavaş görevden alınırken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkan Yardımcısı Taha Çakmak, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Tuna, PPK üyesi olarak atandı.
Prof. Kozanoğlu: “PPK toplantısı öncesi kura Merkez Bankası kaynaklı bir müdahale gelebilir”
Profesör Hayri Kozanoğlu, PPK üyeliğine atanan Tuna’nın ani ve güçlü faiz indirimi taraftarı olduğuna dikkat çekiyor.
Kozanoğlu, “Yusuf Tuna’nın, ‘100 baz puan faiz indirimi yetmez 300 baz puan faiz indirimi olmalı’ görüşünü dillendirdiği biliniyor. Tam da bu nedenle Yusuf Tuna’nın PPK üyeliğine getirilmesinin, faiz indirimi olacağı algısını güçlendirdiğini düşünüyorum. Bu arada bildiğiniz gibi IMF’den gelen 6,4 milyar dolar brüt rakam rezervlere önemli bir cephane sağladı. 21 Ekim’deki PPK toplantısı öncesi kura, Merkez Bankası kaynaklı bir müdahale gelebilir. Piyasa da zaten gelecek hafta yapılacak toplantıda keskin bir indirimi fiyatlıyor gibi görünüyor. Diyelim indirim yapılmadı, o zaman döviz piyasasında bir toparlanma olabilir. Unutmadan enflasyonun nedeni büyük ölçüde enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesi, taşıma fiyatlarının artmasına bağlı. Arz cephesindeki bu gelişmeler, Türkiye’ye yansıyor ama döviz kurunun yükselmesi nedeniyle Türkiye’ye iki kat yansıyor. Faizler indirildikçe rantiye kesimler, TL’den dövize kayıyor, bu da enflasyonu daha fazla tetikleyen bir etki oraya çıkıyor. Türkiye’de gerek borsada gerek iç borçlanma senetlerinde, çok fazla yabancı kalmadığı için yerlilerin tercihleri, döviz piyasasındaki oynaklıkta etkili oluyor” dedi.
Prof. Güneş: “Bunlar iyi günlerimiz, dolar yeni yılın ilk aylarında hiç aklımızdan geçmeyen noktalara ulaşabilir”
Türkiye’nin dünyadan kopuk yaşamasının sorunları daha da katmerlendiğini savunan Profesör Güneş, dünya ülkelerinin küresel ısınmayla mücadele için 4 milyar dolar yatırım yapmaları gerektiğini, başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinin tedarik zincirinde sıkıntılar yaşadığını, dükkanların Noel’de satmak için yeterli mallar bulamayacağını, tüm bunların maliyet enflasyonunu etkileyeceğini söyledi.
Prof. Güneş, “Bu konjonktürde ‘ben yaptım oldu’ anlayışıyla devam edersek dolar şu anda bulunduğu seviyeleri çok hızlı aşarak yeni yılın ilk aylarında bugün hiç aklımızdan geçmeyen noktalara ulaşabilir. Yani, bunlar daha iyi günlerimiz” diye konuştu.