Avrupa, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan savaş nedeniyle son zamanların kuşkusuz en büyük krizini yaşıyor. Savaşın diplomatik çabalarla engellenememesi ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in tüm uyarı ve girişimlere rağmen saldırı emri vermesi, Batı ülkelerini, özellikle de Avrupalı müttefikleri yakın geçmişte hiç olmadığı kadar birleştirdi.
Avrupa'nın en büyük ekonomisi, Avrupa Birliği’nin motoru Almanya da son bir haftada dış ve güvenlik politikalarında adeta yepyeni bir rotaya girdi. Başbakan Olaf Scholz’un, Alman yorumcular tarafından "tarihi" olarak tanımlanan geçen Pazar günü Federal Meclis’te yaptığı konuşma, 2. Dünya Savaşı sonrasında şekillenen Alman dış politikasında bir kökten paradigma değişikliğinin habercisi oldu.
Scholz, Rusya’yı ekonomik ve mali açıdan çökertmeye yönelik, ülkenin uluslararası para transfer sistemi Swift’ten çıkarılmasına da onay verdiklerini, daha da önemlisi, Ukrayna’ya 1000 tanksavar ve 500 Stinger füzesi göndereceklerini, ayrıca Almanya’nın bundan böyle savunmasına yönelik yatırımları önemli ölçüde arttıracağını ve her yıl gayri safi milli hasılasının yüzde 2’den fazlasının savunmaya ayıracağını açıkladı. Dün de Ukrayna’ya Strela tipi 2 bin 700 uçaksavar füzesi daha gönderileceği açıklandı.
Dünya çapında yankı bulan ve "Almanya’nın uluslararası rolünde yeni bir dönemin başlangıcı" olarak adlandırılan bu açıklama, on yıllardır varolan siyasi tabuların yıkılmasına da neden oldu. Almanya, 2. Dünya Savaşı sonrasında, dış politikadaki anlayışını, tehditkar ve saldırgan olmayan, tutarlı davranan diplomasi ve diyalog üzerine kurmuştu.
Berlin, 1990’lardaki Bosna Savaşı’na ve bazı NATO operasyonlarına askeri destek sağladı, ancak uluslararası güvenlik politikasının temelini sıcak çatışmaların olduğu bölge ve ülkelere silah satmama ve gerilimlerde arabulucu olma üzerine kurmuştu. Ancak Almanya’nın tüm diplomatik girişimlerine rağmen Ukrayna krizinin savaşa dönüşmesini engelleyememesi, aynı zamanda kriz sürecinde uzun bir süre sergilediği çekimser tavırların yol açtığı prestij kaybı ve sonuçta başta ABD olmak üzere Batılı ortakların Rusya’ya karşı tavrını netleştirmesi baskısı, Almanya‘yı taraf seçmek ve hem savunma hem de dışişleri politikasında değişiklik yapmak zorunda bıraktı.
Türk milletvekili Ertuğ: "Ukrayna'ya destek vermek gerek"
Avrupa Parlamentosu‘nda (AP) sosyal demokrat grupta yer alan Türkiye kökenli milletvekili İsmail Ertuğ, Almanya’nın kararının ve politika değişikliğinin, "savaş kışkırtıcısı Putin'i durdurmak için gerekli" hale geldiğini belirtiyor.
Ertuğ, "Putin’in savaşından bahsetmek gerekiyor. Bu savaş Avrupa Birliği’ni birleştirdi. Birçok konuda uzlaşamayan AB, Putin’e ve savaşına karşı biraraya geldi. Bu önemli ve güzel bir gelişme. Almanya da yaşanan olayların, savaşın etkisi ve dinamizmine cevap vermek durumunda kaldı. Ukrayna’ya silahların verilmesi şarttı. Orada, saldırıya uğramış, memleketini savunan bir Ukrayna var. Yaptırımların kısa vadeli olarak etkili olmayacağını biliyoruz. O yüzden, şu anda üzülerek belirtmek gerekiyor, Ukrayna’ya silahla yardımcı olmaktan başka çaremiz yok. O yüzden silah sevkiyatını tümüyle destekliyorum" dedi.
Alman basınında çıkan yorumlarda, Ukrayna savaşıyla birlikte Almanya’nın bir askeri süper güç olarak Avrupa güvenliğinin merkezine dönüşünün başladığına işaret ediliyor. Bu bağlamda alınan belki en önemli karar, Alman ordusunun modernizasyonu için silahlanma projeleri, gerekli yatırımlara ayrı bir fon oluşturulması ve 2022 federal bütçesinden 100 milyar Euro'luk bir kaynak ayrılması. İsmail Ertuğ, Scholz’un ilan ettiği bu kararın, sosyal demokrat SPD içinde tartışıldığını ve kendisini de henüz ikna etmediğini söylüyor.
Ertuğ, "100 milyar Euro'luk fonu, savaşın sona ermesinden sonra, sakin kafayla tekrardan düşünmek gerekli. Bu bahsettiğimiz çok ciddi bir para. Ayrıca gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 2'sinin savunmaya ayrılması kararı da var. Bence bu kararlar, yaşanan ortamın etkisiyle pek üzerinde düşünülmeden alınmış kararlar. Mantık dışı hareket eden bir Putin var karşımızda. Ama unutulmaması gereken, bizim atacağımız adımları iki kez düşünmemiz gerekliliği" ifadelerini kullandı.
Alman hükümetin silahlanma planlarına paralel, ateşkesin sağlanabilmesi için girişimlerden vazgeçmemesi gerektiğini ifade eden Avrupa Parlamentosu milletvekili İsmail Ertuğ, uzun vadeli olarak Ukrayna’nın AB üyeliğinin de gündeme gelebileceğini belirtiyor.
Ertuğ, "Şu an için en önemli görev, acilen ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunmak. Savaşın sona erebilmesi için bir ortam oluşturmak. Savaşların kazanını olmaz. Orada da insanlar ölüyor, anneler ağlıyor. İleride, Ukrayna’nın Avrupa Birliği ya da NATO üyeliği olabilir mi? Bunu yanıtlamak için çok erken. Ama bir alternatif, NATO üyeliğine hayır, buna karşılık AB üyeliğine evet demek olabilir, eğer bu barışı geri getirebilecekse. Öncelik ateşkeş olmalı. Bütün bunları ileride konuşabiliriz. Maalesef şu anda yarın ne olacağını bilemiyoruz" dedi.