Erişilebilirlik

DEM Parti, Öcalan’ı adres gösterdi: “Biz PKK’lı değiliz, PKK’ya silah bırak diyemeyiz”


DEM Parti eş başkanları Tuncer Bakırhan (solda) ve Tülay Hatimoğulları (sağda) dün akşam yanlarında DEM Parti Antalya Milletvekili Saruhan Oluç (ortada) ile birlikte bir grup gazeteciyle biraraya geldi.
DEM Parti eş başkanları Tuncer Bakırhan (solda) ve Tülay Hatimoğulları (sağda) dün akşam yanlarında DEM Parti Antalya Milletvekili Saruhan Oluç (ortada) ile birlikte bir grup gazeteciyle biraraya geldi.

1 Ekim’deki yasama yılı açılışında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partili milletvekillerinin elini sıkmasından bu yana, Türkiye’de Kürt sorununa çözüm için yeni bir sürecin başlayıp başlamadığı tartışılıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kendi siyasi pozisyonunu “Uzatılan elin sıkıca tutulmak yerine kopartılmaya çalışılmasına izin vermeyiz” sözleriyle tarif ederken, MHP lideri de “Türkiye’ye getirilirken ‘Her türlü hizmete hazırım’ diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” açıklamasıyla, 1999 yılından beri İmralı Adası’nda tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın devreye girmesini istedi.

Abdullah Öcalan “yeni süreç” için devrede mi?

Ancak Mart 2021’den beri Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesine izin verilmiyor.

Buna rağmen gazeteci Amberin Zaman, geçtiğimiz hafta Al-Monitor haber portalı için kaleme aldığı haberinde “Hükümetin Kürt dosyasını yakından bilen üç kaynak, hükümet ile PKK’nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan arasında fiili müzakerelerin yeniden başlaması için istikşafi (keşif amaçlı) görüşmelerin başladığını söyledi. Kaynaklardan ikisi Öcalan’ın son dönemde Irak’taki Kandil Dağları’nda bulunan PKK liderliğiyle doğrudan görüşmesine izin verildiğini söyledi” ifadelerini kullandı.

Amberin Zaman, kaynaklarından birinin “görüşmede Öcalan’ın telefonu kapattığını” aktardığını, diğerinin görüşmenin sorunsuz geçmediğini söylediğini yazdı.

PKK’dan gelen açıklama süreci destekler nitelikte değil

PKK’nın merkez komitesinin bulunduğu Kandil’den en detaylı açıklama KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu’dan geldi.

Fırat Haber Ajansı’na konuşan Karasu, “el sıkması da özel savaş siyaseti gereğidir” ifadelerini kullandıktan sonra, “Binlerce siyasetçi içeride ve her gün tutuklamalar ve Kürt kültürü üzerinde baskılar var. Bu durumlar değişmeden Kürt sorununun çözümü için samimi niyet ortaya konulmuş olamaz” sözleriyle en azından kendisinin sürece karşı olduğunu ortaya koydu.

Temkinli tutum izleyen DEM Parti Eş Başkanları cezaevinde bulunan Yüksekdağ ve Demirtaş ile görüştü

Kürt siyasetinin en yeni partisi DEM Parti de 1 Ekim’den beri süreci dikkatli bir şekilde izleyerek anlamaya çalışıyor.

Salı günkü son grup toplantısında “Bir taraftan elinizi uzatıp bir taraftan Kürtler’in koluna ters kelepçe vurarak Türkiye barışını sağlayamazsınız. ‘Kürtler iktidarla anlaştı’ diyenler, olası diyalog kapılarını kapatmaya çalışanlardır” sözleriyle hem iktidarı hem de muhalefeti eleştiren DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, “İmralı’nın kapılarını açın, Sayın Öcalan’ın ne diyeceğini biz de sizin gibi merak ediyoruz” diyerek, silah bırakma konusunda muhatap olarak PKK’nın tutuklu liderini işaret etti.

Bakırhan bu açıklamalarından bir gün sonra, DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları ile birlikte Kandıra Cezaevi’nde bulunan eski HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’ı, dün de Edirne Cezaevi’nde bulunan eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti.

Bakırhan: “Bu sürece ihtiyacımız var ama parmak sallamayla yeni süreç olmaz”

Bakırhan ve Hatimoğulları dün akşam yanlarında DEM Parti Antalya Milletvekili Saruhan Oluç ile birlikte bir grup gazeteciyle biraraya geldi.

Bir gazetecinin “DEM Parti bu yeni sürecin ana aktörü olmaya aday mı, yoksa başka bir yeri mi adres gösterecek?” sorusuna yanıt veren Tuncer Bakırhan, şu yanıtı verdi:

“Henüz bir süreç mi, değil mi onu da bilmiyoruz. Resmi olarak bu işi başlatanlarla bir temasımız, görüşmemiz olmadı. Gayriresmi yollarla da bir görüşme ya da temas olmadı. Bu bir anda, tokalaşmayla başlayan bir süreç. Bir sürece ihtiyaç var mı? Var, fazlasıyla var. Hatta bence epey gecikti. Sözde yeni süreç olmaz. Parmak sallamayla yeni siyaset, yeni süreç başlamaz. Daha geçen gün 270’e yakın parti yöneticimiz gözaltına alındı. Sayın Öcalan'la bir görüşme oldu mu? Emin olun bizim haberimiz yok, öyle kaynaklarımız da yok. Görüşüldü mü bilmiyorum. Yaklaşık 43 aydır ciddi bir tecrit var. Bir yol temizliği olursa tabii ki biz de böyle bir süreç içerisinde yer almak isteriz."

Gazeteci Abdülkadir Selvi’nin, "Öcalan’ın yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya gidebileceği" iddiasını teyit etmeyen Tülay Hatimoğulları özellikle CHP’nin sürecin içinde olmasını çok önemsediklerine dikkat çekti.
Gazeteci Abdülkadir Selvi’nin, "Öcalan’ın yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya gidebileceği" iddiasını teyit etmeyen Tülay Hatimoğulları özellikle CHP’nin sürecin içinde olmasını çok önemsediklerine dikkat çekti.

Bakırhan: “PKK’ya talimat verecek, ‘şunu yap’ diyecek bir noktada da değiliz”

Bakırhan, ancak demokratik siyaset zemininde aktör olduklarını kabul ederken PKK’ya talimat verecek noktada olmadıklarının altını çizdi.

DEM Parti Eş Başkanı, “Tabii ki biz de aktörüz. Parlamentoda grubu bulunan, Türkiye'nin üçüncü büyük partisiyiz. Demokratik siyaset zemininde üzerimize düşen bir sorumluluk varsa tabii ki yerine getiririz. Bunun aktörü biziz. Ama Sayın Bahçeli'nin dediği gibi PKK’ya talimat verecek, ‘şunu yap’ diyecek bir noktada da değiliz. Sanırım bunu herkes biliyor. Bizim işimiz de değil. Eğer bir çözüm düşünülüyorsa çeşitli aktörleri var. Büyük bir zemini var. Bütün Ortadoğu'yu ilgilendiren bir sorun. En önemlisi de adına ‘çözüm süreci’ dönülen süreç gibi olmaması gerekiyor. Toplumdan kaçırılmamalı. Açık olmalı, şeffaf olmalı. Bir şey olacaksa kamuoyunun gözü önünde olmalı. Hep birlikte bir araya gelip tartışmalıyız. Kendisini ‘sahip’ gören, bizi ‘öteki’ gören bir yaklaşımla bir süreç bağdaşmıyor” ifadelerini kullandı.

Hatimoğulları: “Kürt-Türk-Arap kardeşliği bu bölgenin çok ihtiyaç duyduğu konulardan biri”

Tülay Hatimoğulları ise cezaevinde görüştükleri HDP Eş Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ’ın DEM Partisi ile aynı doğrultuda düşündüğünü söyledi.

DEM Parti Eş Başkanı, “Partinin şu ana kadar çizdiği çerçeve şudur: DEM Parti barıştan yanadır. Kürt sorunu Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Ayrıca bu savaşın ve çatışmanın ülke ekonomisine çok bir yükü var. Şu an Türkiye çok derin bir ekonomik krizle karşı karşıyayken buradan da ele alınmalı bu konu.

“Bir diğeri yine Ortadoğu'daki gelişmeler. Böylesi bir dönemde dört ülkede Kürt barışını sağlamak çok önemli. Biz doğrudan İsrail'in Türkiye'yi vurma olasılığı olmadığını düşünüyoruz. Yeni enerji koridorlarında Türkiye yok. Türkiye Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözerse, bir model oluşturursa, aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye'deki statü meselesinin çözümüne katkı sağlarsa, sadece Türkiye'nin demokratikleşmesine ve halkların yan yana, güçlü durmasına katkı sağlamış olmaz. Kürt-Türk-Arap kardeşliği bu bölgenin çok ihtiyaç duyduğu konulardan biri. Yüksekdağ, Demirtaş ve Selçuk hocamızla bu çerçevede görüştük” diye konuştu.

Tülay Hatimoğulları, gazeteci Amberin Zaman’ın haberinde yer alan görüşme ile ilgili kendilerinde teyitli bilgi olmadığını da belirtti.

Bakırhan: “Umut satmayacağız ama emin olun bir ışık görürsek Bahçeli başını koyuyordu, biz bedenimizi koyarız”

2009-2013 sürecinden farklı bir süreç olması gerektiğinin altını çizen Tuncer Bakırhan, aldatmaca ve kandırmacalara karşı dikkatli ve özgüvenli olacaklarını belirtirken “demokrasi gelecekse her türlü çabanın içinde olacaklarını” vurguladı.

HDP Eş Başkanı, “Bahçeli de söyledi, siyaset mi silah mı? Tamam silah orada, biz siyaset yapıyoruz ama başımıza gelmeyen kalmadı. Siyaset kanallarını tıkayan kendileri, siyaseti tıkayan kendileri. Sadece el uzatmak ya da iyi niyet dilekleriyle bu süreç yürümez. En baştan reddetmek doğru değil. Aldatmaca, kandırmaca da olabilir, gündem değiştirmek de olabilir. Ama bunları söylemek için elimizde yeterince done yok. Biz sadece bizi aşan durumlarda olamayız. Mesela PKK’ye ‘silah bırak’ diyemeyiz. Biz PKK’li değiliz. Onlar adına konuşamayız. Örgütün lideri tecrit altında. Örgütünün elinde silah var ve bunun çözülmesi isteniyorsa başka bir şeylerin devreye girmesi gerekiyor. Ama demokratik bir anayasada, bu meselenin meclis zemininde tartışılmasında biz buradayız gayet de hazırlıklıyız, özgüvenliyiz. Şu çok önemli; umut satmayacağız, onu söyleyeyim. Başlar başlamaz, ‘bu bir süreçtir, cezaevleri boşalacak, demokrasi gelecek, demokratik bir anayasa yapılacak, ekonomide adalet sağlanacak, İstanbul Sözleşmesi kabul edilecek’ demiyoruz. Biz bunları görünce söyleriz. Barış çok ciddi, onurlu bir iştir. Biz ne kimsenin onurunun kırılmasını isteriz ne de kendimizin vermiş olduğu mücadelenin, bedellerin onurunu kıracak bir davranışta bulunuruz. Biz buradayız, varız, emin olun bir ışık görürsek Bahçeli başını koyuyordu, biz bedenimizi koyarız” yorumunda bulundu.

Hatimoğulları komisyonunun başkanının CHP’li olmasını önerirken, Bakırhan Özgür Özel’e teşekkür etti

Gazeteci Abdülkadir Selvi’nin, "Öcalan’ın yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya gidebileceği" iddiasını teyit etmeyen Tülay Hatimoğulları özellikle CHP’nin sürecin içinde olmasını çok önemsediklerine dikkat çekti.

HDP Eş Başkanı, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde barış temalı bir komisyon neden kurmuyoruz? Mesela böyle bir komisyon kurulursa Türkiye'deki grubu bulunan bütün siyasi partiler böyle bir komisyonda yer alır ve herkes bunun bir parçası olur. Barışın toplumsallaşması derken, bir adımı da budur. Hatta birinci partinin bir temsilcisi o komisyonun başında olabilir. CHP’nin bu meseleye katkı sunması, karşı durmayacağını açıklaması kıymetli” dedi.

Tuncer Bakırhan TBMM Başkan Vekili ve DEM Parti İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’ye teşekkürlerini hatırlatarak, “Ben Özgür Bey’in açıklamalarını değerli buluyorum. En azından karşısında durmayacağını söylüyor. Sırrı Süreyya arkadaşımız iki partinin genel başkanlarına teşekkür etti, ben de sizin aracılığınızla Özgür Bey’e teşekkür etmek istiyorum” dedikten sonra “Cumhuriyet Halk Partisi olmadan bu iş olmaz. Ama ana muhalefet partisinin Türkiye’nin en önemli ve köklü sorunlarından biri hakkında mutlaka bir fikri olmalı, programı olmalı. Türkiye'nin birinci partisinin bir fikri yoksa bu anormal bir durumdur, eksikliktir” ifadelerini kullandı.

HDP Eş Başkanı, Kürt meselesine “kafa yoran yazan çizen bütün aktörlerle bir araya gelmeyi” düşündüklerini, Meclis’te de bazı siyasi partileri de ziyaret edeceklerini de aktardı.

DEM Parti liderleri Ankara’nın Irak Kürt bölgesindeki seçimlere etki etmeye çalıştığını düşünüyor: “Türkiye kimin elini tuttuysa o kaybediyor”

Türkiye’nin Irak ve Suriye siyasetini de eleştiren DEM Parti Eş Başkanları, Irak’ın Kürt bölgesinde 20 Kasım’da yapılacak seçimlerde uzun süredir Türkiye’nin yakın ilişkide olduğu Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) değil Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) önde olduğu tespitini paylaştılar.

Tülay Hatimoğuları, “Bu yemeğin [yeni süreç] gece dörtte, zamansız gelmesinin sebebi Ortadoğu’daki gelişmeler. Halk açlıktan kan ağlıyor. Bu sıkışmışlığın da bunda payı var. Rojava’daki süreç tıkanmış durumda. Esat’la süreç sonlanmıyor. Esat, ‘askeri unsurlarını geri çek. Adana mutabakatına geri dön. Ondan sonra görüşelim’ dedi. Bu konuda adım atılmadı. AKP Arap Baharı’yla birlikte Suriye ve Ortadoğu politikasında HTŞ [Şam Kurtuluş Heyetüi], Müslüman Kardeşler’i destekledi. Dış siyasette hangi ata oynadıysa kaybetti. Neden bu atlara mecbur kaldı? En önemli nedeni Kürt sorunuydu. Irak Federe Kürdistan bölgesindeki seçimleri takip ediyoruz. YNK’nin birçok bölgede önde olduğu gözüküyor. Diplomatik anlamda iletişimimiz kendileriyle var. Barzaniler Türkiye’ye geldi. Bunu ayrı değerlendirmek gerekiyor. Orayla önemli bir iletişim yok” dedi.

Bakırhan ise “KDP ve YNK ile ilgili Türkiye’nin tavrı da birleştirici değil. Gittiği her yerde ayrıştırıcı politika geliyor. Kimin elini tuttuysa o kaybediyor. Mursi’den Libya’ya kadar hep öyle oldu. O seçimlere Türkiye’nin etki etmeye çalışmasını doğru bulmuyoruz. İki partiyle diplomatik olarak konuşuyoruz. YNK şu an için daha benimseniyor gibi. Ama sonuçları kestirmek zor gibi duruyor” değerlendirmelerinde bulundu.

Bu süreci kimsenin zehirlemesini doğru bulmadığını dile getiren HDP Eş Başkanı Bakırhan, Türkiye’nin 60 milyon Kürt’ü hasım değil ve hısım diye görmesi gerektiğini ve bütün Kürt coğrafyasının da her zaman gözünü Türkiye’ye çevirdiğini de dile getirdi.

Forum

XS
SM
MD
LG