Georgetown Üniversitesi Türk Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Profesör David Cuthell, Türkiye’nin İran’la ilgili tutumunun ikili ilişkileri değiştireceğine inanmadığını söyledi. Profesör Cuthell, Amerika’nın Sesi stüdyolarında Hülya Polat’ın sorularını yanıtladı.
Hülya Polat: Profesör Cuthell, Türkiye’nin Güvenlik Konseyi’nde İran’a dördüncü tur yaptırım kararına red oyu vermesi Türk-Amerikan ilişkilerini etkiler mi?
David Cuthell: "Türkiye’nin vereceği oyun ne olacağını ve oylamadan çıkacak sonucu zaten aşağı yukarı biliyorduk. Oylamaya kadar bir takım gerginlikler olduğu doğru ancak bundan sonra fazla birşey değişeceğini düşünmüyorum. Böyle olacağı belliydi. Sonucun bu aşamada Türk-Amerikan ilişkilerini değiştireceği kanısında değilim."
Hülya Polat: Başkan Obama ve Başbakan Erdoğan’la Cumhurbaşkanı Gül son günlerde Gazze konusunda açıklamalar yaptı. Gazze’yle ilgili son olayların Türk-Amerikan ilişkileri üzerinde uzun süreli olumsuz bir etkisi olabilir mi?
David Cuthell: "Zor bir dönem olabilir ancak olayların perde arkasına bakarsanız aslında sanılandan daha çok konuda görüşbirliği olduğunu söylemek mümkün. Amerikan yönetimi Gazze’deki durumu anlıyor, Birleşmiş Milletler’in Gazze’ye yardımın sadece yüzde 25’ini bölgeye ulaştırabildiğini görüyor. Bence bu konuyu açık açık konuşmaktan çok Türkiye ve İsrail’le birlikte çalışabilmeyi umuyor. Washington durumdan haberdar ancak bu çok açık dile getirdiği bir konu değil."
Hülya Polat: İran’a dördüncü tur yaptırımlar, Tahran’ın nükleer konuda uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlayabilir mi?
David Cuthell: "Bu mümkün ancak geçmişe bakarsak, İran’ın bunu yapmak istemeyeceği açık. Ahmedinejad’ın belli niyetleri var. Türkiye ve Brezilya’nın yardımıyla soruna çözüm getirmek için iyi niyetli bir çalışma içine gireceğini ümit ediyorum ancak oylamanın sonucuna bakarak bunun yakın bir zamanda gerçekleşeceğini sanmıyorum."
Hülya Polat: Amerika Savunma Bakanı Robert Gates, Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin üyeliğine gösterdiği isteksizliğin, Ankara’yı Doğu’ya ittiğini söyledi. Buna katılıyor musunuz?
David Cuthell: "Bunun bir faktör olduğu doğru ancak temel neden değil. Son olaylara ve Türkiye’yle-Ermenistan arasındaki ilişkilerin düzelmesi ve Kürt açılımı konusundaki girişimlerde ilerleme sağlanamaması Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakmasını engelliyor. Ayrıca Gazze’ye yardım için gönderilen gemi olayında Türk hükümetinin İHH’yla birlikte işin içinde olması da Avrupa’yı korkuttu ve isteksizliğini arttırdı bence. Yakın bir gelecekte yeni girişimler ve Türkiye-Avrupa diyaloğunda ilerleme olmaması beni şaşırtmayacak."
Hülya Polat: Türkiye birçok alanda, İran, Ortadoğu gibi, önemli bir oyuncu haline geldi son günlerde. Bu politikalar sizce sonuç bölgedeki sorunlara çözüm getirebilir mi?
David Cuthell: "Umuyorum getirir ancak gerçekçi olmak gerekirse, anlamlı bir ilerleme sağlamanın zor olacağını kabul etmek zorundayız. Türk hükümetinin önünde çok sayıda girişim var, bunun için kutluyorum ancak bunların çoğu ilerlemiyor. Cesur adımlar atılıdı ancak gelişmeler yeterli ilerleme kaydedilmediğini kanıtlıyor. Umarım ilerleme, gelişme sağlanır."
Hülya Polat: İran, İsrail hatta Avrupa Birliği konularında yakın gelecekte sizce Türkiye’yle Amerika arasında anlaşmazlıklar çıkabilir mi?
David Cuthell: İran konusunda iyi bir diyalog olduğunu düşünüyorum. Bence iki ülke arasındaki diyalog kamu önünde olmamalı, hükümetler düzeyinde sessiz bir şekilde yürütülmeli, diyalog medya önünde yürütüldüğü zaman tarafların daha sorunlu günler yaşadığını görüyoruz. Bence Obama yönetimi, girişimleri ve bu girişimleri nasıl yürütmek istediği konusunda Türk hükümetiyle sessiz bir çalışma içine girmek istiyor. Daha sessiz yapılacak bir çalışma bence yakın gelecekte daha iyi sonuçlar verebilir.
Hülya Polat: Amerika Dışişleri Bakanlığı, Hamas’ı terörist örgüt saydığını tekrarladı. Amerikan yönetimi Başbakan Erdoğan’ın Hamas’la ilgili açıklamalarından kaygı duyuyor mu sizce?
David Cuthell: Buna gerek yok. Türkiye’nin belli konularda kendi görüşleri var, Amerika da bu konularda kendi bakış açısına sahip. Daha önce de söylediğim gibi, iki ülke kapalı kapılar ardında daha verimli çalışmalar yapabilir. Medya önünde bu konulara çözüm bulmak zor. Amerika ve Türkiye Dışişleri Bakanlıkları arasında birçok konuda anlaşmazlıktan çok ortak noktalar var. Bence sessiz bir ortak çalışmayla sorunları giderebilirler, ilerleme görmemiz mümkün olur.