Erişilebilirlik

Corona Günlerinde Cezaevlerinin Durumu


72 yıl önce 10 Aralık 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne göre bütün insanlar, insan olmaları sıfatıyla sağlık hakkına da sahip. Ancak Corona salgını döneminde özellikle cezaevlerindekiler için sağlık hakkına ulaşmak hiç kolay değil.

Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 8 Kasım’da yaptığı açıklamaya göre 369 ceza infaz kurumunun 117’sinde Corona vakası tespit edildi. 12 hükümlü hayatını kaybetti. Testi pozitif çıkan 120 hükümlü ya da tutuklunun tedavisi hastanelerde sürdürülüyor. Ancak açıklamada cezaevlerinde toplam kaç Corona vakası tespit edildiği bilgisine yer verilmedi.

Corona Günlerinde Cezaevlerinin Durumu
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:10:05 0:00

Sağlıklı verilere ulaşılamıyor

VOA Türkçe’ye konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Yönetim Kurulu Üyesi Nuray Çevirmen, kamuoyunun yoğun baskısı üzerine yapılan açıklamada fazla bilgi olmadığını belirterek 117 cezaevinde 120 hastadan bahsedilmesine dikkat çekti: “Her cezaevinde bir vaka görülmüyor. Örneğin Silivri’de onlarca vaka vardı. Yine Elbistan E Tipi’nde iki koğuş neredeyse tamamen Covid olmuştu, Rize Kalkandere’de 28 kişilik bir koğuşun tamamı Corona olmuştu. Verilerle realitenin ne kadar uyuştuğu konusunda biz bir analiz yapamıyoruz.” Çevirmen, belirti gösteren birçok mahpusa test yapılmadığını ve “14 gün bekleyin” denildiğini de aktardı.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin Kurucu Üyesi ve İnsan Hakları Çalışanı Zafer Kıraç da VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada Corona önlemleri kapsamında açık cezaevlerinde bulunanların izne gönderildiğini ve ceza infaz sisteminde yapılan değişiklikle birçok kişinin tahliye edildiğini hatırlattı: “Kapatmalar başlamadan önce mahpus sayısı 300 bin civarındaydı. Bu olağanüstü bir rakam tabii. Sonra 60-70 bin kadar kişi tahliye oldu diye biliyoruz. Ancak yenilerde mahpus sayısı tekrar yükseldi. Şu anda 285 bin civarı bir rakam var kaşımızda.”

Kıraç da cezaevlerindeki Corona vakaları konusunda sağlıklı bilgiye erişme sorunu yaşandığını kaydetti ve “Hala testi pozitif çıkanların tedavilerinin büyük bir bölümünün hapishanelerde yapıldığını biliyoruz. En çok buna tepki gösteriyoruz. Çünkü dışarıda daha donanımlı hastanelerde tedavi edilmeleri gerekir.”

Hasta mahpuslar daha fazla risk altında

Çevirmen de mahpusların ve ailelerinin İHD’ye yaptıkları başvurulardan öğrendikleri kadarıyla Silivri, Konya, Buca, Elbistan ve Karadeniz bölgesindeki bazı cezaevlerinde Corona virüsüne yakalanan mahpusların tedavilerinin cezaevlerinde sürdüğünü söyledi. Hem Çevirmen hem de Kıraç salgının başlangıcında cezaevlerinde hijyen kurallarına daha fazla uyulmaya çalışıldığını ancak zaman geçtikçe bu kuralların savsaklandığını belirtti.

Çevirmen salgının özellikle zaten çeşitli kronik hastalıkları olan ve yaşlı mahpuslar için büyük bir risk oluşturduğunun da altını çizdi: “Mart ayında açıkladığımız rapora göre 590’ı ağır olmak üzere 1564 hasta mahpus var. Tabii Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğü veri açıklamadığı için bu sadece bizim tespit edebildiğimiz. 70 yaşın üzerinde, hatta 80 yaşında olan mahpuslar var. Daha önce de hasta mahpusların sağlığa erişiminde pek çok engel bulunuyordu. Corona’yla birlikte sağlık hizmetlerinde çok büyük bir kısıtlılık meydana geldi.”

Hasta mahpusların revire çıkma konusunda büyük zorluk yaşadığını ifade eden Çevirmen hastaneye sevklerin de neredeyse imkansız hale geldiğini kaydetti. Çevirmen ayrıca hastane dönüşlerinde 14 günlük karantina uygulandığını belirterek, bakımlarını kendi başına yapmakta zorlanan mahpusların da karantinada yalnız kalmamak için hastaneye gitmeye çekindiğini de sözlerine ekledi. 15 Nisan’da yürürlüğe giren ceza infaz kanunundaki değişikliğin eşitliğe aykırı olduğunu söyleyen Çevirmen, hasta ve yaşlı tutukluların da tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.

Kıraç da hasta mahkumların hastaneye sevk edilse bile çoğu zaman ambulansla değil ring arabalarıyla götürülmelerini eleştirdi: “Bir hasta mahpusun hastaneye sevkinin o korkunç ring araçlarıyla gerçekleştirilmesi bütün uluslararası sözleşmelere aykırı. Onun sağlık ve yaşam hakkıyla oynamış oluyorsunuz. Ayrıca hastanelerde mahpuslara ayrılan yerler daha zemin katlarda, daha donanımsız, sağlık açısından uygun olmayan yerler.”

Çocuk ve kadın mahpuslar

Kıraç, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler ve UNICEF’in salgının başlangıcında kapalı kurumlarda alınacak önlemleri açıkladığını hatırlattı: “Uluslararası örgütler mümkün olduğunca tutuksuz yargılamayı öneriyordu. Buna pek uyulmadı. Özellikle UNICEF, çocuk mahpusların tahliye edilmesi çağrısında bulunmuştu. Bu da karşılık görmedi. 0-6 yaş arası çocuklarıyla birlikte cezaevlerinde kalan kadınların ev hapsine çıkarılması öngörülüyordu. O da yerine getirilmedi.” Cezaevlerindeki kadın mahpus sayısının özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında arttığına dikkat çeken Kıraç, çocuklarıyla birlikte cezaevlerinde tutulan kadınların bir an önce ev hapsine çıkarılması gerektiğini belirtti.

Görüş hakkına kısıtlama

Normalde mahpuslar aileleriyle ayda üç kez kapalı, bir kez açık görüş yapabiliyordu. Ancak Corona’yla mücadele kapsamında alınan tedbirlerden biri de aile ve avukat görüşlerinin iptal edilmesi oldu. Daha sonra normalleşme sürecine girilmesiyle birlikte avukat görüşleri serbest bırakıldı. Aileler ise iki kişiyle kısıtlı olmak kaydıyla ayda bir kez kapalı görüş yapabiliyor. Ayrıca haftada 20 dakika telefonla görüşebiliyorlar.

Görüşlere getirilen bu kısıtlamayı eleştiren Kıraç, hükümlü ve tutukluların kazanılmış haklarının gasp edildiğini söyledi: “15 Mart’tan 1 Haziran’a kadar bütün görüşler iptal edildi. Yani 2,5 ay hiçbir görüşme gerçekleşmedi. 1 Haziran’dan sonra da ayda bir kez kapalı görüş hakkı verildi. Oysa maske, mesafe ve temizlik kuralları en fazla hapishanelerde uygulanabilir. Çünkü orada bir emir-komuta zinciri de var. 12 yaşında çocuklar var hapishanelerde. Mart’tan bu yana açık görüş yapamıyorlar. Ben en önemli rehabilitasyon aracının görüşler olduğunu düşünüyorum. Ama bu hakkı kullandırtmıyoruz. Bütün tedbirler alınarak açık görüşler başlatılmalıdır. Bu hem içeridekiler için hem de onların yollarını gözleyenler için büyük bir ihtiyaçtır.”

İHD Yönetim Kurulu Üyesi Çevirmen de birçok mahpusun ailelerinden binlerce kilometre uzaktaki cezaevlerinde tutulduğunu belirterek, kapalı görüşlerin bile pratik olarak yapılamadığına dikkat çekti: “Pandemi koşullarının ağırlığı, temas yoluyla bulaşma riski, ailelerin çoğunun yaşlı ve hasta olması ve ekonomik koşullar gözönüne alındığında görüşler neredeyse imkansızlaşmış durumda. Tabii bu da psikolojik olarak birçok sıkıntıya ya da soruna sebep olmakta.”

XS
SM
MD
LG