Washington’daki Hudson Enstitüsü’nde Suriye’deki son gelişmeler değerlendirildi.
İdlib panelin en önemli konusu oldu.
Panelin konuşmacılarından Ortadoğu Enstitüsü’nde Aşırıcılık ve Terörle Mücadele Programı’ndan Charles Lister Türkiye’nin İdlib konusundaki kırmızı çizgi uyarısına ve durumun karışıklığına dikkat çekti.
Lister, “Türkiye bildiğim kadarıyla Suriye içinde sınıra güvenlik yatırımı yapan tek komşu ülke. Bu öncelikle PKK,YPG tehdidi nedeniyle ve Türkiye’de 3.5 milyon Suriyeli mülteci var. Bu herhangi bir ülkenin sahip olduğu sayıdan çok daha fazlası. Türk sınırı tamamen kapalı. Eğer, 2.5-3 milyon kişi Türk sınırına doğru giderse ne olur bilmiyorum. İşler gerçekten kriz noktasına gelmesse Türklerin sınırı açacağını sanmıyorum. Türk ordusu ülkenin kuzey batısında kendi deyimleriyle 12 gözlem noktası yaptı. Türk sınırına sığınmacı akışını engellemek için muhalefeti rejim ve İranlı milislerden ayıran bir yuvarlak yarattılar. Türk hükümeti bunun kırmızı çizgi olacağını çok açık belirtti ve İdlib’de çatışmaların patlak vermesini kabul etmeyeceğiz dediler. Müttefikimiz Kürtlerin rejimin İdlib’e saldırması durumunda yardım edebileceklerini belirttiler. Bu, karışık durumu daha da karışık hale getiriyor. Ve bu İdlib’i Türkler için daha varoluşsal bir hale getiriyor. Bu, kırmızı çizginin hala kırmız çizgi olmasından endişeliyim” dedi.
Lister’a göre İdlib’de çatışma kaçınılmaz.
Lister, “Rusya’nın donanma takviyesi, rejim güçlerinin son 20 gün içinde Türk gözlem noktalarını çevrelemesi, son günlerde artan hava saldırıları, çok açık ki Türkler istesin ya da istemesin orda birşeyler olacak. Sorun, Türkiye ve Rusya’nın bu kuzeybatı bölgesinde bazı bölgelerin rejim kontrolünde bazı bölgelerin de Türk korumasında olup olmayacağı konusunda anlaşıp anlaşamayacağı. Fakat o zaman bile daha karmaşık bir durumla karşı karşıyayız, çünkü içerde Türkiye’nin kontrol etmeye çalıştığı, kendi kendilerine silahsızlanmalarını sağlamaya çalıştığı, Türk komutası altına almaya çalıştığı terör örgütleri var. Alandan aldığım haberlere göre bu yönde müzakereler devam ediyor. Eğer bu olmassa kuzeybatıda askeri harekat olur” ifadelerini kullandı.
Charles Lister, bunun neden olacağı insani krize de dikkat çekti.
Lister, “3.2 milyon insandan bahsediyoruz. Çok büyük bir insani kriz kapıda. Amerika’nın bu olaya karşı ilgisizliğine dair ise hiçbir fikrim yok. Bunun katlanarak artacak bir etkisi olacak” dedi.
Ortadoğu Enstitüsü’nden bir başka isim Randa Slim de 7 Eylül tarihine dikkat çekti.
Slim, “Önümüzdeki günlerde yapılacak, 7 Eylül’de Tebriz’de yapılacak cumhurbaşkanları zirvesini izlememiz gerekiyor. Bence o tarihden önce birşey olmayacak. Eğer masada bir planla ilgili alınması gererekn bir karar varsa Ruslar ve Türkler için kabul edilebilecek bir planın İran’ın da desteğini alması gerekiyor. Eğer bir saldırı olacaksa bu o tarihden sonra olacak” dedi.
İdlib’e yönelik bir saldırının Musul ya da Rakka’daki gibi olabileceğini belirten Slim, bölge halkı için Suriye’de tampon bölge oluşturulmasının düşünüldüğünü kaydetti.
Slim, “Nereye gidecekler? Putin ve Rus yetkililerin Türk delegasyonuyla son görüşmesinde bir teoriye göre masada Suriye-Türkiye sınırında tampon bölge oluşturulması vardı. Bu sığınmacıların orda kabul edilecek ve Türklerle Ruslar tarafından korunacak ama Türkiye’ye girmelerine izin verilmeyecek” ifadelerini kullandı.
Randa Slim, Doğu Guta’da, Suriye’nin güneybatısında olanların İdlib’de de yaşanacağını vurguladı.
Paneldeki konuşmacılardan eski diplomat ve aynı zamanda da “İnsanlar Değişim İstiyor”un kurucusu Bassam Barabandi de İdlib’deki karmaşıklığa dikkat çekti.
Barabandi,“İdlib, Türkiye-Rusya-Suriye’nin aralarındaki oyundan daha karışık. O coğrafyada çok fazla aşırılık yanlısı var. Bunlar Avrupa’ya giderse felaket, Suriye’de karlısa felaket. Bu nedenle bence Rusya’ya, El-Nusra, DAEŞ’in olduğu düşünülen bölgelerde yeşil ışık yakılacaktır. Umarım yanılıyorumdur ama Türklerle varılacak anlaşmayla, buraya, şuraya saldırma denilecek. Ama saldırılacak bölgelerde de binlerce kişi yaşıyor. Belki operasyon yapılacak bölgelerle ilgili bazı anlaşmalar olabilir. Rejim İdlib’i almak istiyor. İranlılar da Irak’ı Akdeniz’e bağlamak için İdlib’i almak istiyor. Saldırıda bence büyük katliam olacak. Çünkü kimse teröristlerin öldürülmesine karşı değil. Soru, ne kadar öldürüleceği ve kimin İdlib’i devralacağı. Komplolara inanmam ama rejim ne zaman Suriye’de bir yer alsa Türkiye de bir şey alıyor. Bu trend oldu” oldu.
Paneldeki bütün konuşmacılar İdlib’e yönelik bir saldırının büyük bir insani krize neden olacağı konusunda görüş birliğindeydi.