ABD'li yetkililer, Çin'in terörizm suçlamasıyla bazı Uygur aktivistlerinin akrabalarını hedef aldığını ve Şincan bölgesindeki Müslüman azınlığın içinde bulunduğu kötü durum hakkında farkındalık yaratanlara gözdağı verdiğini söylüyor.
Çin, bir süre önce Uygur asıllı Amerikalı aktivist Ruşen Abbas'ın kız kardeşi Gülşen Abbas'ı Şincan'da terör suçlamalarıyla 20 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. Bu olaya dikkat çeken Partiler üstü ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF) üyelerinden Nuri Türkel, Pekin hükümetinin ülke dışındaki aktivistleri sindirmek için bu aktivistlerin Çin’deki akrabalarını rehin aldıklarını kaydetti.
Türkel, Amerika’nın Sesi’ne (VOA) yaptığı açıklamada, "Yurtdışında yaşayan birçok Uygur, kendi güvenlikleri ve hala Uygur bölgesinde bulunan akrabalarının güvenliğinden endişe ve korku duyarak yaşamlarını sürdürüyor’’ dedi.
ABD'deki çalışmalarına misilleme olarak kız kardeşine hapis cezası verildiğini söyleyen Ruşen Abbas, "Hudson Enstitüsü'nde 2018'in Eylül ayında Çin'in Uygurlar’a yönelik tacizleri hakkında bir konuşma yaptıktan altı gün sonra, kız kardeşim Çinli yetkililer tarafından evinden götürüldü" dedi. Abbas, Çin'in Uygur eylemcileri ve ailelerini hedef alırken gerekçe olarak terör suçlamasını kullandığını söyledi.
Tahliye çağrısı
USCIRF Komiseri Türkel, Uygur İnsan Hakları Politikası Yasası uyarınca, Çinli yetkililere ve kuruluşlara, ABD hükümetinin yaptırım uygulaması gerektiğini söyledi.
Uygur İnsan Hakları Yasası, Çin'in Şincan'daki Müslüman Uygurlar’a baskısı ile mücadele için 2020'nin Haziran ayında yürürlüğe girdi.
ABD Kongresi'ne bağlı Çin Kongre-İcra Komisyonu (CECC) 30 Aralık’ta bir açıklama yayınlayarak Çin hükümetini Gülşen Abbas'ı serbest bırakmaya çağırdı.
Çinli yetkililer ise bu çağrıya, hapis cezasını onaylayarak yanıt verdi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin düzenlediği basın toplantısında, "Gülşen Abbas, terör örgütüne katılma, terör faaliyetlerine yardım etme ve toplumsal düzeni bozmak için toplantı düzenlemek suçlarından Çin yargı makamları tarafından hapse mahkum edildi" dedi.
ABD’den soykırım suçlaması
Son yıllarda, uluslararası hak grupları ve ABD dahil Batılı hükümetler, Çin'in Şincan'daki Uygurlar’a ve diğer Müslüman azınlıklara karşı artan sistematik baskısını kınıyor.
Batılı hükümetler ve insan hakları grupları, Çin’in 1 milyondan fazla Uygur'u toplama kamplarında hapsettiğini, zorla çalıştırdığını, kadınları zorla kısırlaştırıldığını, insanların hareketlerinin gözetlediğini, Uygur dilini yasakladığını ve Uygurlar’ın dinlerini terk etmeye zorladığını söylüyorlar.
Çin, uluslararası gözlemcilerin Şincan'a girmesini reddederken, toplama kamplarını, "terörle mücadele ve yoksulluğu hafifletmek" için Uygurlar’ı eğitmeyi amaçlayan "mesleki eğitim merkezleri" olarak tanımlıyor.
Eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, görevi sona ermeden bir gün önce 19 Ocak'ta, Çin'in insanlığa karşı suç işlediğini ve Uygurlar’a karşı soykırım uyguladığını açıkladı.
Aynı gün Antony Blinken, Senato’da Dışişleri Bakanlığı adaylığının onaylandığı oturumda, Pompeo’nın soykırım tanımlamasına destek verdi.
Blinken, onaylandıktan bir gün sonra tutumunu yineledi ve "Benim görüşüm, Uygurlar’a karşı soykırım yapıldığı şeklinde ve bu kanım değişmedi’’ dedi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian ise geçen hafta "Çin'de asla ve asla soykırım diye bir şey yoktur" diyerek suçlamayı kınadı.
“Para göndermek terör eylemi sayılıyor”
Merkezi Washington’da bulunan Uygur İnsan Hakları Projesi’nin (UHRP) yöneticisi Nicole Morgret, Uygurlar’ın Çin yasalarına aykırı olmayan, yurtdışındaki ailelerine veya arkadaşlarına para transferi gibi faaliyetlerinin, Çin hükümeti tarafından da terör eylemi kabul edildiğini söyledi.
VOA’e konuşan Morgret, "Bu suçlamaların yöneltildiği kişilerin çoğu toplumlarının önde gelen ve saygı duyulan üyeleriydi" dedi.
Güney Şincan'ın Kaşgar kentindeki 57 yaşındaki işadamı ve Ticaret Odası Başkanı Abducelil Helil, Türkiye'deki bir arkadaşına para gönderdiği için terör suçlamasıyla 2017 yılında 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Çinli yetkililerden korktuğundan kimliğinin gizli kalmasını talep eden bir akrabasına göre, Helil kızının düğünü için hediye alma amaçlı para göndermişti.
Bir akrabasının VOA'e sağladığı mahkeme evrakına göre Helil, "terörist faaliyetlere maddi yardım sağlamakla" suçlandı. Helil'in yaklaşık 11 milyon dolar değerindeki malvarlığına el konuldu.
Akrabasına göre, gözaltına alınmasının ardından eşi, oğlu ve iş arkadaşları dahil Helil’in 16 akrabası da toplama kamplarına götürüldü.
Akrabası, "2019’da Hür Asya Radyosu Uygur Servisi’ne Helil'in hapis cezası hakkında konuşmuştum. Bunun üzerine Şincan'daki yetkililerin revize edilmiş dava dosyasına bir suç daha eklendiğini yakın zamanda öğrendim. 'Terörist faaliyetlere katılma suçu eklendi" dedi.
“Çin’in baskıları ABD’li Uygurlar'ı aktivizme zorluyor”
ABD’deki bazı Uygurlar, VOA’e yaptıkları açıklamada, son yıllarda Şincan'da akrabaları kaybolduktan sonra aktivizme başladıklarını söylüyorlar. Bölgedeki akrabalarının güvenliğinden korkmalarına rağmen, Çin'in kendilerine başka seçenek bırakmadığını vurguluyorlar.
VOA’in Washington'da konuştuğu Kalbinur Geni de resim öğretmeni olan 40 yaşındaki kız kardeşi Renagül'ün 2018'de Şincan’ın Çerçen İlçesi’nde Çinli yetkililer tarafından toplama kamplarına götürülmesinin ardından 2019'da aktivist olduğunu söyledi.
Geni, "Kız kardeşim daha sonra babamızın cenazesinde dua ettiği ve elinde Kuran bulundurduğu için 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı" dedi.
Geni, Rochester Üniversitesi'nde 2019’un Ekim ayında bir konuşma yaptıktan ve kız kardeşinin davasıyla ilgili Twitter’da paylaşımda bulunduktan sonra, Şincan'daki Çinli yetkililerin kendisini tehdit etmeye devam ettiğini söyledi.
Kalbinur Geni, Çin polisinin kendisini, Çin mesajlaşma uygulaması WeChat'e eklediğini ve tehditlerini gönderdiğini kaydetti. Tehdit mesajlarında, "Çin aleyhine konuşmaya devam ederseniz ve Twitter'daki ifadeleri kaldırmazsanız, anneniz ve erkek kardeşiniz güvende olmayacak ve bir daha kız kardeşinizi canlı göremeyeceksiniz. Uslu durursanız, kız kardeşinizi görmenize izin vereceğiz" ifadeleri yer alıyordu.
Washington eyaletinin Seattle kentinde yaşayan 28 yaşındaki Uygur aktivist Akida Polat, annesi Rahile Davut’tan haber alamayınca Uygur Harketi adlı kar amacı gütmeyen örgütte sosyal yardım direktörü olarak çalışmaya başladı.
54 yaşındaki Davut, Şincan Üniversitesi'nde bir antropoloji profesörü ve Aralık 2017'de Şincan'daki Çinli yetkililer tarafından toplama kamplarına götürüldü.
VOA’in konuştuğu Polat, "Resmi olmayan bir kaynaktan Çin hükümetinin annemi ayrılıkçılıkla suçladığını duydum ki bu kesinlikle saçma" dedi. Polat, annesinin serbest bırakılmasını savunurken ABD’deki eylemleri nedeniyle Çin hükümetinin babasını da gözaltına almasından korkuyor.