Çernobil’deki nükleer facianın üzerinden 30 yıl geçti. Nükleer santralda meydana gelen patlamada yüzlerce kişi ölmüş, binlerce kişiyse radyasyonun yol açtığı kanser hastalıkları yüzünden yaşamını yitirmişti. Facianın 30‘uncu yıldönümünde Çernobil’e giden Amerika’nın Sesi, santralın olduğu bölgeyi nasıl bir geleceğin beklediğini inceledi.
Radyasyon seviyesi, dördüncü reaktör civarında patlamadan 30 yıl sonra bile hala yüksek. Santralın yıkım çalışmalarında 7 bin işçi görev yapıyor. İşçi sayısı, radyasyona maruz kalınan sürenin az tutulması için bu kadar yüksek.
Vilamir Yegerov, ”Radyasyon güvenliği kurallarına uyarsanız hiçbir sorun yok. Buradaki radyasyon oranı, Kiev’dekinden sadece biraz daha yüksek” diyor.
26 Nisan 1986’da bir deneme sırasında meydana gelen buhar patlaması, dördüncü reaktörün çatısını uçurdu. Aşırı derecede ısınmış grafit, reaktörün üzerine yağdı. Radyoaktif parçacıklar, havaya yayıldı.
Çıkan yangına ilk müdahaleyi yapan ve kısa süre içinde radyasyon zehirlenmesinden ölen 28 itfaiyeci, kahraman olarak anılıyor. Her yıl itfaiyeciler için anma töreni düzenleniyor.
Theodre Bubnyuk, ”Hala çok sayıda insanımız ölüyor. Ülkemiz için çok büyük bir acı, dev bir yara” şeklinde konuşuyor.
Reaktörün üzerini acilen örtmek için dökülen beton 30 yıl sonra etkisini yitirdiği için kazanın 30‘uncu yıldönümünün ayrı bir önemi var.
Bu dev kapak, reaktörün üzerindeki koruyucu beton kaplamanın yerini alacak.
Yapımı 6 yıl süren ve 2 milyar dolara malolan kapak, önümüzdeki yıl rayların üzerinde kaydırılarak reaktörün üstüne yerleştirilecek.
Vilademir Yegerov, ”Kapak, hem radyasyona karşı kalkan olacak, hem de eski radyoaktif yapıların yıkılmasını kolaylaştıracak. Önce reaktörün üzerindeki beton yapı yıkılacak. Bu çalışmalar sayesinde 100 yıl sonra burası yemyeşil olacak” diyor.
Ancak bu bölgede onbinlerce yıl yaşanamayacak.
Kimilerine göre 2600 kilometrekarelik yasak bölge, boşa giden bir kaynak. Çevre danışmanı Roman Zinçenko, bölgenin yeşil enerji alanına dönüştürülmesini istiyor: ”Bu alanda hem insanlar, hem de doğa yaralarını sarıyor. Bu alanın yeniden canlandırılmasından sadece Ukrayna değil, tüm insanlık önemli bir ders çıkarabilir.”
Çernobil, 2011‘den beri turistlere açık. Bölgede ‘Rus Ağaçkakanı’ adı verilen ve o zamanlar Soyvetler Birliği’ne ait olan Kiev’i saldırıdan korumak amacıyla kurulan dev radar sistemi de var.
Çernobil civarındaki yasak bölgede terkedilmiş kentler, hayalet kasabalar var. 1986’da adeta donup kalan zaman, Soğuk Savaş döneminden kareler yansıtıyor.
Bazıları, 30 yılda dünyanın çok değiştiğini, Çernobil için yeni bir gelecek arayışı içine girilmesi gerektiğini savunuyor.