Erişilebilirlik

Çanlar Türk Ekonomisi İçin mi Çalıyor?


Yeni yıla 3,53 TL olarak giren dolar kuru, bugün 3,78’i gördükten sonra piyasalar kapanırken 3,76’ya düştü. Türk Lirası’nın 2017’nin ilk on gününde dolar karşısındaki değer kaybı %7’ye yükseldi.

Lira istikrarlı bir şekilde dolar karşısında erirken gelişmekte olan ülkeler kategorisinde kabul edilen ülkelerden Brezilya’nın para birimi real %2,2, Güney Afrika Rand’ı %0,8 ve Endonezya Rupiah’ı %1,2 oranında Amerikan parası karşısında değer kazandı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı: “Türk Lirasına değersizleştirme operasyonu yapılıyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi başdanışmanı Cemil Ertem, Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinden negatif ayrışmasını Türkiye’nin hak etmediği görüşünde.

Anadolu Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Ertem, “Türk ithalatçısından gelen döviz talebinin yüksek olmadığını görüyoruz. Kamu kurumlarından gelen döviz talebinin yüksek olmadığını görüyoruz. O zaman bu döviz talebi nereden geliyor? Döviz talebi çok sığ, spekülatif amaçlı ve yurt dışı kaynaklı. Tam da Türkiye'nin anayasa değişikliği görüşmeye başlandığı zaman başlıyor. TL'yi hızlı bir şekilde değersizleştirme operasyonu yapılıyor. Bu komplo teorisi falan değildir. Çok açık bir gerçektir” dedi.

Türkiye’nin önündeki kritik takvim

Her ne kadar cumhurbaşkanı başdanışmanı “Türkiye’ye değersizleştirme operasyonu yapılıyor” dese de bu operasyonun nasıl yapıldığına ilişkin fazlaca bir bilgi vermiyor.

Üstelik Türkiye sıkışık bir takvimle karşı karşıya. 20 Ocak’ta başkanlık görevini devralacak ABD Başkanı Donald Trump Çarşamba günü basın toplantısı yapacak, 24 Ocak’ta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplanacak ve 27 Ocak’ta da Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin altına düşüren uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in gözden geçirmesi var.

Ali Ağaoğlu: “Politik istikrar artık politik istikrarsızlık olarak algılanıyor”

Ekonomist-gazeteci Ali Ağaoğlu, piyasayı bugünlerde Fitch’in fiyatladığı kanısında.

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Vatan gazetesi yazarı, “dolardaki yükselişi olağan bir şey gibi görmek mümkün değil. Bunun arkasındaki en temel sebep, bugüne kadar Türkiye’nin en büyük gücü olan politik istikrarın artık politik istikrarsızlık olarak algılanması. Evet, 24’ünde Para Politikası kurulu var ama Merkez Bankası’nın atacağı adım eskiden önemliydi. Son faiz kararı sonrası piyasa Merkez Bankası’nın atacağı adımın hem küçük olacağını hem kadük kalacağı endişesini taşıyor” dedi.

Zaten Merkez Bankası’nın gün içinde yaptığı “bankaların borç alabilme limitlerini toplam 22 milyar Türk lirasına düşürme” ve “yabancı para zorunlu karşılık oranlarını tüm vade dilimlerinde 50 baz puan indirme” hamleleri dolar fiyatlarında geçici bir rahatlama yaratsa da sonrasında yukarı yönlü hareketin önüne geçemedi.

Hakan Sönmez: “Piyasa, Türkiye’nin öngörülebilir olmasını istiyor”

Troya Capital Genel Müdürü Hakan Sönmez ise Merkez Bankası’nın agresif hareketler yapması halinde kurdaki bu artışı dizginleyebileceği görüşünde. Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Sönmez’e göre, “Merkez Bankası faizi 300 baz puan arttırırsa TL-Dolar kurunda 3,30’u yeniden görebiliriz. Ama yapar mı? Zor. Bugün baktığınızda dolar yükseliyor ama piyasada çok ciddi alım satım yok. Normalden daha az hacimlerle oluyor. Bunun anlamı şu: Henüz fiyatlar bu seviyede kabul edilmedi demek. Piyasa öngörülebilirlik istiyor. Bunun için de Türkiye’nin ekonomik ve altyapısal olarak yönünü ortaya koyması lazım. Türkiye’nin risk primi artıyor.”

Bülent Tüfenkçi: “Faiz artırımına karşıyım”

Hükümet üyeleri de cumhurbaşkanı başdanışmanı ile aynı fikirde. Bugün TBMM’de gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Gümrük Bakanı Bülent Tüfenkçi Merkez Bankası’nın müdahalelerini yerinde bulurken “Kurda reel anlamda ciddi karşılığı olmayan bazı hareketleri gözlemiyoruz. Prensip olarak faiz artırımına karşıyım; ticaretin ve yatırımın önündeki engellerin birinin yüksek faiz olduğunu düşünenlerdenim. Merkez Bankası faiz artırımını gerekli görüyorsa bunu kendi karar mekanizmaları içinde alır ve uygular ama ben artıştan yana değilim” dedi.

Canikli: “Fitch’in raporu bir saldırıdır, Türkiye dip noktayı 2016’da gördü, dip noktadan çıkıyoruz”

9. Büyükelçiler Konferansı’nda konuşan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ise Pazartesi günü yayınladığı raporda, “Bankaların varlık kalitesinin bu yıl, enflasyondaki artış ve Türk lirasındaki değer kaybının birleşimi, güvenlik meseleleri ve jeopolitik gerilimler sebebiyle genel olarak bozulan yatırım iklimi etkisiyle kötüleşmesini bekliyoruz. Takipteki kredilerin oranının bu yılın sonunda yüzde 4’ün üzerine yükselmesini öngörüyoruz” diyen kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’i hedef aldı.

Canikli, “Moody's'in varsayımında kurdaki gelişmeler nedeniyle önce reel sektörün, ardından bankacılık sektörünün aktif kalitesinin bozulacağı iddiası varsa bu da doğru değil. Bankalara borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunan şu anda toplam 40 milyar liralık bir hacim söz konusu. Bu aslında bir saldırıdır, hiçbir şekilde başarılı olamayacaklar. Türkiye her alanda en dip noktayı 2016'da gördü, şimdi dip noktadan çıkıyoruz. Suriye, Irak ve tüm bölgeyle ilişkilerimiz 2016'da olduğundan çok daha iyiye gidecek, bunların ekonomik sonuçları da olacak”dedi.

Ağaoğlu: “Türkiye’ye turist olarak gelemeyenlerin yatırım yapması beklenemez”

Vatan gazetesi ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu ise yakın gelecekte ekonominin pozitif işaret vermesinin zor olduğu görüşünde.

“Türkiye’nin yurtdışından fon ithaline ve yatırımcılara ihtiyacı var. Ekonominin çarklarının hızlanması için doğrudan yabancı yatırım gerekiyor. Şu anda politika yapıcıların kullandığı söylem ne sürmekte olan erozyona engel olabilir ne de hızlı bir yatırım akışını sağlayabilir gibi gözüküyor. Turizm faaliyeti, ekonomi için önemli kriterlerden bir tanesi. Turist olarak gelemeyenlerin yatırım yapması beklenemez. Rus büyükelçisinin vurulması ve Reina’daki terör eylemi Türkiye’yi terörle anılan ülkelerden biri haline getirdi. Bırakın yatırım gelmesini, ara malı ithal eden AB üyeleri için dahi Türkiye arz güvenliği açısından dahi riskli bir ülke haline gelmeye başladı.”

Türkiye’nin bu süreci birkaç ayda atlatabilmesinin mümkün olduğunu belirten Ağaoğlu, bunun için üst politika yapıcıların acil ve net adımlar atması gerektiğinin altını çiziyor.

XS
SM
MD
LG