29 Mayıs 2015 günü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ‘‘İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar’’ başlığıyla yayımlanan haberde imzası olduğu gerekçesiyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan dönemin Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar hakkında ‘‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek’’ ve ‘‘örgüte üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek’’ suçlamasıyla 22,5 yıldan 35 yıla kadar hapis cezası istendi.
14. Ağır Ceza Mahkemesi yurtdışında bulunan Can Dündar’ın katılmadığı duruşmayı 4 Aralık 2020 tarihine ertelerken yeni bir ek süre vermeyeceğini ve o duruşmada kararını açıklayacağını belirtti.
Mahkeme Can Dündar’ın Ankara’nın Çankaya, İstanbul’un Üsküdar ve Muğla’nın Bodrum ilçelerindeki tapu kayıtlarına bu illerdeki tapu dairelerinin şerh düştüğünü, ayrıca Dündar’ın Türkiye’deki bankalarda ‘herhangi bir hesap, hak, alacak’’ bulunmadığını da kararına ekledi.
Avukat Pekin: ‘‘Can Dündar’ın Yargıtay’ın aleyhe bozma kararına karşı sorgusu alınmadan savcının mütalaa sunma işlemi yapılamaz’’
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Avukat Tora Pekin, yargılamadaki usulsüzlüklerin sürdüğünü söyledi.
Pekin, ‘‘Aslında duruşma Şubat’a ertelenmişti. Ancak mahkeme başkanı değişince yeni başkan Akın Gürlek, duruşmayı 17 Eylül’e aldı ve başsavcı İrfan Fidan’ın isteğiyle malvarlığına el koyma sürecini başlattı. El koymaya ilişkin duruşma da aslında bugün yapılacaktı. Ama mahkeme en temel kuralları çiğneyip geçen hafta bize haber vermeden kendi kendine duruşma yapıp el koyma kararını verdi ve TMSF’yi kayyum atadı. Bugünkü duruşmada buna itiraz ettik. Mahkeme itirazı reddederek, itirazı değerlendirmesi için görevli mahkeme olan 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Ayrıca başka ve daha büyük bir hukuksuzlukla dosyayı esas hakkında mütalaa için savcıya verdi. Savcı da hazır mütalaasını okudu. Oysaki Can Dündar’ın Yargıtay’ın aleyhe bozma kararına karşı sorgusu alınmadan böyle bir işlem yapılamaz. Ama dün aynı mahkeme tamamen yasayı çiğneyerek Enis Berberoğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararına uymayı reddetmişken, biz bu hukuka aykırı işlemleri nasıl ve kime anlatacağız? Anayasa’nın 153. maddesi ‘Anayasa Mahkemesi kararları kesindir’ diyor. Mahkeme buna rağmen bu karara uymuyor. Hakimler Savcılar Kurulu’nun harekete geçerek 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müdahale etmediği her saniye hukuksuzluk kazanmaya, hukuk kaybetmeye devam edecek’’ dedi.
Yeşiller milletvekili Özdemir’den Alman hükümetine soru önergesi: ‘‘Can Dündar hakkında Türkiye ile görüştünüz mü?’’
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 35 yıla kadar hapsi istenen Can Dündar’ın mal varlığına el konulması hakkında Almanya Yeşiller Partisi eski eş genel başkanı ve Almanya Federal Meclisi milletvekili Cem Özdemir, Alman hükümetine bir soru önergesi verdi.
Özdemir önergesinde, Türkiye'nin Can Dündar'ın mahkemeye çıkmaması durumunda mülküne el konulacağı karara atıfta bulunarak Alman hükümetinin bu konu hakkında Türkiye’deki muhatapları ile görüşüp-görüşmediğini sordu. Yeşiller milletvekili, hükümetin Türk tarafı ile görüşme yaptıysa kimlerle ve ne zaman yaptığını da açıklamasını istedi.
Dündar hakkındaki davanın geçmişi
Can Dündar’ın tutuklanmasına konu olan haber 29 Mayıs 2015’te Cumhuriyet’te yayınlandıktan sonra 7 Haziran seçimleri öncesi TRT’de bir yayına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘‘MİT’e yönelik atılan o iftiralar bir ajan, bir casusluk faaliyetidir ve bu gazete de bunların arasına girmiştir. Avukatlarıma talimatı verdim hemen davayı açtım. Burada hakikaten samimi dürüst olan, onlara verdiğimiz eğitimi çok samimi olarak açıklarlar. Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu. Üst akıl böyle bir talimat veriyor’’ demişti.
7 Kasım seçimleri sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında o dönem Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni olan Can Dündar ve o dönemde gazetenin Ankara temsilcisi olan Erdem Gül, ‘‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak’’ ile ‘‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek’’ suçlamalarıyla İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimi tarafından 26 Kasım 2015’te tutuklandı.
Dündar ve Gül 25 Şubat 2016’da Anayasa Mahkemesi’nin soruşturmada “hak ihlali’’ yapıldığı yönünde karar vermesinin ardından, 14. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla cezaevinden tahliye edildi.
Tahliyeden kısa süre sonra İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 Mayıs 2016’da "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" suçlamasıyla Dündar'a 5 yıl 10 ay, Gül'e ise 5 yıl hapis cezası verdi.
Aynı gün Can Dündar Çağlayan’daki adalet sarayı önünde kendisine yönelik silahlı saldırıdan yara almadan kurtuldu.
9 Mart 2018’de yerel mahkemenin kararını bozan Yargıtay 16. Dairesi, Dündar hakkında 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası öngören ‘‘gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme’’ suçundan hüküm kurulması yönünde karar verince İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Nisan 2018’de yeniden yargılama başladı.
