Amerika’da 3 Kasım Başkanlık ve Kongre seçimleri, ülkenin geleceği açısından siyasi tarihinin en önemli seçimlerinden biri olarak görülüyor. Tıpkı Amerikan halkı gibi Türk-Amerikan toplumu içinde de hem adaylar konusunda hem de ABD’de en çok tartışılan meselelere bakışta keskin farklılıklar var.
Bu farklılıklarla birlikte, Türk-Amerikalılar’ın Amerikan siyasetine olan ilgisi ve katılımı da son yıllarda arttı. 2000’li yıllarda Türk-Amerikan toplumu içinde Amerikan siyasi hayatında en öne çıkan isimlerden biri Osman Bengür’dü. Amerika’da Oz Bengur olarak tanınan Osman Bengür, bugüne kadar ABD’de federal düzeyde Kongre için yarışan ilk Türk-Amerikalı. Bengür, 2002 ve 2006 yıllarında Maryland eyaletinden Temsilciler Meclisi üyeliği için Demokrat Parti’den aday oldu ancak ikisinde de yarışı kaybetti. VOA Türkçe’ye konuşan Bengür, hem seçimlerin Türk-Amerikan toplumu ve Türk-Amerikan ilişkileri açısından önemiyle ilgili görüşlerini paylaştı hem de Türk-Amerikalılar’ın siyasete katılımı hakkındaki gözlemlerini dile getirdi.
“Türk-Amerikan toplumu siyasette bugün daha aktif”
Amerika doğumlu bir Türk olan Bengür, iki kez Kongre’ye aday olması dışında uzun süre, Maryland eyalet yönetiminde, üst düzey görevlerde bulundu. Bengür, Kongre üyeliği için yarışan şu ana kadarki Türkiye kökenli ilk Amerikalı konumunda ancak hem 2002 hem 2006’daki iki denemesinde de rakiplerine karşı yarışı kaybetti. Her ne kadar henüz Kongre’ye girmeyi başaran bir Türk asıllı Amerikalı olmasa da Bengür Türk-Amerikan toplumunun ABD siyasetindeki hareketliliğinin arttığı görüşünde:
“Yerel düzeylerde farklı pozisyonlar için adaylıklarını koymada Türk-Amerikan toplumu içinde daha fazla hareketlilik görüyorum. 2002’de yarıştığımda bu kadar değildi, bu bir değişim ve olumlu bir gelişme. Kongre’de de bugün çok değişik bir tablo var, Hindistan kökenli, Arap kökenli, Somali kökenli üyeler bulunuyor. Seçmenler artık farklı geçmiş ve etnik kökenlere sahip adaylara çok daha sıcak bakıyor.”
Amerikan siyasetinde yükselmek için neler yapmalı?
Peki, Kongre’de bugün birçok farklı etnik kökene sahip üye varken hala neden bir Türk asıllı Amerikalı yok? Neler eksik ya da yanlış, ne yapılması gerekiyor? Bengür bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Amerikan siyasetinde eskiden beri söylenen bir söz vardır; siyaset tamamen yereldir diye. Dolayısıyla halk tabanı düzeyinde aktif olmak -- gerek Cumhuriyetçi gerek Demokrat Parti olsun -- partililerce bilinip tanınmak atmanız gereken ilk adım. Mutlaka bir makam için hemen yarışmanız gerekmiyor ama yerel düzeyde siyaset üzerinde etkili olmak istiyorsanız tabanda aktif olmanız şart. Eğer eyalet düzeyinde bir makama, eyalet meclisine, senatosuna ya da başka bir pozisyona seçilirseniz, ondan sonra Kongre için yarışmak daha kolay olur. Amerika’da siyaset yapmanın maalesef kilit bir unsuru da çok fazla paranız olması, çok fazla para toplamanız gerekiyor. Özellikle de Kongre için yarışıyorsanız, en az bir milyon dolardan başlayarak iki, üç, dört milyon dolara kadar para lazım. Bir diğer unsur da fırsatların oluşması. Kongre’de koltuk sahipleri kolay kolay değişmiyor. Seçmenlerin değişim yönünde oy kullanmak için nedenlerinin bulunduğu bir seçim bölgesinde olmanız lazım. Dolayısıyla sahneye giriş yapıp aradan sıyrılıp üste çıkmanız çok çok zor. Sizi destekleyen bir seçmen grubu inşa etmelisiniz. Toplumunuzda tanınmalısınız. Kilit aktörler tarafından bilinmeli ve bağış toplama faaliyetlerinizi güçlendirmelisiniz. Dolayısıyla bu zor bir yol. Ama Türk asıllı Amerikalılar’ın giderek daha çok bu süreçlere dahil olduğunu görüyorum, bu olumlu bir gelişme.”
“Biden’ın güçlü bir destekçisiyim”
Bengür’e, “Bu seçimlerin Türk-Amerikan toplumu için önemi nedir? 3 Kasım’a kadar, Başkan Donald Trump’la Demokrat aday Joe Biden arasında tercih yapacak olan Türk asıllı Amerikalılar’a ne mesaj vermek istersiniz?” diye sorduk.
“Ben eski Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın güçlü bir destekçisiyim. Bence Biden, Amerika için de dış ilişkilerimiz için de daha iyi tercih. Dolayısıyla benim vereceğim ilk mesaj şu; Türkiye’de olanlar burada olanlara göre onları daha çok etkiliyor, aileleri orada. Biden’ı desteklememin bir nedeni, Türkiye’de ve başka yerlerde demokrasiye olan desteğinin, ABD’nin yıllar boyunca geleneksel müttefiki olan ülkelere desteğinin kritik ve kilit bir önem taşıdığını düşünüyorum. Mevcut yönetim altında gerçek bir strateji göremiyorum. Bence Türkiye ile ilişkilerin bozulması sadece ABD’nin hatası değil, Türkiye’deki siyasi durum da geçmişten çok farklı elbette, Türkiye ile ABD’nin çok yakın birer müttefik olduğu uzun geçmişten çok farklı. Bu durum, Erdoğan’ın iktidarıyla ve ABD’de de farklı başkanlar seçilmesiyle değişti. Türk-Amerikan ilişkileri devam edecektir ama iki ülke arasında, hem ABD’nin bölgedeki çıkarları hem de Türkiye’nin çıkarları konusunda dürüst bir diyaloga ihtiyaç var. Eminim ki ABD, Türkiye’nin Erdoğan iktidarında uzaklaştığı AB’ye ve Batı ittifakına tekrar yakınlaşmasını görmek istiyordur. Dediğim gibi, demokrasiye ve demokratik kurumlara destek de kilit önemde ve biliyorum ki Türkiye’de de bu konuda güçlü bir destek var. Olası bir Biden yönetimi Türkiye’de ve diğer ülkelerde bu tür hareketlere destek verecektir. Bir diğer unsur da, Türk-Amerikalılar teknik olarak birer Amerikalı sonuçta, ABD’de tartışılan konular malum, hepimiz biliyoruz ki Trump yönetimi altında ABD çok fazla tartışma ve ihtilaflarla bölünmüş durumda. Bence Biden’ın ülkeyi tekrar biraraya getirmek için elinde bir fırsat bulunuyor. Hükümete, hükümet kurumlarına çok fazla güvensizlik var, en başta da seçimlere. Dolayısıyla Biden’ın seçimleri kazanacağına ve Amerika’yı, Amerikalılar’ı tekrar birleştireceğinden umutluyum.”
“Biden realist bir politikacı, Türkiye’ye sırtını dönmez”
Biden’ın seçim kampanyası dönemindeki bazı söylemleri Türkiye’de hükümetin ve toplumun bir kesiminin yoğun tepkisini çekmişti. Türk-Amerikan ilişkileri zaten son yıllarda belki de tarihinin en zor dönemlerinden birini geçiriyor. Trump döneminde de sorunlar devam etse de birçok gözlemci Trump ile Erdoğan arasındaki yakın ilişkinin ülkeler arası ilişkileri tümüyle çökmekten kurtardığı görüşünde. Peki Biden başkan olursa, ilişkileri daha da mı karanlık bir dönem bekliyor? Osman Bengür öyle düşünmüyor.
“Ben buna katılmıyorum. Bence Biden realist bir politikacı, Türkiye’nin Ortadoğu’daki öneminin farkında. Dolayısıyla Biden Türkiye’ye sırtını dönmeyecektir. Bana göre, Erdoğan’la ve Türk halkıyla ilişkileri bakımından realist bir çizgi izleyecektir. Belirli politikalarda anlaşmazlıklar olacaktır, oldu da ama Biden eski Başkan Barack Obama’nın 8 yıl yardımcılığını yaptı, Obama bir realistti, Biden de o politikayı devam ettirecektir. Bence ABD Biden yönetimi altında Türkiye’yi hem ABD’ye hem AB’ye daha çok yakınlaştırmak isteyecektir. Türkiye son 20 yılda ekonomik bir güç haline geldi, Ortadoğu’da oynayacağı roller var. Biden de eminim bu rolün, diğer bazı aktörlerin ayrıştırma çabası içinde olduğu Ortadoğu’da halkları biraraya getirecek barışçı bir rol olacağını umut ediyor.
“Biden’la görüş ayrılıklarına takılmayın”
Peki, Türk-Amerikalılar sandığa giderken gerçekten Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine, adayların Türkiye’ye bakışına göre mi oylarını belirliyor yoksa bir Amerikalı olarak kendilerini doğrudan ilgilendiren konular mı ağır basıyor? Osman Bengür bu soruyu yanıtlarken, “Bu soruyu yüz kişiye sorsanız yüz ayrı yanıt alırsınız” diyor.
“Şunu biliyorum ki, Türk-Amerikan toplumu içerisinde daha aktif olanlar, farklı Türk-Amerikan kurumlarının faaliyetlerine dahil olan kesimler için Türkiye ile ilişkiler birinci öncelikli. Diğerleri içinse, tüm Amerikalılar gibi, sağlık sistemi, ekonomi gibi konular öncelikli. Bunlar bence genel anlamda seçmenler için en önemli konular, etnik köken ya da ırklara göre ayrışma gösterdiğini düşünmüyorum. Ama bence muhtemelen Türkler’in zihinlerinin bir yerinde, ilişkilerin durumu da vardır. Türkiye ile ilişkiler o kadar kötü ki, hangi partiden olursanız olun şu anda Kongre’de Türkiye’ye destek vermek çok zor. Umarım Biden’ın seçilmesiyle Türkiye konusundaki söylemlerde bir yumuşama olur ve Türkiye ile ABD arasında diyalog yeniden başlar. Bence bu olacak. Biden iyi bir dinleyici. Trump ise öyle değil, diğer ülkelerle ilişkilerde dikte etmeyi seviyor. Bence Biden Türkiye’nin ve diğer ülkelerin kaygılarını dinlemede çok daha açık bir yaklaşım sergileyecektir. Dolayısıyla ilişkilerde bir ilerleme bekliyorum. Erdoğan’ın Trump’la ilişkisine bel bağlanmamalı çünkü Trump her zaman ABD ya da Türkiye değil, kendi şahsi çıkarlarının gereği neyse ona göre hareket ediyor. Dolayısıyla, kendi çıkarına uymayan bir durum görürse Erdoğan’a da bir dakikada sırtını döner. Bence Biden’a, ilişkileri güçlendirmede ve diyalogu yeniden başlatmada uzun vadede daha çok güvenilebilir. Oylarını Türk-Amerikan ilişkilerinin durumuna göre kullanacaklar olanlara mesajım şu, belirli konularda anlaşmazlıklar olabilir ama Türkiye ve ABD arasında olası bir Biden yönetimi altında daha iyi bir diyalog olacaktır.”
Osman Bengür’e göre, 3 Kasım’da oy kullanacak olan Türk toplumu, Biden’la aynı görüşte olmadıkları belirli konulara çok odaklanmamalı. Bengür, buna gerekçe olarak, uzun vadede bakıldığında Biden yönetimi altında Türkiye ile ilişkilerin güçlenmesi potansiyelinin daha yüksek olduğu görüşünü dile getiriyor.