ANKARA - Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal’in Tahtası” başlığıyla paylaştığı videolarıyla gündeme taşıdığı “İkinci Yüzyıl Kalkınma Projesi” ile İstanbul’dan tersine iç göç sağlayacak kamu arazilerindeki üretim üslerindeki detaylar ortaya çıkıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kamu elindeki arazi potansiyelini de gözden geçirerek, ülke genelinde tarım, hayvancılık, enerji, savunma, maden, tekstil, teknoloji gibi farklı üretim başlıklarında 9 özel ekonomi bölgesinde 50 adet üretim üssü kurmayı vaat etti.
CHP’nin “İkinci Yüzyıl Kalkınma Hamlesi” olarak özetlediği ve Kılıçdaroğlu’nun ilkini 15 Nisan’da yayımladığı “Bay Kemal’in Tahtası” videolarıyla detaylarını anlatmaya başladığı özel kalkınma programı gündemde.
Uluslararası yatırım veya kredi kuruluşlarına sunulacak şekilde yüzlerce sayfalık fizibilite raporlarıyla hazırlandığı vurgulanan kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan program, “Cumhuriyet’in kuruluşuna imza atan parti tarafından Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını kurma projesi” olarak özetleniyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde 1923 sonrası kuruluşta ilk 10 yılda hayata geçirdiği sanayileşerek kalkınma hamlesi gibi Kemal Kılıçdaroğlu da 29 Ekim 1923’ü itibariyle Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında ilk 1 yıl, 5 yıl ve 10 yılda üretim odaklı sonuç alınması amaçlıyor.
Güney Kore’nin kalkınma modeli de dikkate alınarak planlanan kalkınma hamlesi için yüzde 20’si kamu kaynaklarıyla desteklenmek üzere yüzde 80’i özel sektör yatırımı olacak şekilde mevcut maliyet hesaplarıyla toplam 313 milyar dolar civarında yatırım öngörülüyor.
Eğer Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçilirse ilk üç ay içerisinde gerekli yasal düzenlemeleri yapılarak, yerli ve yabancı yatırımcılar için projeler arazi konumlarıyla, yatırım koşullarıyla çekim üsleri olacak iddiası söz konusu. Türkiye’nin batısında hatta tarım arazilerini yok etme pahasına Marmara, Ege gibi bölgelerde ve özellikle İstanbul civarında yoğunlaşmış sanayi tesislerini dolayısıyla insan iş gücünü Anadolu’nun ortası, doğusu, güneyine, kuzeyine yaygınlaştırma iddiası da masada.
CHP’nin Proje ve Yatırımlardan Sorumlu Başdanışmanı Recep Beşenk’in aktardığına göre, Atatürk’ün devlet sermayeli üretime dayalı kalkınma modelinden yola çıkılarak ancak Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı için küresel ekonomi gerçeği dikkate alınarak, Kılıçdaroğlu liderliğinde planlı kalkınma çalışması tamamlandı.
CHP’deki ekonomi, maliye, kalkınma ve enerji alanındaki kurmaylar yanı sıra pek çok uzman ve akademisyen, aralarında geçmişte Devlet Planlama Teşkilatı gibi Türkiye’nin birikimi kuruluşlarında görev almış isimler, Kılıçdaroğlu’nun hayati önemde gördüğü “İkinci Yüzyıl Kalkınma Hamlesi”ne katkı sundu. Ancak Beşenk, “Bu kalkınma projesi, Türkiye’nin tüm kesimlerini kapsamalı, sermayeyi tabana yaymalı, özellikle kadın istihdamı sağlamalı, yerli ve milli üretimi arttıracak altyapıyı güçlendirmeli, sonuçta halkı zenginleştirmeli vizyonu ise Kemal Kılıçdaroğlu’na aittir” dedi.
Demiryolu ağıyla bağlantılı, limanlara odaklı üretim
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Recep Beşenk, Avrupa Birliği ile Dünya Bankası’nın yeşil finans desteği verebileceği, ulaşım açısından Çin’e göre Anadolu’nun avantajlı coğrafyasına dayalı ve özel gümrük koşullarıyla yatırımcılarına vergi muafiyetleri sağlanacağı “Bay Kemal’in projesi”ni paylaştı.
Kılıçdaroğlu’nun her satır üzerinde bizzat çalıştığını anlatan Beşenk, Türkiye haritasında sembolik şekilde gösterdikleri 9 ekonomi bölgesi ve 50 üretim üssüyle ilgili detayları her metrekaresi kamuya ait arazileriyle yazılı şekilde belirlediklerini dile getirdi. Ancak arazi rantı manipülasyona yol açmamak için üretim üslerini resmen hayata geçirmeden arazileri nokta atışı işaret etmeyeceklerini kaydeden Beşenk, zaten kamu mülkiyetinde ve demiryolu ağıyla bağlantılı olabilecek şekilde arazi belirlemesi yapıldığını söyledi.
Recep Beşenk’in verdiği bilgiye göre demiryolu ağıyla ulaşılacak Mersin-İskenderun ile Ordu gibi liman bölgeleri odaklı şekilde yurt dışına ihracaat kapısı açık olacak üretim üsleri, o illerde hangi hammaddeler varsa ve mevcut sanayi olanakları neyse öyle planlandı.
Üretim üsleri nasıl kurulacak?
Tarım ve hayvancılık üretim üsleri tümüyle kamu kontrolünde yürütülecek. Diğerleri özel sektör yatırımıyla ancak kamu arazilerinde hayata geçirilecek.
Her üretim üssünde ara mal ve yedek parçalarıyla birlikte neler üretileceği konusunda plana bağlı kalınacak. Örneğin Sivas’da demir-çelik ile savunma odaklı üretim söz konusu olacak.
Üretim üsleri için özel sektör yatırımı, “kurucu şirket-ler” ile sağlanacak ve bunun için “Hukuki Güvence” ile “Sermaye Güvenliği” ilkeleriyle yatırım atmosferi ilk üç ayda yaratılacak. Böylece Kılıçdaroğlu’nun öngördüğü 100 milyar dolarlık sermayeden önemli bölümü ilk altı ayda Türkiye’ye getirilebilecek beklentisi var.
Üretim üssü sadece yabancı yatırıma dayalı olmayacak. Tam tersine kurucu şirkette o üssün bulunacağı örneğin Erzurum’da, o ilin ticaret odası, sanayi odası, diğer sivil toplum kuruluşları ile bölge iş insanlarını dahil edecek sermayeder / hissedar yapısı öngörüldü.
Her üretim üssü, kendi başına özel statülü gümrüklü alan olacak yani bu bölgelere Türkiye içerisinden gönderilecek her mal ihracaat ve ülke içine girecek her mal ise ithalat rejimine tabii tutulacak.
Üretim üsleri, Kurumlar Vergisi ile işçi ücretlerdeki vergilendirmelerden muaf tutulacak. Harç muafiyeti de olacak. Böylece “Çin’in ucuz iş gücü” ile kısmen de olsa rekabet edilebilecek. Bunun yanı sıra Çin’e kıyasla Anadolu’nun 46 ülkeye en fazla 7 günlük mesafedeki coğrafi konumu ulaşım kolaylığıyla ön plana çıkarılacak.
Güçlendirilecek, hızlandırılacak ve yaygınlaştırılacak demiryolu ağına karayoluyla ulaşımı sağlanacak örneğin Ardahan gibi illerdeki üretim üslerine Hazine kaynaklı “lojistik desteği” verilecek. Kurucu şirket, demiryolu yatırımı yapmayı öngörürse de inşasında kamu desteği alacak.
Üretim üslerine indirimli elektrik ve su enerjisi sağlanarak, burada dünya pazarlarıyla rekabetçi fiyatlandırmalarla üretim yapılması hedeflenecek. Üretim üssü içinde yerinde elektrik üretimi de teşvik edilecek.
Mersin-İskenderun’da “Ay-Yıldız Projesi"
Yine “Bay Kemal’in Tahtası” başlıklı dördüncü videosunda anlattığı Mersin -İskenderun’da liman kapasitesini arttırmayı ve 835 bin istihdam sağlamayı amaçlayan özel ekonomi bölgesi merkezi ise özel olarak tasarlandı. Liman merkezi noktasındaki tasarımda, kendi içerisinde konaklama, alışveriş, sağlık gibi tesisleriyle “Ay-Yıldız” şeklinde cazibe merkezi oluşturulması öngörüldü.
Bir başka alt proje Türkiye Maden Rafinerisi’nin yıllık kapasitesi ise 10 milyon ton olacak. Bunun için Beşenk’e göre, kaynağı kendi içinde gerekli yatırım modeline ilişkin tüm planlaması yapıldı ve üretime geçtiğinde yıllık 30 milyar dolarlık cari açığı kapatabileceği hesaplandı. Çünkü Türkiye’nin işlenmiş metali dışarıdan almak yerine işleyen ülke olması amaçlandı.
Son olarak Recep Başenk, Millet İttifakı’nın açıkladığı ortak ekonomi programı ve vaatlerine bağlı kalındığını ancak buna ek olarak CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun kendi “İkinci Yüzyıl Kalkınma Projesi”ni hazırladığını ve Cumhurbaşkanı olduğunda bunu hayata geçireceğini sözlerine ekledi.
Türkiye Varlık Fonu nasıl rafa kalkacak?
Recep Başenk’in ifadesiyle “torba” misali AKP’nin Türkiye’deki pek çok şirket ve menkul varlığı içine koyduğu ve en tepe yöneticisi Cumhurbaşkanı olan Türkiye Varlık Fonu ortadan kaldırılacak. İçerisinde Türk Hava Yolları, kamu arazileri, kamulaştırılmış şirketler gibi pek çok varlık olan ve dünyada benzeri olmadığı öne sürülen Türkiye Varlık Fonu’nun kaldırılması aynı zamanda Millet İttifakı’nın da hedefi.
CHP’nin projesi itibariyle dünya ekonomisindeki benzer örnekleri itibariyle profesyonel yönetim kadrosuna sahip “Türkiye Girişim ve Kalkınma Fonu” adı altında yeni yapı kurulacak. Bu fon içine ise sadece söz konusu proje arazileri ile üretim üsleri için öngörülen yüzde 20 oranındaki kamu yatırımları konulacak. Bu fon kapsamında Türkiye’nin başka hiçbir ekonomik varlığı yer almayacak. Söz konusu üretim üsleri kurucusu şirketler, Türkiye Girişim ve Kalkınma Fonu’nun kuruluş aşamasında katılımcı olabilecek dolayısıyla kuruluşu yerli-yabancı şirketlere de açık olacak. Bu fon, yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere ait olacak. Bu fon uluslararası piyasada işlem görecek.