Erişilebilirlik

“Aynı Zarfta Sadece Cumhurbaşkanlığı Sonucuna İtiraz Olmaz”


CHP Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu
CHP Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Temsilcisi Avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi için olası seçim güvenliği risklerini VOA Türkçe’ye değerlendirdi.

Yakupoğlu, yıllardır CHP adına yürüttüğü seçim takibi deneyimiyle seçim güvenliğindeki en temel unsuru “ıslak imzalı tutanaklar” olarak vurgulayarak, “Eğer ıslak imzalı tutanaklar elimizde olursa seçim kaptırılmaz” mesajını verdi.

AKP’nin itirazıyla 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri sonucunda aynı zarftaki dört oy pusulasından İstanbul’da sadece İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı sonucuna itirazıyla seçim yenilenmesinin “hukuken, mantıken olamaz, uydurma karar” diyen Yakupoğlu, 14 Mayıs günü aynı zarfta iki oy pusulası olacağını ve benzeri bir durumu düşünmek dahi istemediğini söyledi.

“Aynı Zarftaki Sadece Cumhurbaşkanlığı Sonucuna İtiraz Olmaz”
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:14:43 0:00

Yakupoğlu, ilk kez Cumhurbaşkanı adayı Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce’nin 24 Haziran 2018’de CHP’nin adayı iken Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni kaybetmesi nedeniyle kendisini suçlamasına da yanıt verdi.

Seçim sonuçları asla İçişleri’yle paylaşılamaz

VOA: İçişleri Bakanlığı’nın 14 Mayıs’taki seçim sonuçlarını takip etme talebi nasıl gelişti, sizce ne amaçlanıyor?

Yakupoğlu: Bu durum 30 Nisan Günü ortaya çıktı. İzmir Kiraz Kaymakamlığı, İzmir Kiraz İlçe Seçim Kurulu’na bir yazı gönderiyor, ‘İçişleri Bakanlığı bizden seçim takip modülü diye bir modül oluşturmuş ve ilçe seçim kurullarından sandık sonuç tutanaklarının birer sureti isteniyor’ diyor.

14 Mayıs günü, oy tasnif işlemi başladıktan sonra. Bu konuyu YSK Başkanı hemen 1 Mayıs tarihli toplantı gündemini aldı. Bu esnada geçmişe dönük hani böyle bir şey var mı diye araştırdık, 11 Haziran’da İçişleri Bakanlığı benzer bir talepte bulunmuş, Antalya Valiliği Kepez İlçe Seçim Kurulu’ndan o zamanki sandık sonuç tutanaklarını istemiş. O zamanki YSK da verilemeyeceğini karar vermiş.

Sonuç tutanakları, ilçe ve il bazında birleştirme tutanakları ve YSK’ya aktarılması kanununda tek tek düzenlenmiş vaziyette. Bu tutanaklarla ilgili paylaşılacağı birimler içinde asla ve kata mülki amirler daha doğrusu kaymakamlar ve valiler yok. Dolayısıyla ‘olmayan bir şeyi nasıl olduruyorsun sen’ diye reddedildi.

İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı bu tasarruftan kimsenin haberi yok. YSK’nın da haberi yok. Talep yok, ihtiyaç yok, kanuni düzenleme yok. Kendi kendilerine böyle bir yapılanma işine gidiyorlar o zaman bunun adı ‘paralel bir yapılanma.’ Böyle bir yetkisi yok böyle bir görevi de yok. YSK zaten bunu şiddetle reddetti. Bundan sonra gelecek olan talepleri de reddedecektir öyle biliyorum. Çünkü izin vermesi mümkün değil. Zaten kanun çok açık ama ne yapmaya çalışıyorlar inanın şu aşamada ben de bilmiyorum. Bu konuda aydınlatıcı bir cevap bekliyoruz, İçişleri Bakanı ve İçişleri Bakanlığı’ndan.

“Depremzedelere ‘neden adresinizi taşımadınız’ demek haddimize değil”

VOA: Depremzede seçmenlerden çoğunluğunca adres değişikliği yapılmamış olması durumunu ve ölüler adına oy kullanılabileceği endişesini nasıl yorumluyorsunuz?

Yakupoğlu: Deprem bölgesinden başka illere giden vatandaşlarımız adreslerini taşımadılar. Bunun değişik sebepleri var; Birincisi orada olası hak kayıplarının önüne geçmek için. İşte TOKİ’den ev alacaklar, kira yardımı alacaklar, nakdi yardım alacaklar. Bu yardımlardan yoksun kalma endişesiyle adres kayıtlarını taşımadıklarını duyuyoruz; ‘biliyoruz’ demiyorum duyuyoruz. Bunun ötesinde gerek görmemiş olabilirler. Çünkü acıları çok büyük. Bu insanlara ‘adres kaydınızı taşıyın, bunu yapın’ demek hiç kimsenin ne haddidir, ne de hudududur. Dolayısıyla buna bir şey diyemiyoruz.

Sürekli YSK heyetleri gidiyor, YSK Başkanı en son Hatay’a gitti. Biz bütün bu süreçleri hem YSK ayağıyla hem de kendi parti örgütümüz eliyle takip ediyoruz. Şu anda bir aksaklık yok. Deprem bölgesindeki oy verme günü için yapılan hazırlıklar yüzde 99 oranında tamamlandı diyebilirim. Niye 99 diyorum? Çünkü yüzde 1’lik bir oran daima insan unsuruna bağlı bir olasılıktır. Ama küçük aksaklıklardır, üstesinden gelinebilir. Şu anda herhangi bir aksaklık yok.

Herkesin kafasında şu var; ‘ölü vatandaşlarımız yerine oy kullanılabilir mi?’ Pekala olabilir ama ben buna da ihtimal vermiyorum. Neden? Çünkü birincisi ‘Allah rahmet eylesin’ diyeceğim, böyle biri önce resmi kimliğini elde edecek, sonra o kimlikteki fotoğrafa benziyor olacak. Üçüncüsü, oy verme yerine gittiği için resmi evrakta sahtecilik suçu işlemeyi ve bunun için yıllarca hapis cezası almayı da göze almış olacak. Bu üç olasılık yan yana gelip de bir sahte oy kullanılırsa buna da bir şey diyemiyorum. Ancak o sandıkta oy kullanacak olan diğer seçmenler veya sandıkta görevli kurul sandık üyelerinden bazıları bu kişinin aylardır kayıp olduğunu biliyor olacaklar. Şimdi birisi gidip de onun yerine oy kullandığı zaman bu da büyük bir risk. Bunun göze alınabileceğini de düşünmüyorum.

“Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirisi şimdiki YSK’ya değil”

VOA: Kemal Kılıçdaroğlu’nun “YSK’ya güvenmiyorum” açıklaması, YSK üyeleriyle ilişkisini ve olası itirazlarınıza bakışı nasıl etkiliyor?

Yakupoğlu: Sayın Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın o sözünün devamı da var; ‘Ben YSK’ya güvenmiyorum. Çünkü YSK, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) seçimlerini iptal kararı aldı, aynı zarftan çıkan 4 oy pusulasından birini geçersiz diğer üçünü geçerli saydı. Benzer bir karar alamayacağını nereden biliyoruz. Her ne kadar o zamanki kurul üyeleri şimdi yok, tamamı değişmiş olsa da böyle bir şey her zaman için ihtimal dahilinde görüyorum’ dedi.

Dolayısıyla şimdiki kurulun aldığı kararlarla ilgili bir eleştiri değildi bu. Ama takdir edersiniz ki, çünkü şu anda beni görüyorsunuz ve buradaki makam odamdayız, kurul üyesi gibi toplantılara katılıyorum, sadece oy kullanmıyorum. Ama öte yandan baktığınız zaman yakamda CHP rozeti taşıyorum çünkü ismim CHP YSK Temsilcisi. Yani hem siyasi kimliğim var, hem hukukçu kimliğim var, hem kurul üyesi kimliğim var. Bunları dengelemeye çalışıyorum.

“İnsanlık hali her şey olabilir ama şimdilik 2018 seçimi emsal alınıyor”

VOA: Peki şimdiki YSK da benzer şekilde tartışmalı karar alırsa özellikle seçim günü muhalefet açısından kötü sürprizler olursa…

Yakupoğlu: Ben açıkçası beklemiyorum ama diyeceksiniz ki olur mu insanlık hali her şey olabilir ama ben beklemiyorum. Çünkü bugünkü YSK, seçim çalışmalarında bir kere çok doğru bir karar aldı. Benim de başından beri desteklediğim karardı.

‘Biz 2023 seçimlerine 2018 fabrika ayarları ile hazırlanmalıyız’ demiştim. Ne demek istiyorum. 2018 yılında yaptığımız milletvekili ve cumhurbaşkanı seçiminde YSK hangi karar ve genelgeleri çıkardıysa, aynılarını uygulamalı.

Yani 2019’u yok farz etmeliyiz. 2019 yılı gerek 31 Mart gerek 6 Mayıs yani İstanbul kararlarından bahsediyorum, hiçbirisine geri dönmemeliyiz. O kararları emsal almamalıyız. Şu ana kadar da almadılar; 2018’i emsal aldılar, üzerine 2018 ve 2022 yılında yapılan yasa değişikliklerini eklediler ve tarihleri ve isimleri güncellediler.

Bugüne kadar böyle gidiyoruz. Sadece Millet İttifakı’yla ilgili İYİ Parti’nin ve CHP’nin tek başına girdiği 16 seçim çevresinde, Millet İttifakı kullanılamaz şeklinde 4’e 7 oyçokluğuyla alınan bir karar var. Bunun dışında bizi açıkçası şu ana kadar YSK’nın bu seçim sürecinde aldığı kararlardan rahatsız eden herhangi bir karar olmadı.

“Aynı zarftaki tek pusula için karar alınmasını düşünmek istemiyorum”

VOA: 14 Mayıs’ta aynı zarfta cumhurbaşkanı seçimi ve parlamento seçimi için iki ayrı oy pusulası olacak ve varsayalım ki AKP temsilcisi sadece cumhurbaşkanı seçim sonucuna itiraz etti. Ne olacak?

Yakupoğlu: 2019 kararlarını tekrar gündeme getirirlerse bu seçim bitmez. Eğer o kararlarla yola çıksaydık. Bu seçim başlayamazdı da. Nitekim o kararlarla yola çıkmadığımız için şu anda sorunsuz devam ediyor süreç ama seçim günü oy verme sonunda eğer 2019 kararları aynı şekilde uygulanmaya kalkılırsa, benzer kararlar alınmaya başlanırsa işte o zaman asıl sıkıntı çıkar.

Bunu düşünmek bile istemiyorum açıkçası. Çünkü o 2019 kararlarını hukuken ve madden ve mantıken açıklanması mümkün değil. Anayasanın dışında 7 tane temel seçim kanunu var biz bu 7 seçim kanununa göre yapıyoruz. Şu ana kadar YSK, 70 küsur karar ve genelge yayınladı. Yani bahsettiğiniz öyle bir şey olursa inşallah olmaz, olmamasını bekliyorum çünkü olmasını hakikaten düşünmek bile istemiyorum.

“2019’da karar ‘uyduruldu’ sandık kuruluna olağanüstü itiraz olmaz”

VOA: AK Parti’nin 14 Mayıs günü itiraz etmesi, yeniden sayım talep edilmesi mümkün değil mi?

Yakupoğlu: Elbette ki 6 Mayıs İstanbul’u kastederek soruyorsanız, orada yanlışlık şuydu, orada hiç olmayan bir şekilde sandık kurulları teşekkülüyle ilgili yani sandık kurulu başkanları kamu görevlisi mi sorununu 298 sayılı kanun 130. maddesindeki olağanüstü itiraz yoluyla AK Parti getirdi. Sırf bu zarfın içindeki üç pusulayı dışarıda tutabilmek için.

Bunu şimdi getiremezler çünkü sandık kurullarının teşekkülü bitti; bunlara yapılan itirazlar değerlendiriliyor. Şu anda onlara da karar verilecek. Birkaç güne kadar tamamen bitecek. Olağanüstü itiraz dediğiniz, oy verme günü sandık başındaki iş ve işlemlerle ilgili itirazlardır. Sandık Kurulu’nun teşekkülü olağanüstü itiraza girmez. Dolayısıyla AK Parti hani ‘hiçbir şey olmadıysa mutlaka bir şey olmuştur’ çıkarımından yola çıkarak, böyle bir şey uyduruldu. Bu kelimeyi kullandığım için çok üzgünüm ama uyduruldu. Yani başka bir izahı yok. Uydurulmuş bir karardı.

Şimdi bu seçim için böyle bir şey zaten söz konusu olacağını düşünmüyorum çünkü şu ana kadar bu kurulun aldığı kararlar zaten böyle bir şey olmayacağı gösteriyor.

Bahsettiğiniz tekrar sayım işi, 2019 seçimlerinde bunun suyu çıktı. Çünkü birisi ‘sayılsın’ diyor, hakim çuvalları açmaya başladı. Biz YSK’ya itirazı getiriyoruz 15 dakika sonra o zamanki YSK diyor ki ‘cin torbadan çıktı. Maddi gerçeklik ortaya çıktı, sayım başladı bekleyelim.’

Ya kardeşim başladı ise şurada sayılan üç - beş tane oy pusulası sokarsın tekrar torbanın içine kapatırsın ağzını. Bunun yeniden sayılması için yine kanundaki 112’nci maddesine göre somut delil lazım, sandık başında şikayet lazım, sandık başında tutanak lazım. Bunlar olmadıktan sonra sen bunun yeniden sayımını isteyemezsin. ‘Ben istedim oldu’ ile olmaz. Dolayısıyla aynı zarftaki pusuladan birisi geçerli olsun, diğeri sayılsın, bunlar kanuna hiçbiri uygun değil. Bu yaşanmaz diye düşünüyorum.

İnce’ye yanıtı: “Tehdit etme diye bir şey yok, kel değilim dazlağım”

VOA: Cumhurbaşkanı adayı, Memleket Partisi lideri Muharrem İnce’nin 24 Haziran 2018’de CHP’nin cumhurbaşkanı adayı iken seçimi kaybetmesi ve YSK’ya itiraz etmemesiyle ilgili sizi suçlamasına nasıl yanıt verirsiniz?

Yakupoğlu: En nihayet soracağım o soruyu diyorsunuz, yani 2018’den beri sormamıştınız, ama artık haklısınız bir şey demeyeceğim. Evet, (Muharrem İnce) 50 bin avukatı da o yüzden toplamamış öyle söyledi.

Zaten o geceki (24 Haziran 2018) faturayı iki kişiye kesti biliyorsunuz. Biri bana, biri de Sayın Engin Altay’a kesti. O gece konuşmamasının sebebinin Engin Altay olduğunu söyledi, Altay kendisine cevap verdi. Ama öte yandan 2018’den beri her yerde, televizyonda, mitinglerde, konuşmalarında beni hedef alıyor.

Ayrıca beni tarif ediyor, kel diyor. Aslında ben dazlağım diyorum, inanmıyor bana halen kel diyor ısrarla. Onu tehdit ettiğim söylendi. Ama yok böyle bir şey. Ben hoşgörüyle karşılıyorum, O (İnce) benim hem parti büyüğümdür, bugün bir parti genel başkanıdır. Ona cevap vermeyi uygun görmüyorum. Bunu bir güzel bir anekdot olarak hatıralarımda saklayacağım.

Bana söyledikleri için de kendisine asla ne kırgınım, ne de başka bir şey söylüyorum. Çünkü o gün saat 17.05’te YSK’ya gelmişti ve bana sordu; ‘YSK’da bugün aleyhte bir karar alındı mı?’ dedi. Özellikle 16 Nisan 2017’deki mühürsüz oy pusulaları gibi, ben de olmadığını söyledim. Oy pusulasını anlatırken Recep Tayyip Erdoğan’ın ismen bahsettim ve gazeteciler de ağzımı okumuşlar ve bir sürü senaryolar bunun üzerine kurgulandı. Ama oy pusulasını anlatıyordum sadece.

Saat 16.55 itibariyle yani sandıklar açılmadan 5 dakika önce YSK’da o ana kadar herhangi bir aykırı karar alınmadığını kendisine (İnce’ye) ifade ettim. Çünkü ben hem CHP’nin temsilcisi olmanın yanısıra o seçimde de Sayın Muharrem İnce’nin de cumhurbaşkanı adayı olarak temsilcisiydim. Tıpkı bu seçimlerde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da temsilcisi olduğum gibi. Ben bu görevleri elimden geldiğince yapmaya çalıştığımı düşünüyorum. Bunun ötesinde kendisine başarılılar diliyorum.

“Cumhurbaşkanının mazbatası hazır, başka seçeneği telaffuz etmeyeyim”

VOA: Seçim sonucunda seçilecek cumhurbaşkanı muhalefet adayı olursa, sizce AKP’nin cumhurbaşkanlığını teslim etmemesi söz konusu olur mu?

Yakupoğlu: 14 Mayıs seçimi en kısa sürede sonuçlanacak. Ayrıca 1 Mayıs 2023 tarihinde YSK toplantısında seçimi kazanacak olan cumhurbaşkanına ve milletvekillerine verilecek olan mazbatalar şekil yönünden onaylandı. Dolayısıyla yeni cumhurbaşkanının mazbatası hazır diyorum. Başkaca söylenenler, ‘başka seçenek’ denemez, ki ne söylediklerini ben telaffuz etmeyeyim.

“AKP seçim mevzuatını yamalı bohçaya çevirdi”

VOA: AGİT’in ara raporunda seçim mevzuatımız antidemokratik bulundu, siz ne dersiniz?

Yakupoğlu: Anayasa hariç 7 tane kanun adeta yamalı bir bohça. Çünkü her seçim sonrasında AK Parti iktidarı tamamen pragmatik, anlamsız ve mesnetsiz sebeplerle seçim mevzuatına, yasalarına müdahale etti. Kuyruğunu, kulağını değiştirdi. Birindeki değişikliği yapınca diğerinde aksaklıklar çıktı. (AK Parti’nin) yaptığı değişiklik işine gelmedi, dön baştan tekrar başa sardı. Dolayısıyla bu işi yamalı bohçaya çevirdi. Bugünkü seçim mevzuatının elle tutulur bir tarafı yok. Bunun baştan aşağı yeniden ele alınması lazım.

“Mühürsüz oy pusulası ve parmak boyası seçim gündemi dışında”

VOA: Seçim güvenliğiyle ilgili mühürsüz oy pusulası ve parmak boyası tartışmalarına nasıl yanıt verirsiniz?

Yakupoğlu: Özellikle altını çizmek istiyorum; mühürsüz oy pusulası konusu 2018 yılında yapılan yasa değişikliğiyle gündemden kalktı. Biz gerek 2018 seçimlerine gerek 2019 seçimlerinde mühürsüz oylarla ilgili bir sıkıntı yaşamadık Türkiye genelinde.

Sabahleyin sandık kurulu yemin edecek, göreve başlayacak. Tutanak defterinden bir numaralı tutanak yemin tutanağı. Ardından iki numaralı tutanak, oy pusulalarını saymak, oy zarfları ön yüzünü ve oy pusulaları arka yüzünü mühürlemektir ve bunu da iki numaralı tutanağı yazıp altına imzalamaktır.

Bu halen geçerli bir kural. Eğer bir sandıkta 3-4 tane mühürsüz oy pusulası çıkarsa, bu ihmaldir ama 200 tane oy pusulası çıkarsa bu kasıttır. Eğer 200 mühürsüz varsa, geçersiz olur ama 3-4 tane çıkarsa bunlar geçerli olur. Bugünkü yasal düzenleme bu.

AK Parti, bu yasal düzenlemeyi 2017’deki referandumdaki mühürsüz oy pusulası kararını meşrulaştırmak için getirdi. Dolayısıyla bugün gündemimizde oy pusulası diye bir durum yok.

İkincisi parmak boyası diye bir husus yok. Çünkü biz 2014, 2018-2019 seçimlerinde, hiçbirinde mükerrer oy kullanımı tespit etmedik. Eser sayı dışında. Bitkisel parmak boyasıyla seçim güvenliğini sağlayamayız şu anda teknolojinin geldiği noktada. Öyle kimyasallar var ki bitkisel boyayı da damlatsanız oy kullandıktan sonra parmağınız tertemiz oluyor.

Dolayısıyla gündemimizde ne mühürsüz zarf var ne mükerrer oy var. Gündemimiz sandığa sahip çıkmak. Islak imzalı sandık sonuç tutanaklarını almak ve bunları bir an önce ilçe teşkilatımıza ulaştırmak.

Bakınız 2018 seçimlerinde CHP’nin 200 ila 2 bin 400 oyla kazandığı milletvekillikleri oldu. Tamamında AK Parti’nin yaptığı itirazlar reddedildi. Hepsinde ıslak imzalı tutanaklar elimizde idi. Bir tanesini bile, 200 farkla kazandığımız seçim bile kaptırılmadı.

Şimdi aynısını istiyorum. Anlamsız tartışmalara girilmemeli. Sayın genel başkanım, Muharrem Erkek, Onursal Adıgüzel ve ben, bu dördümüzün dışından duymadıkları seçimle ilgili hiçbir konuya itibar edilmemesini rica ediyorum. Varsa bir tereddüt bizlere sorulmalı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG