AB Dışişleri Bakanları, Ukrayna krizi başta olmak üzere bir dizi konuda AB'nin tavrını belirlemek üzere toplandı. Toplantının ardından açıklama yapan Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB'li bakanların, olası bir Rusya saldırısı karşısında "önlem olarak büyükelçilikleri boşaltma gereği görmediğini" açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, AB Dışişleri Bakanları'nın Brüksel'de gerçekleştirdiği toplantıya video konferans yoluyla katılarak, AB'li bakanlara Rusya ile yapılan görüşmeler hakkına bilgi verdi. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında, Ukrayna'nın yanısıra Suriye, Libya, Mali ve Burkina Faso'daki durumu konuştuklarını açıkladı.
Borrell, "Ukrayna ve çevresinde Rus askeri yığınağı ve faaliyetlerinin Avrupa güvenliğinin üzerine inşa edildiği ilkelere zarar verdiğini" belirtti ve Ukrayna'ya yönelik herhangi bir saldırının çok büyük sonuçları ve maliyetleri olacağını yineledi. Borrell, AB'nin Rusya'ya yönelik stratejisini 3 başlık altında toparlayarak, "Yapıcı bir diyalog başlatmak için ortak diplomatik çabaları güçlendirmek, diplomasi başarısız olduğu takdirde hızlı ve birleşik bir yanıt hazırlamak ve Ukrayna'nın direncini arttırmak" sözleriyle açıkladı.
Rusya'ya diyaloğu sürdürme çağrısı yapan Borrell, "Diplomasi başarısız olursa, olası bir Rus saldırısına karşı yanıtların hazırlanmasında çok ileri düzeydeyiz. AB, hızlı ve kararlı bir eylem ve güçlü bir birlik içindedir. Bu, yalnızca AB'de değil, uluslararası alanda da güçlü bir birlikle, hızlı ve kararlı bir eylem olacaktır" dedi.
AB'nin Ukrayna'ya 1,2 milyar Euro ek yardım yapacağını, ayrıca Ukrayna'ya siber ve hibrit tehditler konusunda da yardım etmek istediklerini belirten Yüksek Temsilci, "Rus siber saldırılarına karşı Ukrayna'ya destek olacağız. Bloğun her türlü Rus saldırganlığına karşı birleştiğine dair güçlü bir mesaj göndermek istiyoruz" diye konuştu.
Gazetecilerin, "Blinken, ABD büyükelçilik çalışanı ve ailelerinin Kiev'i terketmesi kararına ya da Rusya'nın saldıracağı olasılığına ilişkin yeni bir açıklama yaptı mı?" sorularına Borrell, "Blinken bize elçilikte temel olmayan görevleri yerine getiren personelin ailelerinin Kiev'i terketmesini istediklerini ve bunun önlem amaçlı olduğunu söyledi. Blinken'ı dinledikten sonra AB'nin öyle bir önlem almasına gerek olmadığını düşünüyorum" dedi.
Borrell, "Blinken, AB'nin de aynı şeyi yapmasını istedi mi?" sorusu üzerine de, "Blinken bize bunun bir tahliye olmadığını söyledi. Kiev'den ayrılan ABD büyükelçiliği personelinin aileleri hakkında, personele isterlerse ülkeyi (Ukrayna) terk etmeye karar vermekte özgür olduklarının söylenmesi çok düşük seviyede alınan bir önlem. Ama biz bu son derece düşük seviyede olan önlemi bile almaya gerek olmadığını düşünüyoruz" yanıtını verdi.
Blinken'ın Rusya'nın Ukrayna'ya saldırma olasılığı konusunda "Rusya'nın müdahale edeceğine ilişkin bir korkuyu arttıracak yeni bir bilgi yok" diyen Borrell, "3 aydır neden AB'den bir yaptırım gelmediği sorusuna da, "Merak etmeyin, gerekli yaptırımlar, zamanı geldiğinde alınacak. Bilgi vermemek caydırıcılığın bir parçasıdır. Fazla bilgi vermemek lazım. Ama merak etmeyin. Zamanı gelirse tedbirler hazır olur" yanıtını verdi.
Borrell, Rusya'nın olası bir saldırı hazırlığı içinde olduğu iddialarına ilişkin de, "Sinirlerimizle oynanmasına izin vermemeliyiz. Belki de bazıları bizim sinirlerimizle oynuyor. Buna izin vermemek lazım. Biz tehditlerin ne olduğunu biliyoruz, nereden geldiğini biliyoruz ve mutlaka yanıt vermek gerektiğini biliyoruz. Finansal yaptırım konusunda bile sakin kalmak ve daha fazla sinirlenmemek gerek" dedi.
Önümüzdeki dönem müzakerelere ilişkin bir takvim belirlenip belirlenmediği konusunda da, Borrell, "AB'nin masada olmadığı gibi pek çok yorum var. Bizden bilgi alındı, sürekli istişarede kaldık. Hatta Rusya'ya verilecek yanıt konusunda bile danışıldı. Rusya'ya bir yanıt verilecek. Takvim de bu yanıta bağlı olacak" diye konuştu.
"Üyeler arasında ayrılık var mı? Ukrayna'ya silah verilmesi konusu gibi" sorusu üzerine de Borrell, "Biz ortak olarak neler yapabileceğimizi konuşuyoruz, her ülkenin kendisinin neler yapacağını değil. Bu konu ele alınmadı" dedi.