Asırlık mücadelenin mihenk taşları: Cumhuriyet kadınları
Kurtuluş Savaşı'nda kimisi tarlada, kimisi sağlık ocaklarında, kimisi eğitim alanında ve daha birçok farklı alanda mücadele veren kadınların toplumsal ilerlemeye katkıları, Cumhuriyet'in 100 yılı boyunca da artarak devam etti. Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cinsiyet eşitliğinin küresel çapta bile henüz yeni şekillendiği bir dönemde, "Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?" diyerek Türkiye'de kadın hakları için oluşacak zemini de sağlamlaştırmaya çalışıyordu. Cumhuriyet'in kuruluşuyla hedeflenen çağdaş uygarlık düzeyine erişme yolundaki mücadelenin mihenk taşlarından olan kadınların hukuk önünde eşitliğinin Anayasal güvence altına alınması için atılan adımlar, Türkiye'nin bilimden sanata her alanda aktif olabilmesini sağladı. Türkiye'de ilklere imza atan yüzlerce kadın, uzmanlaştıkları alanlarda ilham kaynağı oldu, binlerce kişinin hayatına dokundu. 1935 yılında TBMM'e ilk kadın milletvekilleri seçildiğinde, birçok Avrupa ülkesi dahil dünya genelinde ülkelerin çoğunluğunda henüz kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmamıştı. Mecliste kadın temsiliyet oranının küresel çapta ortalama yüzde 26 olduğu günümüzde, bu oran Türkiye'de yüzde 20'ye ulaştı. Kadınların eğitimi ve istihdamında da her yıl ilerleme kaydedilirken, cinsiyet uçurumunun her alanda kapatılması ve eşitliğin tam anlamda yakalanması için mücadele henüz bitmiş değil. Fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddetin engellenmesi ve hak ihlallerin önüne geçilmesine yönelik en önemli katkı da yine kadınların mücadeleleri ve yakaladıkları başarılarla geliyor.