Wall Street Journal Cumhuriyet’in kurulmasından sonra Sümela Manastırı’nda ilk kez bir ayine izin verildiğini yazıyor. Haberde, Akdamar adasındaki Ermeni Kilisesinin de Eylül ayında açılacağı vurgulanıyor;
“İslami eğilimli hükümetin bir yılı aşkın bir süre önce iki kiliseyi açmaya karar vermesinden sonra, ülkedeki siyasi atmosfer değişti. O dönemde hükümet, ülkedeki Kürtleri temsil ettiğini iddia eden militanlarla onlarca yıldır süren çatışmayı, dini ve etnik azınlıkların haklarını artırarak, askeri olmayan yöntemlerle sona erdirmeyi amaçlayan Demokratik Açılım politikasına odaklanmıştı. Ancak geçen sonbaharda Demokratik Açılım politikasında işler ters gitmeye başladı. PKK saldırıları, 2011 Temmuz’unda yapılacak seçimler öncesinde siyasi gündemi belirleyen bir milliyetçi tepkiye neden oldu. Aynı dönemde, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin her iki ülke tarafından da onaylanmaması nedeniyle Türkiye-Ermenistan sınırının açılması konusundaki görüşmeler çıkmaza girdi.”
USA Today İkiz Kuleler’in enkazının yakınında cami inşa edilmesi konusunun siyasi istismar malzemesi yapılmasına karşı çıkıyor. Gazete, cami yapımının yerel yöneticileri ilgilendiren bir konu olduğunu belirtiyor;
“Son on yılda Amerika’da onlarca cami yapıldı. 2000 yılında Amerika’daki cami sayısı yaklaşık 1200 iken, şimdi bu rakam 1500’e çıkmış durumda. Camilerin yapıldığı bölgelerde yaşayanlar bazen trafiği ve gürültüyü protesto eden gösteriler yaptılar, ancak büyük bir kilise yapıldığında da benzer tepkiler oluşuyor. Çok ender de olsa, doğrudan İslam’ı hedef alan saldırılar gündeme geldiğinde, camileri ve ibadet özgürlüğünü savunan örgütler ve bireyler, bu tepkileri etkisizleştirdi. Amerika’nın bu konuda kafa karışıklığına yol açmayan mesajlar verecek liderlere ihtiyacı var. Bush, 11 Eylül saldırılarından altı gün sonra, ‘terör, gerçek İslam inancını yansıtmıyor’ diyerek doğru bir tavır almış ve Müslümanlara yönelik şiddet tehdidinde bulunanları ‘benim bildiğim Amerika, bu değil’ diyerek uyarmıştı.”
Los Angeles Times 75 yıl önce kurulan sosyal güvenlik sisteminde reforma gitmenin şart olduğunu vurguluyor. Gazete, bu konuda zaman kaybedilmesinin sadece işi daha da zora sokacağı uyarısında bulunuyor;
“Geçen yılsonu itibariyle, yaklaşık 53 milyon emekli, özürlü veya onların bakmak zorunda olduğu kişiler, sosyal güvenlik sisteminden maaş alıyordu. Yani yaklaşık her altı Amerikan vatandaşından biri sosyal güvenlik sisteminden ayda ortalama bin dolar alıyor. Halen çalışan işçilerin ödediği primler, şu anki emeklilerin maaşlarını finanse ediyor. Ancak İkinci dünya Savaşı sonrasında doğum oranının düşmesi, çalışanlar ile emekliler arasındaki oranın da bozulmasına neden oldu. Elbette, sosyal güvenlik sisteminde yapılacak bir reform acısız olmayacaktır. Ancak Kongre üyeleri bu sorunun çözümü için harekete geçmeyi ne kadar çok beklerlerse, prim artışları veya maaşlardaki kesintiler de o kadar fazla olacaktır.”
New York Times Amerika’nın giderek artan dış ticaret açığına dikkat çekiyor. Gazete, Çin ve Almanya gibi ülkelerin ihracata dayalı büyüme modelinin Amerika’ya zarar verdiğini kaydediyor;
“Çin, fiyatını yapay biçimde düşük tuttuğu ürünleriyle, dünyanın dört bir yanındaki talebe cevap veriyor. Dünyanın bir diğer büyük ihracatçı ülkesi olan Almanya, bütçe kesintisine giderek kendi ekonomisini canlandırmak için dış talebe bel bağlıyor. Bu, sürdürülebilir bir durum değildir. Durgunluk tehlikesini atlatan Amerika, harcamalarını azaltıp tasarrufunu artırarak yıllardır süren dış ticaret açığı sorununu çözmek için çaba harcamalıdır. Ancak bütün büyük ekonomik aktörler, talebi canlandırmak için harekete geçmedikçe, hem Amerika’da hem de bütün dünyada ekonominin düzelmesi beklenmemelidir.”