Gazeteci olarak ilk takip ettiği seçim 1983’te Turgut Özal’ın sürpriz zaferiyle sonuçlanan genel seçimler olan Finkel’e göre seçim sonuçlarını tahmin etmek güç. Gazeteci, ülkedeki seçim atmosferini “büyük ihtimalle AK Parti en büyük oy oranını alacak ama OHAL’e rağmen muhalefet biraz hareketli” sözleriyle özetliyor.
“Meşrutiyet kaybediyor”
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında getirilen Olağanüstü Hal ilanının, demokratik bir seçime gölge düşürdüğünü vurgulayan Finkel, “Keşke seçimden önce kaldırsaydı OHAL’i bir seçim OHAL şartlarında alabilmek için biraz Meşrutiyet kaybediyor. Serbest bir seçim olmuyor” diyor.
“Seçim ne olursa olsun bundan sonra değişik olacak”
Sık sık dile getirilen Türkiye’nin en büyük sorunu hükümet değil de muhalefet olmadığı eleştirilerini hatırlatan Andrew Finkel, “Demokrasi aslında onu demek istiyor. Alternatif olmayan bir ülkede demokrasi de yoktur. Ama muhalefet ölü dendi. Biraz canlandı, beklenmedik şekilde birleşmiş, kavga etmemiş. Seçim ne olursa olsun bundan sonraki durum değişik olacak.”
20 yıldır Türkiye’de gazetecilik yapan Andrew Finkel’e göre ülkenin birbirine bağlı İki büyük sorunu var. “Demokrasi yok. Hür bir Türkiye olduğunu kimse söylemiyor. Mesela Türkiye’de Wikipedia yasak. Bilgi ekonomisi yasaklanmış bir şekilde nasıl ilerleyecek Türkiye?”
“AK Parti dış piyasalar için eskiden istikrar demekti”
Finkel’a erken seçim kararında etkili faktörün ekonomi mi olduğu sorusunu da yöneltiyoruz. “Ekonomik şartlar tehdit altında. Büyük ihtimalle seçim kazanabilmek için fazla canlandırıldı ekonomisi. Tüketiciye bağlı ekonomisi çok büyüdü son çeyrekte. Yılın ikinci yarısı kimse olumlu bir şey beklemiyor. Son bir iki ayda Lira’nın yüzde 20’si değer kaybetti. Demek ki herkes ekonomi bakımından şüpheli bakıyor. Eskiden AK Parti dış piyasalar için istikrar demekti şu anda şüpheli bakıyor.”
“Kısıtlanmış Türkiye”
Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti’nin oy potansiyeli ve cumhurbaşkanlığı adaylığını da değerlendiren Finkel, ‘İlk kurban MHP olacak’ diyor. Finkel Türkiye’deki tabloyu ‘kısıtlanmış Türkiye’ sözleriyle özetliyor. “Son zamanlarda endişe ettiğimiz şey ifade özgürlüğü kısıtlanmış bir Türkiye. Böyle bir Türkiye de, kısıtlanmış bir Türkiye. Yani ilerlemeyecek. Hiç kimse açık açık konuşmak istemiyor. Bu hem kişisel hayatlar hem de memleket için hoş bir şey değil.”