Amerika uranyum zenginleştirmeye gelecek ay yeniden başlayacağı bildirilen İran’a karşı ekonomik ve mali yaptırımları sessizce arttırıyor. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de İran’a yaptırımları genişletti. Bu girişimlerin, yaptırımlara karşı çıkan Türkiye’yle Amerika arasında diplomatik sorunlara yol açabileceği belirtiliyor.
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada Ankara’ya, İran’a karşı yaptırımlara destek vermesi çağrısında bulundu.
Wulff, Ankara'dan Birleşmiş Milletler’in İran’a karşı yaptırımları güçlendirme politikasına destek vermesini istedi ve artık uluslararası toplumun kaygılarını giderme görevinin İran’a düştüğünü söyledi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin geçici üyelerinden Türkiye, geçen Haziran’da İran’a yeni yaptırımlar öngören karara olumsuz oy vermişti. Ankara, olumsuz oyuna rağmen Güvenlik Konseyi’nin kararlarına uyacağını, ama Avrupa Birliği ve Amerika’nın tek yanlı uyguladığı ek yaptırımlara uymak zorunda olmadığını açıkladı.
Dışişleri Bakanlığı’nın İkili İşler ve Kamu Diplomasisi'nden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Selim Yenel, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uymak zorunda olduğunu söylemekle birlikte, yaptırımların işe yaramadığına ve İran’la görüşmelerin sürdürülmesi gerektiğine inandığını söyledi. Yenel, Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Amerika’nın uyguladığı tek yanlı adımlara uymak zorunda olmadığını belirtti.
Türkiye son dönemde Avrupa Birliği ve Amerika’nın aksine İran’la ticaretini geliştirmeyi öncelik haline getirdi. Geçen ay iki ülke, aralarındaki yıllık ticaret hacmini üç katına, yani 14 milyar dolardan 42 milyar dolara çıkarma sözü verdi. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Soli Özel, Ankara ve Tahran arasında son dönemde yaşanan bu sıcaklığın içerikten öte gösteriş amacı taşıdığı görüşünde.
Özel, “Amerika’yla kapsamlı iş ilişkileri içinde olan bir şirket İran’a yönelik yaptırımları ihlal etmeyecektir,” diyor. Soli Özel, “Sonuçta Türk hükümeti, şirketlere İran’la iş yapmayı emretmiyor. Türk hükümetinin anlatmaya çalıştığı şey, biraz hareket özgürlüğü sahibi olmak. Yani Amerika’yla iş yapmayı düşünmeyen şirketler İran’la ticaret yapabilir, ama bu da sonuçta kısıtlı olacak,” diye konuşuyor.
Batılı istihbarat kaynakları, İran’ın, Türkiye’deki gelişmiş finans sistemini, özellikle de devlet bankalarını kullanarak yaptırımları delmeye ve nükleer programı için malzeme satın almaya çalışacağı yönünde kaygılar bulunduğunu bildiriyor.
İran’ın ikinci büyük bankası Mellat, yeni yaptırımlar çerçevesinde, hem Avrupa Birliği, hem de Amerika’nın kara listesinde bulunuyor. Ama Mellat Bankası’nın Türkiye’de üç kentte şubesi var. Gözlemciler, Mellat Bankası’nın Türkiye’de sınırlamalara maruz bırakıldığı yönünde bir izlenim almadıklarını söylüyor.
Ağustos ayında bir üst düzey Amerikan heyeti Türkiye’yi ziyaret etti ve Türk şirketlerini Washington’un İran’a yönelik yaptırımlarını ihlal etmemeleri konusunda uyardı. Ancak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ticaret ve enerji ilişkilerinden dolayı İran’ı önemli bir komşu olarak gördüklerini, Amerika ve Avrupa Birliği tarafından alınan tek yanlı kararların kendilerini yasal olarak bağlamadığını söyledi.
Amerika Maliye Bakanlığı Terörizm ve Mali İstihbarat Müsteşarı Stuart Levey, Amerika’nın İran’a yaptırım politikaları konusunda bu hafta Türk yetkililer ve özel sektör temsilcileriyle yeni görüşmeler yaptı. Tehlikelerin farkında olduklarını söyleyen Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selim Yenel, yine de Amerika’nın Türkiye üzerinde karar verme hakkı olmadığını kaydetti.
Yenel, İran’la iş yapan kesimlerin durumunu dikkatle inceleyeceklerini, bununla birlikte Türkiye’nin yalnızca Birleşmiş Milletler yaptırımlarına bağlı olduğunu belirtti.
Global Menkul Değerler’den Emre Yiğit de Avrupa Birliği ve Amerika’nın sert tavırlarını daha da arttırmasının gerçekçi olmadığı görüşünde. Türkiye ve İran’ın kaçınılmaz olarak komşu kalmaya devam edeceğinin altını çizen Emre Yiğit, Ankara’dan istenenin, “Fransa’ya Almanya’dan, İngiltere’ye de Avrupa Birliği’nden ithalatı kesmesini istemek” gibi bir şey olacağını söylüyor.
Avrupa Birliği genelinin aksine Türk ekonomisi rekor düzeyde gelişme sağladı. Bu başarının bir nedeni Türkiye’nin ticari ortaklarını çeşitlendirmesi, yani Avrupa Birliği’ndeki ticari ortaklarının yanı sıra Ortadoğu pazarlarına yönelmesinde yatıyor. Küresel alanda gittikçe dışlanan İran’la ticaret potansiyeli önemli derecede fazla, ama bu Ankara’nın Amerika ve Avrupa Birliği’yle ciddi şekilde çatışmasına da yol açabilir.