Gaziantep’te yaşayan 80 yaşındaki Yaşar Elbir, 6 metrelik atölyesinde geleneksel yöntemlerle dokuduğu kilimleri Almanya’ya ihraç ediyor.
Mesleğe 5 yaşındayken çırak olarak başlayan Elbir, teknolojiye yenik düşen kilim dokumacılığı mesleğinin çalışan son ustası. 7 çocuk babası Yaşar Usta 25 yıllık ahşap tezgahında geleneksel yöntemlerle dokuduğu kilimleriyle dünya pazarında kendisine yer bulurken, çırak yetişmediği için siparişleri yetiştirmekte güçlük çekiyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Yaşar Elbir, 1940’lı yıllarda kentte yaklaşık 10 bin tezgahın aktif killim dokuduğunu ifade ederek, “Mesleği yapan tek usta ben kaldım. Çırak yetiştirmek istiyorum ama kimse gelmiyor. Ben öldükten sonra bu tezgah sahipsiz kalacak ve bu meslek de ölecek’’ dedi.
Teknolojiye yenik düşen meslek
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kilimcilik mesleğinin de yok olduğuna dikkat çeken Yaşar Elbir, “Bu işe 5 yaşındayken çırak olarak başladım. İlk önce ustalarımızın yanında masarasını sardım. O tarihlerde Gaziantep’te 9-10 bin tane kilim dokuma tezgahı vardı. 1960 yıllarına kadar kilim dokumaya devam ettim. Daha sonra makineleşmeyle birlikte halı ve yolluklar makinalarda dokunmaya başlayınca bizim bu işimiz battı. Bir ara mesleği bırakarak şoförlük yapmaya başladım. 1995 yılında ise emekli olduktan sonra tekrar kilim dokumaya başladım. İlk olarak evde bu tezgahı kurdum, daha sonra bu dükkana taşındım. 25 yılı aşkın süredir de aralıksız tekrar kilim dokumaya devam ediyorum. Bu dükkan çok eski bir dükkan, ben çocukluk yıllarımda burada çıraklık da yapmıştım. Biraz küçük ama idare ediyorum’’ diye konuştu.
"Ben öldükten sonra tezgahım sahipsiz kalacak"
Kilim dokumacılığının kazandıran bir meslek olduğunu belirten Yaşar Erbil, küçük atölyesinde tek başına dokuduğu kilimlerle bile Avrupa pazarına girebildiğine dikkat çekerek, “Aslında mesleğimiz çok güzel ve kazandırıyor. Benim şu anda çalıştığım dükkanım 6 metrekare. Bu küçük dükkanımda dokuduğum kilimleri de yurtdışına, genelde de Avrupa’ya gönderiyorum. Hatta son zamanlarda müşterilerim sıkıştırıyorlar beni yetiştiremiyorum. En fazla müşterilerim Almanya’da var. Bu mesleği bizden sonra sürdürecek olan ustalarımızın yetişmesini çok istiyorum. Ama ne çırak geliyor, ne de usta yetişiyor. Son kalan usta olan ben de yarın bırakırsam bu meslek ölür gider. Bu meslek bir zanaat, insanların öğrenmesini istiyoruz. Bu mesleği yapmasalar bile öğrensinler, belki bir gün yapmak zorunda kalırlar. Bu tezgahı 25 yıl önce yaptırmıştım, o zamandan bu yana aralıksız çalışıyor. Ben öldükten sonra bu meslek de ölecek, bu tezgah da sahipsiz kalacak. Ama kendi çocuklarım da dahil bu işi öğrenmeye gelmiyorlar’’ ifadelerini kullandı.