Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961'de imzalanan ve göçün önünü açan İş Gücü Anlaşması, bugün 60 yaşına bastı. Bundan tam 60 yıl önce İstanbul Sirkeci Garı'ndan hareket eden trenlerle Almanya’ya gelen "Misafir İşçiler", para kazanıp dönmek için geldikleri ülkede, çoğunlukla hep bir gün dönmeyi hayal etseler de, yerleşik oldular ve Almanya’nın en büyük etnik azınlık grubuna dönüştüler. Türkiye’de kısmen halen "Alamanyalı" ya da "Gurbetçi", Almanya’da ise uzun bir süredir "Türkiye kökenli göçmenler" olarak tanımlanan insanlar, evler aldılar, işçilikten çıkıp her alanda kariyer yapmaya başladılar, iş yerleri kurdular.
Bugün kökeni Türkiye olan 3 milyon kişi Almanya’da yaşıyor. Yaklaşık yüzde 50’si Alman vatandaşı ya da çifte vatandaş. 915 bin Türkiye kökenli göçmen ev-mülk sahibi. 100 binin üzerinde Türkiye kökenli işveren 800 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor ve yılda 40 milyar Euro ciro yapıyor.
Yıllardır yaşanılan ayrımcılık ve dışlamalara rağmen, Türkiye kökenliler toplumsal yaşamın spordan sanata her alanında yer alırken, Almanya’nın artık vazgeçilmez bir parçası olarak tanımlanıyor. Geçtiğimiz 60 yıl içinde yapılan birçok siyasi hataya, evlerde, fabrikalarda, devlet dairelerinde, apartman avlularında ve okul sınıflarında yaşanan aşağılanmalara, öfkeye ve şiddete, Mölln, Solingen, NSU cinayetleri ve Hanau'daki saldırılara rağmen birçok başarı hikayesi de yazıldı. Türkiye kökenli mühendis, doktor, hakim, savcı, avukat, öğretmen sayısı her geçen yıl artarken, 26 Eylül’de seçilen Federal Meclis’te yer alan 18 Türkiye kökenli milletvekili, Meclis Başkenvekilliği’ne Aydan Özoğuz’un seçilmesi, Özlem Türeci ve Uğur Şahin çiftinin tıp alanında dünya çapında yankı bulan çalışmaları, bundan kısa bir süre öncesine kadar ülkenin en iyi futbolcusu olarak tanımlanan Mesut Özil’in Alman milli takımına katkıları başarı hanesine yazılanlardan sadece birkaç örnek.
Geride kalan haftalarda Alman siyasetinin önde gelen isimleri, bu özel tarihle bağlantılı açıklamalar yaparak, Türkiye’den Almanya’ya göçün önemine vurgu yaptı. Son olarak Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) Genel Başkanı Armin Laschet, dün akşam katıldığı bir toplantıda, 60 yıl önce Almanya’ya gelen Türk işçilerinin Almanya’ya yaptıkları katkının takdir edilmesi gerektiğini söyledi. Laschet, "60 yıl önce ülkemize çalışmaya gelen o insanlar bizim ülkemizi kalkındırdılar. Onlar bize ait ve takdiri edilmeyi herkesten çok hak ediyorlar. Ben de buradan bir kez daha hepsine teşekkür ediyorum" dedi.
Federal Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz, yıllarca güç koşullar altında çalışan Türkler'in, ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulunduğunu belirterek, bununla herkesin gurur duyması gerektiğini söyledi. Tam 60 yıldır Almanya’da yaşayan Türklerin bu toplumun bir parçası olduğunu ifade eden Widmann-Mauz, "Bizim toplumumuz kesinlikle artık Türkiye kökenli insanlar olmadan düşünülemez" dedi.
Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier daha önce yaptığı bir konuşmada, Alman ile Türk hükümetleri arasında 60 yıl önce imzalanan anlaşmanın milyonlarca kişinin hayatını ve Almanya’nın çehresini değiştirdiğini belirterek, Türkiye’den gelenlerin Almanya’nın bugünkü güçlü konumuna ulaşmasında önemli bir görev üstlendiğini söyledi. Almanya'ya gelen kişiler için uyum çalışmalarının yapılmamasını bir eksillik olarak tanımlayan Başbakan Angela Merkel ise, "O dönemde 'uyum politikası' gibi bir kavram yoktu. Misafir işçi kavramı, herkesin yakında gideceğine ilişkin düşünülen şeyi ifade ediyordu. Ancak bunların çoğu gerçekleşmedi" değerlendirmesinde bulunmuştu. Alman toplumunun zamanın akışı içinde Almanya'nın göç ülkesi olduğunu ve başka kültürlerden gelenlerin bu ülke için çalıştığında güçlendiğini anladığını ifade eden Merkel, insanlar arasında daha çok temasın sağlanması gerektiğini belirterek "Bu konuda yapacak çok şeyimiz var" dedi.
Camilerde 60.yıl hutbesi okundu
Öte yandan Almanya’da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) çatısı altında hizmet veren camilerde, dün "Almanya’ya Göçün 60. Yıl Dönümü" konulu cuma hutbesi okundu. DİTİB Hutbe Komisyonunca hazırlanan hutbede; "30 Ekim 1961 tarihinde Almanya Federal Cumhuriyeti, artan işgücü ihtiyacına destek olması için, Türkiye Cumhuriyeti’yle işbirliği anlaşması yaptı. 60 yıl önce atılan bu ilk adımla birlikte; çalışmayı, mücadeleyi, alın teri ve emeği kutsal bir gaye bilen güzel Anadolu’nun güzel insanlarının Almanya serüveni başlamış oldu. Bu yolculuk; gözlerde yaş, ellerde tahta bavulla başlayan, ömür sermayesi bittiğinde ise, tahta tabutlar içerisinde yine göz yaşlarıyla son bulan cefakar insanların yolculuğuydu. Bu yolculuk; şu üç günlük dünya hayatında, üç günlük tren yolculuğuyla başlayıp, üç saatlik uçak yolculuğuyla son bulan bir gurbet yolculuğuydu. Sayıları her geçen gün azalsa da bugün aramızda ilk nesil büyüklerimizin de var olduğunu bilmek, onlarla sohbet edip hatıralarını dinlemek gerçekten büyük nimet. Rabbim bu coğrafyalara dinimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi taşıyarak bu beldeleri Müslümanlarla tanıştıran tüm büyüklerimizden razı olsun" denildi