Almanya’nın Chemnitz kentindeki ırkçı şiddet olayları ve aşırı sağcıların yabancı ve mülteci avına çıkması Almanya’da demokrat kesimi ve göçmenleri endişeye düşürdü. Geçen hafta sonunda neden ve nasıl çıktığı henüz anlaşılmayan bir kavgada 35 yaşındaki bir Almanın bıçak darbeleriyle yaşamını yitirmesiyle başlayan ve cinayete karışan iki kişinin Irak ve Suriye’den gelen göçmenler olması bahane edilerek iki gün süren olayların önümüzdeki günlerde yeniden alevleneceği tahmin ediliyor. Irkçı ve aşırı sağcı gruplar gösterilerine bir gün ara verdikten sonra bugünden itibaren tekrar sokaklara çıkma çağrısı yaptı. Gösterilerin en büyüğünün İslam ve yabancı karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin organizasyonuyla Cumartesi günü yapılması bekleniyor.
Polisin geçen günlerde yeterli önlemleri almaması ve yaşanan olaylara adeta seyirci kalması ise eleştirilere neden oluyor. Yorumlarda ‘aşırı sağa karşı fazla hoşgörülü’ olmakla suçlanan güvenlik birimlerinin ve bir kesim siyasinin Chemnitz'te yaşanan tehlikeli gelişmeleri ciddiye almamasının vahim sonuçlar doğurabileceği, hukuk devletinin kendini savunma gücünü gösterememesinin de demokrasiyi tehlikeye atabileceği vurgulanıyor. Olaylar esnasında göçmenlere saldıran ve Almanya’da yasaklı Hitler selamı verenlerden hiç kimse gözaltına alınmamıştı.
250 bin nüfuslu Chemnitz’de yaşananlar Almanya’daki Türk toplumunda da endişe ve korkuya neden oluyor. Amerika’nın Sesi Türkçe Bölümü’ne konuşan Almanya Türk Toplumu adlı çatı örgütünün başkanı Gökay Sofuoğlu, son günlerde Almanya’yı şoke eden olayların uzun yıllara dayanan, örgütlü ırkçıların güç gösterisi olduğu görüşünde.
Sofuğlu, “Chemnitz’deki olaylar özellikle son yıllarda gelişen aşırı sağ düşüncenin, ırkçı saldırıların toplumsal merkeze yerleşiyor olmasıyla ilgili tehlikeli bir örnek teşkil etti. Bu Almanya için oldukça tehlikeli bir gelişme” dedi.
Gökay Sofuoğlu Federal Hükümet başta olmak üzere, Alman devletinin aşırı sağla etkili bir mücadele yürütmediğini belirtiyor. Son yıllarda güçlenen İslam ve sığınmacı karşıtı Almanya için Alternatif partisinin seçmenini kazanma mücadelesini ise bu gelişmenin nedeni olarak tanımlıyor.
Sofuoğlu, “Siyaset Almanya’da aşırı sağ gelişmelere konusunda sınıfta kaldı. Özellikle son yapılan siyasi söylemler genellikle ne söyleyelim de aşırı sağı korkutmayalım ne söyleyelim de AfD’nin gelişmesine katkıda bulunmayalım şeklinde oluşan söylemler haline geldi. Çoğu zaman olayları, aşırı sağ gelişmeleri meşrulaştıran, küçülten bir yapıda oluştu. Şimdi bunun cezasını görüyoruz. Aşırı sağa karşı kararlı mücadele vermek yerine aşırı sağ söylemlerle onların seçmenlerini kazanmaya yönelik politika Almanya’da tamamen iflas etmiş durumda. Bunu büyük siyasetin artık görmesi gerekiyor” dedi.
Olayların uzun bir süredir ırkçı şiddetin yoğunlaştığı Saksonya eyaletinde olması dikkat çekerken, uzmanlar aşırı sağın ‘sığınmacılar ve İslam’ konularını gündemde tutarak, ülkede gerginlik oluşmasını istediklerini belirtiyor. Gökay Sofuoğlu da, Chemnitz’deki provakasyonların Almanya’ya yayılma olasılığın çok yüksek olduğunu, hatta AfD’nin iktidara gelmeyi planladığını belirtiyor.
Sofuoğlu, “Chemnitz’de olan olaylar önümüzdeki günlerde başka kentlerde de olabilecek olaylar. AfD ve aşırı sağ zihniyet Chemnitz’e benzer olayları Almanya’nın her yerine yaymak istiyor. Bugün için belki bunun olmayacağını düşünebiliriz ama aşırı sağ tehlike şu anda her ne kadar Almanya’nın doğusunda görülüyor olsa da önümüzdeki dönemde Almanya’nın hepsini kapsayacak bir boyutta. Almanya’da aşırı sağ iktidara gelmeyecek diye bir şey de söz konusu değil. Bundan dolayı demokratik güçlerin mutlaka birlikte haraket etmesi ve bu gidişatı engellemesi gerekiyor” diyor.
AfD, genel seçimlerde Saksonya’da aldığı yüzde 27 oyla birinci parti olmuştu. 2019’daki eyalet seçimlerinde de birinci olma olasılığı yüksek görünüyor. Chemnitz’de başlayan olayların ve aşırı sağın nasıl frenleneceği konusunda ise uzmanların ve siyasetin ortak bir çizgisi yok. Almanya Türk Toplumu başkanı Gökay Sofuoğlu "okullarda demokrasi eğitimi şart" diyor.
Sofuoğlu, “Gençlere yönelik çalışmaların ağırlaştırılması gerekiyor. Örneğin okullarda konunun tekrardan gündeme gelmesi şart. Biz Almanya’da uzun zamandan beri demokrasiyi hiç gitmeyecek, hiç kaybetmeyecek bir olgu olarak kabul ettik. Demokrasiyi her gün yeniden savunulması gereken, yeniden yaşatılması gereken bir olgu olarak kavramadık. Bundan dolayı konuyu biraz daha güncel yaşama entegre etmek gerekiyor. Bunun için eğitim kurumlarının önümüzdeki dönemde mutlaka daha belirgin, daha etkili bir çalışma içerisine girmesi gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
