Pazar günü yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ağır yenilgi alan koalisyon partileri CDU ve SPD’de tartışmalar sertleşti. Hristiyan Demokratlar’ın yeni genel başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer ve SPD lideri Andrea Nahles’in istifalarının istenmesi, yeni bir hükümet krizi ve erken seçim tartışmalarını da beraberinde getirdi. Almanya’nın köklü iki büyük partisinin oylarının, AP seçimlerinde ülke genelinde toplam yüzde 40’ın altına düşmesi, geleneksel halk partilerinin belirleyici olduğu döneminin sonu olarak değerlendirilirken, son gelişmeler koalisyonun ayakta durmasının zor olduğunu ve bir sonraki genel seçime kadar dayanamayacağını gösteriyor.
Seçimde 2014'e göre oy oranı yüzde 8 düşen ve sadece yüzde 21,9 alabilen CDU’da eleştirilerin merkezinde Annegret Kramp-Karrenbauer var. Adının okunmasındaki zorluk nedeniyle Alman basını tarafından ‘AKK’ olarak tanımlanan CDU lideri, gerçi seçim sonucunun sorumluluğunu üstlendi ve kendisinin de hataları olduğunu belirtti. Ancak son günlerde yaptığı başka açıklamalar ve kırdığı potlar, geçen Aralık ayında üstlendiği parti genel başkanlığı döneminin kısa süre sonra sona erebileceği yorumlarına neden oldu. Kramp-Karrenbauer’in hedef tahtasına konmasına neden olan gelişme,seçimden iki gün önce YouTube'da yayınlanan ve 12 milyondan fazla tıklanan CDU karşıtı bir video oldu. CDU liderinin, Rezo adlı popüler YouTuber'ın yayınladığı, iklimlerin korunması ve dijitalleşme konularındaki yetersizlikleri nedeniyle CDU’ya oy verilmemesi çağrısı yapılan videoya önce nasıl tepki vereceği konusunda kararsızlığı, seçimden sonra ise partisinin aldığı sonuçtan dolaylı olarak Rezo’yu sorumlu tutan ve sosyal medyada ifade özgürlüğünü sorgulayan açıklamaları, büyük tepkiyle karşılandı.
CDU liderinin sözleri, interneti sansürlemek istediği şeklinde yorumlanırken, AKK’nın Merkel sonrası başbakanlık koltuğunu üstlenmeye hazır olmadığı görüşü hem muhalefet hem de kendi partisi tarafından dillendirildi. Gençlerin partiden uzaklaşmasının suçlusu olarak nitelendirilen Kramp-Karrenbauer’in koltuğunu sarsan gelişmelerin arka planında, kendisini CDU liderliğine getiren Angela Merkel’in de adı geçiyor. Berlin’de siyasi kulislerde, 18 yıl CDU Genel Başkanlığını yürüten ve yerini geçen Aralık’ta AKK’ya bırakan Merkel’in, halefinin neo-liberal siyasi çizgisinden, kendi izlediği mültecilere hoşgörülü tavrından uzaklaşmasından ve başbakanlık koltuğunu bir an önce ele geçirmek istediği yönündeki söylentilerden büyük rahatsızlık duyduğu belirtiliyor. Merkel, 2021’e kadar başbakanlık görevini sürdüreceğini açıklamış, AKK’ya yakın çevreler ise aylardır başbakan koltuğunda değişim gerekliliği talebini gündemde tutmuştu.
Merkel'in 'veliaht prensesi' Kramp-Karrenbauer’in siyasi geleceği, koalisyon ortağı SPD’deki krizle de ilişkili. AP seçiminde 150 yıllık tarihinin en ağır yenilgisini alan ve ikinci büyük parti konumunu Yeşiller’e kaptıran sosyal demokratların lideri Andrea Nahles’in, hiç bir şey olmamış gibi tavırları partide tam anlamıyla başkaldırıya neden oldu. SPD’nin düştüğü durumun faturasını Nahles’e çıkaran sosyal demokratların yerel örgütleri, parti liderinin istifasını talep ediyor. SPD’nin ısrarla büyük koalisyona devam etmesinin, oyların aşırı oranda azalmasına neden olduğu, Nahles’in seçmen tarafından sevilmediği gibi iddialar sosyal demokratlardaki tartışmaları büyütürken, SPD lideri atağa geçerek, gelecek hafta Salı günü parti meclis fraksiyonunda güven oylamasına gideceğini açıkladı. Nahles’in güven oyunu kaybederek, istifaya zorlanması durumumda, SPD’nin koalisyondan çekilmekten başka alternatifi kalmayacağı belirtiliyor. Bu durumda ise, Almanya’da erken seçime gidilecek. CDU’nun Kramp-Karrenbauer yerine büyük bir olasıkla geçen yıl ona rakip olan Friedrich Merz’le seçime gireceğini savunan analizciler, olası erken seçimlerin AP seçimlerinde büyük bir zafer elde eden Yeşiller’e yarayacağını ve partinin karizmatik lideri Robert Habeck’le birlikte birinci bile olabileceğini vurguluyor.
CDU ve SPD liderlerinin önümüzdeki günlerde, koltuklarını kaybetmeden ayakta kalabilmeleri durumunda, en geç ülkenin doğusunda bulunan Brandenburg ve Saksonya’da 1 Eylül’de, Thüringen’de 27 Ekim’de yapılacak eyalet parlamentosu seçimlerinden sonra aynı tartışmalar yeniden başlayacak. Söz konusu eyaletlerde, göçmen ve İslam karşıtı Almanya için Alternatif partisinin birinci olması, CDU ve SPD’nin ise dibe vurması bekleniyor.