Suriye'de son bir haftada yaşananlar, Ortadoğu'yu derinden etkileyecek bir süreci başlattı. Esat'ın ülkeyi terk etmesi ve Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) adlı örgüt liderliğindeki muhalif grupların başa geçmesi sonrasında güç dengelerinin nasıl evrileceği hala netlik kazanmış değil.
Alman yetkililer tarafından yapılan açıklamalar ve yorumlar da Berlin’in jeopolitik çıkarları doğrultusunda hızlı adımlar atmayı planladığını gösteriyor.
Nitekim Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius'un Irak’ın Erbil şehrinde yaptığı açıklamalar, Almanya’nın Suriye politikalarındaki önemli bir değişimi işaret ediyor. Bakan Pistorius, Alman hükümetinin HTŞ ile görüşmeler başlatacağını açıklayarak, başka Avrupa ülkelerinde halen terörist olarak kabul edilen grup ile diyalog kurma niyetini vurguladı.
Pistorius, HTŞ ile yalnızca askeri veya terörle mücadele bağlamında değil, aynı zamanda politik bir düzeyde iletişim kurmayı hedeflediklerini belirtti. “50 yıl süren otokrasi ve diktatörlükten sonra değişim hemen gerçekleşemez” diyen Pistorius, HTŞ’yi bir aktör olarak tanıyarak dikkatli bir denge oluşturulabileceğini ifade etti.
Baerbock’dan Türkiye açıklaması
Bu arada Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Almanya'nın Suriye'de barışçıl bir geçiş süreci için çaba sarf edeceğini ifade etti. Suriye'nin içindeki diyalog sürecinin dışarıdan baltalanmasına engel olmak zorunda olduklarını belirten Baerbock, "Güvenlik çıkarlarını öne süren Türkiye ve İsrail hükümetleri gibi komşular süreci tehlikeye sokmamalıdır" ifadelerini de kullandı.
Dışişleri Bakanı Baerbock, Suriye halkının henüz özgür ve barışçıl bir Suriye’ye geçişi başaramadığını belirterek, uluslararası toplumu bu geçişin sağlanması için tüm gücünü seferber etmeye çağırdı. Baerbock, Suriye'nin geleceğinde tüm insanların, hangi dini ve etnik kökenden olursa olsun güven içinde birarada yaşayabilmesi gerektiğini vurguladı.
Baerbock’un düzenlediği toplantı sonrasında bakanlık kaynakları, Almanya’nın Suriye için "özgür ve demokratik bir ülke" oluşturma amacını taşıyan sekiz maddelik bir plan hazırladığını aktardı.
Almanya'nın sunduğu bu önerilerin, Fransa gibi önemli uluslararası ortaklarla yapılan görüşmeler sonucu şekillendiği ifade edildi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Pazartesi günü, Esat’ın devrilmesinin ardından Suriye'nin yeni liderleriyle işbirliği yapma olasılığını görüştükleri belirtilmiş, Berlin'den yapılan açıklamada "Her iki lider de temel insan hakları ve etnik ve dini azınlıkların korunması temelinde yeni yönetimle işbirliğine hazır oldukları konusunda mutabık kaldılar" denilmişti.
Suriye'deki değişim ve Almanya'nın sekiz maddelik planı
Almanya’nın planı sekiz ana başlıkta toplanmış durumda. Bunlar arasında ülke içindeki güç paylaşımının barışçıl bir şekilde gerçekleşmesi, Suriye için uluslararası bir strateji belirlenmesi, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) gibi İslamcı gruplarla pragmatik bir yaklaşım benimsenmesi, ülkenin yeniden inşası, siyasi ve hukuki hesaplaşma süreçlerinin desteklenmesi, kimyasal silahların güvenliğinin sağlanması, Almanya’nın Şam’daki diplomatik temsilciliğinin yeniden kurulması ve mültecilerin gönüllü dönüşünü sağlayacak uluslararası bir koordinasyonun kurulması gibi konular yer alıyor.
Planda, Suriye’deki geçiş sürecinin Birleşmiş Milletler tarafından denetlenmesi ve bu süreçte Almanya'nın arabuluculuk deneyimine dayalı olarak önemli bir rol oynamaya hazır olduğu belirtiliyor. Bu süreçte, milislerin Suriye ordusuna entegre edilmesi ve devlet kurumlarının korunması gerektiği ifade edilerek, amacın "özgür ve demokratik seçimler" yapılması olduğu vurgulanıyor. Planda, Suriye’nin geleceği için uluslararası bir konsensüs oluşturulması gerektiği de belirtiliyor. Bu konsensüsün başta önemli Arap ülkeleri, Batılı bağışçı ülkeler ve Suriye’nin Türkiye gibi komşuları olmak üzere İsrail'i de kapsaması gerektiği ifade ediliyor. Ancak Rusya ve İran’ın bu süreçteki olası rolleri ise belirsiz bırakılmış. Konsensüs, dış müdahaleleri engellemeyi ve geçiş sürecinin zedelenmesini önlemeyi amaçlıyor.
Almanya HTŞ’ye pragmatik yaklaşım planlıyor
Almanya’nın planı, HTŞ ile ilgili, grubun Suriye’deki önemli güçlerden biri olduğunu kabul ederek, onlarla "pragmatik" bir yaklaşım izlenmesini öneriyor. Bu grubun liderliğindeki geçici hükümetin belirli kriterleri yerine getirmesi gerektiği, bunlar arasında azınlıkların korunması, tutukluların serbest bırakılması ve eski düşmanlara karşı intikam alınmaması gerektiği belirtiliyor. Bu kriterlerin yerine getirilmesi durumunda Almanya’nın HTŞ yönetimiyle Avrupa Birliği ve G7 ülkeleriyle birlikte ilişkiler kurma hedefi dile getiriliyor.
Planda, gerekli siyasi koşullar sağlandığı takdirde başlayacak Suriye'nin yeniden inşası ve bu süreçte yaptırımların kaldırılması gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, insani yardımların hızla yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Hukuki ve siyasi hesaplaşma konusuna da değinilen planda, Almanya, özellikle geçmişteki insan hakları ihlalleri ve savaş suçları konusunda teknik yardım sağlamayı ve bu süreçte Almanya’nın geçmişteki tecrübelerinden faydalanmayı öneriyor. Almanya, bu hesaplaşmaların Suriye halkının içsel uzlaşmasına katkı sağlamasını umuyor.
Kimyasal silahların güvenliği de planın önemli bir maddesi olarak yer alıyor. Esat rejiminin kimyasal silahlarının yanlış ellere geçmesini önlemek amacıyla Birleşmiş Milletler Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü’nün (OPCW) hızla bir misyon göndermesi gerektiği belirtiliyor.
Almanya, 2012 yılında Şam’daki diplomatik temsilciliğini kapatmıştı. Ancak söz konusu plan, Almanya'nın Suriye’ye yönelik yeni bir diplomatik yaklaşım geliştirmeyi amaçladığını gösteriyor. Bu bağlamda Almanya, bir keşif misyonu göndererek, etnik ve dini gruplarla görüşmeler yapmayı ve yeni bir Suriye geçiş hükümeti ile ilişki kurmayı planlıyor. Son olarak, mültecilerin geri dönüşü konusunda uluslararası koordinasyonun sağlanarak, güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönüşlerin yapılması gerektiği ifade ediliyor. Bu süreçte mültecilerin geri dönüşü için gerekli insani, siyasi ve sosyo-ekonomik koşulların oluşturulması gerektiği belirtiliyor.
Forum