ALMANYA, BERLIN —
Almanya’da federal parlamento seçimlerine tam bir ay kaldı. Pek çok eyalette okul tatilinin sona ermesi ile birlikte partiler seçim çalışmalarını sıcak yaz günlerine rağmen hızlandırdı.
Sokaklar ve meydanlar partilerin propaganda afişleriyle donatılırken, başta Başbakan Angela Merkel ve Sosyaldemokrat Parti SPD’nin adayı Peer Steinbrück olmak üzere siyasetçiler mitinglerde seçmeni ikna turlarına başladılar. Ama Berlin’deki yorumcuların ortak kanısı ülkenin geride kalan haftalarda sıcak yazın da etkisiyle en heyecansız seçim kampanyalarından birini yaşadığı şeklinde.
Ancak sönük geçen ve bazı yorumlara göre bu haliyle Merkel’in işine gelen seçim maratonu, birden yerini hareketliliğe bıraktı. Bunun nedeni Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble’nin bir seçim toplantısında, Yunanistan'a şu ana kadar yapılan 246 milyar Euro’luk mali yardımın yetmeyeceğini ve bu ülkeyi iflastan kurtarmak için bir üçüncü yardım paketine ihtiyaç olduğunu söylemesi.
Schäuble’nin sözleri seçimde konu kıtlığı çeken muhalefet partilerinde büyük yankı bulurken, Başbakan Merkel’in Schäuble’yi bu konuyu gereksiz yere gündeme getirdiği için eleştirdiği haber veriliyor. Merkel Yunanistan’a yardım ve Euro’nun geleceği gibi konuları seçim konuşmalarından uzak tutmaya çaba gösteriyor.
Nitekim Schäuble’nin açıklaması sonrasında sosyal demokrat SPD’nin adayı Steinbrück Merkel’i konuyla ilgili gerçeği söylememekle ve seçmeni kandırmakla suçladı. Gazetelerin ekonomi sayfalarında çıkan yorumlarda da başbakanın masasında uzun bir süredir Yunanistan'ın borcunun balonlaşarak ödenemeyecek seviyeye geldiği yönünde bir rapor bulunduğu, yeni bir yardım paketinin kaçınılmaz olduğu, ancak bunu seçimden sonra açıklamayı planladığı iddia ediliyor.
Konunun önümüzdeki günlerde alacağı boyutun seçimlerin sonucunu etkileyebileceği de öne sürülüyor. Ancak tahminlere göre Euro ve Yunanistan tartışmaları SPD ve Yeşiller gibi muhalefetin ana partilerine değil, ‘Almanya İçin Alternatif’ AfD adı ile seçime katılan partiye yarayacak.
Tanınmış muhafazakar ekonomist ve akademisyenler tarafından kurulan ve Euro bölgesinin sistemli bir şekilde feshedilmesini, Euro’nun da iptal edilerek eski ulusal para birimi Mark’a geri dönülmesini talep eden parti Yunanistan’a kurtarma paketlerine de karşı çıkıyor.
Anketlere göre söz konusu partinin bu tartışmalarla birlikte yüzde 5 barajını aşarak Federal Meclis’e girmesini gerçekçi gözüküyor. Euro karşıtı partinin oylarını özellikle Merkel’in partisi CDU seçmenlerinden alacağı tahmin ediliyor.
Almanya’da hükümet ve muhalefet partilerinin oy oranlarının at başı gitmesi AfD’nin oylarının önemini daha da artırıyor. Yapılan son kamuoyu araştırmalarında iktidardaki CDU-CSU/FDP koalisyonu ve muhalefetdeki SPD-Yeşiller’in oy oranları yüzde 42, yani tam bir eşitlik söz konusu.
Öte yandan gözler şimdiden seçime üç hafta kala gelecek Pazar yapılacak televizyon düellosuna çevrildi. Merkel ve SPD’li Steinbrück federal seçim öncesi kozlarını 90 dakika sürecek ve beş kanaldan aynı anda yayınlanacak televizyon programında paylaşacak. Düelloya Euro krizi tartışmalarının damga vurması beklenirken, iki siyasetçinin söylemlerinin seçimin kaderini değiştireceğinden yola çıkılıyor.
Sokaklar ve meydanlar partilerin propaganda afişleriyle donatılırken, başta Başbakan Angela Merkel ve Sosyaldemokrat Parti SPD’nin adayı Peer Steinbrück olmak üzere siyasetçiler mitinglerde seçmeni ikna turlarına başladılar. Ama Berlin’deki yorumcuların ortak kanısı ülkenin geride kalan haftalarda sıcak yazın da etkisiyle en heyecansız seçim kampanyalarından birini yaşadığı şeklinde.
Ancak sönük geçen ve bazı yorumlara göre bu haliyle Merkel’in işine gelen seçim maratonu, birden yerini hareketliliğe bıraktı. Bunun nedeni Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble’nin bir seçim toplantısında, Yunanistan'a şu ana kadar yapılan 246 milyar Euro’luk mali yardımın yetmeyeceğini ve bu ülkeyi iflastan kurtarmak için bir üçüncü yardım paketine ihtiyaç olduğunu söylemesi.
Schäuble’nin sözleri seçimde konu kıtlığı çeken muhalefet partilerinde büyük yankı bulurken, Başbakan Merkel’in Schäuble’yi bu konuyu gereksiz yere gündeme getirdiği için eleştirdiği haber veriliyor. Merkel Yunanistan’a yardım ve Euro’nun geleceği gibi konuları seçim konuşmalarından uzak tutmaya çaba gösteriyor.
Nitekim Schäuble’nin açıklaması sonrasında sosyal demokrat SPD’nin adayı Steinbrück Merkel’i konuyla ilgili gerçeği söylememekle ve seçmeni kandırmakla suçladı. Gazetelerin ekonomi sayfalarında çıkan yorumlarda da başbakanın masasında uzun bir süredir Yunanistan'ın borcunun balonlaşarak ödenemeyecek seviyeye geldiği yönünde bir rapor bulunduğu, yeni bir yardım paketinin kaçınılmaz olduğu, ancak bunu seçimden sonra açıklamayı planladığı iddia ediliyor.
Konunun önümüzdeki günlerde alacağı boyutun seçimlerin sonucunu etkileyebileceği de öne sürülüyor. Ancak tahminlere göre Euro ve Yunanistan tartışmaları SPD ve Yeşiller gibi muhalefetin ana partilerine değil, ‘Almanya İçin Alternatif’ AfD adı ile seçime katılan partiye yarayacak.
Tanınmış muhafazakar ekonomist ve akademisyenler tarafından kurulan ve Euro bölgesinin sistemli bir şekilde feshedilmesini, Euro’nun da iptal edilerek eski ulusal para birimi Mark’a geri dönülmesini talep eden parti Yunanistan’a kurtarma paketlerine de karşı çıkıyor.
Anketlere göre söz konusu partinin bu tartışmalarla birlikte yüzde 5 barajını aşarak Federal Meclis’e girmesini gerçekçi gözüküyor. Euro karşıtı partinin oylarını özellikle Merkel’in partisi CDU seçmenlerinden alacağı tahmin ediliyor.
Almanya’da hükümet ve muhalefet partilerinin oy oranlarının at başı gitmesi AfD’nin oylarının önemini daha da artırıyor. Yapılan son kamuoyu araştırmalarında iktidardaki CDU-CSU/FDP koalisyonu ve muhalefetdeki SPD-Yeşiller’in oy oranları yüzde 42, yani tam bir eşitlik söz konusu.
Öte yandan gözler şimdiden seçime üç hafta kala gelecek Pazar yapılacak televizyon düellosuna çevrildi. Merkel ve SPD’li Steinbrück federal seçim öncesi kozlarını 90 dakika sürecek ve beş kanaldan aynı anda yayınlanacak televizyon programında paylaşacak. Düelloya Euro krizi tartışmalarının damga vurması beklenirken, iki siyasetçinin söylemlerinin seçimin kaderini değiştireceğinden yola çıkılıyor.