BERLİN - Alman hükümetinin dış politika önceliklerini kim belirliyor? Uluslararası konulardaki stratejiyi Başbakan Olaf Scholz mu yoksa Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock mu çiziyor?
Baerbock'un geçen hafta yapılan Avrupa Konseyi toplantısında, "Biz Rusya'ya karşı savaş veriyoruz" şeklinde sadece Moskova’da değil, Berlin’de de tepki toplayan açıklaması sonrasında Almanya’nın dış politikasında kimin sözü geçtiği tartışmaları daha da ivme kazandı.
Scholz’un söz konusu açıklamadan rahatsız olduğu, Başbakanlık'ta kapalı kapılar ardında kurmaylarıyla yaptığı bir toplantıda, Baerbock’u isim vermeden "savaş kışkırtıcısı" olarak tanımladığı haberi basına sızdı.
Baerbock, Avrupa Konseyi'nde katıldığı oturumda, Batılı müttefikler arasında birlik çağrısında bulunurken, "Bir savaş veriyoruz. Biz Rusya'ya karşı savaşıyoruz, birbirimize karşı değil" demişti.
Bakanın bu sözleri sonrasında, muhalif partiler Baerbock’un bakanlık için uygun olup olmadığının sorgulanmasını isterken, Baerbock'un açıklaması Başbakan Scholz'un halen süren Latin Amerika ziyeretinde de gündeme geldi.
Arjantin’in başkenti Buenos Aires'te düzenlenen bir basın toplantısında Scholz, Dışişleri Bakanı’na mesafe koyarak, "Almanya, her tür gerilimi önlemek için elinden geleni yapacaktır. Rusya ile NATO arasında savaşa yol açacak bir gerilim bizim için söz konusu değil. Bunun olmaması için de her şeyi yapacağız" dedi.
"İki siyasetçi anlaşamıyor" iddiası
Scholz ve Baerbock arasındaki zor ilişki, özellikle Leopard-2 muharebe tanklarının Ukrayna'ya gönderilmesi kararı öncesinde de ortaya çıkmış, Başbakan karar konusunda uzun süre tereddüt ederken, Baerbock ve partisi Yeşiller, muhalefeti destekleyen bir tavır ortaya koyarak tankların bir önce gönderilmesi konusunda ısrarcı olmuştu.
Geçen yıl Kasım ayında da Baerbock, Scholz'un Çin’e yaptığı ziyareti "doğru bulmadığını" söyleyerek, koalisyon ortakları arasında krize neden olmuş, Scholz’un yakın çevresinden yapılan değerlendirmelerde Baerbock’un açıklamaları "ayıp, terbiyesizce ve disiplinsizlik" olarak tanımlanmıştı.
Son olarak ise, iki siyasetçinin Almanya’nın yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi konusunda da anlaşamadıkları öğrenildi.
Stratejide, Dışişleri Bakanlığı ABD ile yakın iş birliğini hedeflerken, Başbakanlık'ın daha çok Avrupa‘nın egemenliğine odaklanmak istediği, metin üzerinde mutabakata varılmadığı haber alındı. Baerbock’un 17 Şubat’ta başlayacak Münih Güvenlik Konferansı'nda uluslararası kamuoyuna tanıtmak istediği strateji belgesinin, Başbakanlık tarafından "çok eksiklikler var ayrıca diğer bakanlıkların da fikri alınmalı" denilerek, şimdilik rafa kaldırıldığı anlaşıldı.
"Baerbock açık sözlü, Scholz soğukkanlı"
Başbakan Scholz ve Dışişleri Bakanı Baerbock arasındaki sorunlar, Berlin’de "açık bir sır" olarak biliniyor.
Analizciler, iki siyasetçinin iletişim stratejilerinin tamamen farklı olduğunu vurgulayarak, bunun gerilime neden olduğunu öne sürüyor.
Dışişleri Bakanı Baerbock, özellikle gazetecilerle konuşmayı seven, açık sözlü ve duygusal yorumlarından kaçınmayan bir siyasetçi olarak bilinirken, Scholz ise dış politikada gerilimli konular da dahil olmak üzere ılımlı bir çizgi izleyen, soğukkanlı kararlar veren yanıyla ön plana çıkıyor.
Almanya Başbakanı, konuşmalarına duygu katmadığı ve monoton açıklamalar yaptığı gerekçesiyle, "Scholz" ile "Otomat" kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan "Scholzomat" lakabıyla anılıyor.