Erişilebilirlik

Afgan Göçmenler Kimlik ve Sağlık Desteği İstiyor


Türkiye’nin dünyanın en çok düzensiz göçmen alan ülkelerinden biri. Göç İdaresi Kurumu’nun istatistiklerine göre, 2013 yılında 39 bin 890 göçmen yasadışı yollarla Türkiye’ye girerken 2019 yılında bu sayı 454 bin 662’ye yükseldi.

En son 9 Aralık tarihinde güncellenen istatistikler, 2020 yılında düzensiz göçmen sayısının 115 bin 684 olduğunu gösteriyor.

Son üç yılda Türkiye’ye en fazla düzensiz göçün yapıldığı ülke Afganistan. Göçmenlerin 2018’de 100 bin 841, 2019’da 201 bin 437, bu yıl da Aralık ayı itibariyle 47 bin 530’unu Afganistan vatandaşları oluşturuyor.

Türkiye’ye girebilen Afgan göçmenlerin ana adresi İstanbul oluyor. Bu göçmenler çoğunlukla Türkiye’nin en büyük kentinde Zeytinburnu, Küçükçekmece, Esenyurt gibi ilçelerinde yaşıyor. İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan Boğaz’a nazır Beykoz ilçesi de hatırı sayılır Afgan göçmen nüfusu barındırıyor.

Afgan Göçmenler Kimlik ve Sağlık Desteği İstiyor
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:09:02 0:00

Yağmurlu günde Afgan Pazarı’nda iş hacmi düşüyor

Beykoz’da yaşayan Afgan göçmenlerin buluşma noktası ise Küçüksu deresinin kenarında bulunan Hacı Zihni Gürler Camii’nin önü. En az yedi yıldır Afgan göçmenler burada gündelik işlerde çalışmak üzere sabah gün ağarırken bu bölgeye geliyor. Hem çevre sakinleri hem de kendilerinin ‘‘Afgan Pazarı’ olarak tanımladıkları alanda iş bekliyorlar.

VOA Türkçe ekibi olarak Küçüksu’ya vardığımız gün hava kapalı ve yağmur serpiştiriyordu. Bu durum kimi zaman sayıları 200-250 kişiyi bulan göçmen sayısını da olumsuz etkilemişti, çevrede 40-50 kadar yasadışı yollarla Türkiye’ye girmiş Afganistan vatandaşı vardı.

Çoğunluk daha geçen eyalet valisinin Taliban saldırılarından şikayet ettiği Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Faryap’ın başkenti Meymene’den gelmiş. Hem Özbekistan sınırında bulunan Faryap’ın genelinde hem de başkentte ağırlıklı olarak Özbekler yaşıyor.

‘’15 gün yürüdüm, İran üzerinden Türkiye’ye geldim’’

Afgan pazarında iş bekleyenlerin kimi 3 ay önce gelmiş kimi 3 yıl önce. Ramazan Abdürrahim eskilerden. Zaten Türkçesi de birçoklarından iyi. Dört çocuk babası Abdürrahim, Afganistan göçmenlerinin Türkiye’ye ulaşmalarının uzun yürüyüşler sonucu mümkün olduğunu belirtiyor.

‘‘Yürüye yürüye geldim. On gün Afganistan’da yürüdüm, beş gün İran’da yürüdüm. Tabii arabaya bindiğim de oldu. Ama 15 gün yürüdüm. Orada çiftçilik yapıyordum. Burada, inşaat içinde çalışıyorum. Bahçe işinde çalışıyorum. Orada savaş çatışma da. Devlet yok, para yok. O yüzden Afganlar, arkadaşlar, para yüzünden geliyor Türkiye’ye geliyor.’’

Ramazan Abdürrahim, Afgan göçmenlerin Beykoz’un Yenimahalle, Hekimbaşı ve Küçüksu mahallelerinde beş ya da altı kişi olarak evlerde kaldıklarını söylüyor.

Afgan göçmenler daha çok inşaat, bahçe işleri, peyzaj, gibi işlerde çalışıyor. Günlük yevmiyeleri işin niteliğine ve süresine göre 100 ila 150 lira arasında değişiyor.

‘‘Hastaneye gittik mi, kimse bakmıyor’’

Grupta olan hiçbir göçmen Corona virüsüyle tanışmamış. Afgan mültecilerin üzerinde durdukları en temel sıkıntı kimliksizlik ve sağlık hizmetleri.

Afganistan’ın dördüncü büyük şehri Mezar-ı Şerif’ten gelen Ahmet Rahimi, ‘‘Ben liseye kadar okudum üniversiteyi de okumak istiyordum. Ama para yok diye buraya geldim. Ama yirmi gündür boştayım. İş yok. Öğlene kadar bekliyoruz burada, sonra evde oturup televizyon seyrediyoruz. Hastane sıkıntı’’ derken, Ramazan Rahman da ‘‘Hastaneye gitmemiz zordur. Hastaneye gittik mi, devlet hastanesine gittik kimse bakmıyor. Çünkü kimliğimiz yok. Allaha şükür kimse hasta olmadı. Allah hastalık göstermesin’’ diye ilave ediyor. Ancak bazıları kimlikli Afganlar'ın kendilerini devlet hastanesine soktuklarını, işverenin de kimi özel kurumlarda Corona testi yaptırdığını söylüyor.

Üç sene önce Kabil’den geldiğini söyleyen Beşir Nazari biraz daha para kazanıp geri dönmek isteyenlerden.

Nazari, ‘‘Burada geldik çalışıyoruz, memlekete para gönderiyoruz. Afganistan mesela biraz sıkıntı. Cumhurbaşkanı’ndan Allah razı olsun, yemek yeriz. Türkiye’den çok memnunuz, şimdiye kadar. Afganistan’da düzgün devlet yok. Devlet olsa biz böyle acılar çekmeyecektik. Ama bizim Afganistan’da çok büyük sıkıntı. Türkiye’ye gelmemiz için 4000 dolar para alıyor, sadece devlet alıyor. Bize yardım yetmiyor. Özbekistan olsun başka yerler olsun 200 dolara Türkiye’ye geliyor. Her yerden geliyorlar ama bize öyle izin yok’’ diyor.

Afganistan’dan çıkmanın maliyeti kimine göre 500-600 dolar, kimine göre 4000 dolar.

‘‘Kaçak parası 500-600 dolar, ölümüz göze alıp geliyoruz’’

Afgan Pazarı’nda konuştuğumuz göçmenler arasında kendisini en iyi ifade edebilen birçokları gibi Meymene’den gelen 24 yaşındaki Ramazan Resuli.

Savaş nedeniyle 7. sınıfta okulu terk eden Resuli, birkaç yıl ailesinin küçük tarlasından çiftçilikten yaptıktan sonra Türkiye’nin yolunu tutmuş.

‘‘Bizim Afganistan’dan buraya gelmemiz çok zor oldu. Çünkü İran üzerinden geçip geliyoruz, kaçak. Gelirken de hırsıza yakalanıyorlar, alıyorlar para için bizi. Kaçak parası da 500-600 dolar alıyor. Gelmemiz, ölümü gözümüze alıp geliyoruz, buraya, çalışmak için. Ana babamıza bakmak için. Daha doğrusu, kendimizi hayatımızı kurtarmak için. Afganistan’da savaş olduğu için çalışamıyoruz. İllet çok olduğu için iş yok. Çalışsak da bugün çalıştığımız bugüne yetmiyor. Burada hayat geçirmek de zor. Bir taraftan su parası, elektrik parası gaz parası diye, ev kirası diye. Kışın iş bulamıyoruz. İş yok çalışamıyoruz. Çok çalışabilsek on gün, on beş gün çalışabiliyoruz. O da su, elektrik, gaz parasına gidiyor.’’

‘‘Mahalle sakinleri de bir şey demiyorlar, hatta bize yardım ediyorlar’’

Resuli’ye önce hangi işleri yaptığını sonra da semt sakinlerinin kendilerine bakışını soruyorum.

‘‘Bir işin ucunu tutup sürekli çalışamıyoruz. Kalıp demir işine çalışmak istersem çok boş kalırım. (O yüzden) Şu iş olsun demem. Temizlik derim kalıp, demir, duvar, boya, ne iş varsa elimizden gelen. Ustalıksa ustalığa gideriz. Yoksa hamallık yaparız. Ne iş olsa yaparız. Çalışmak zorundayız. 100 TL olsun 150 olsun hayır diyemeyiz yani. Boş kalırsak aç kalırız. O yüzden ne iş olursa olsun gider çalışırız. Ağır olsun hafif olsun sıkıntı yok bizim için. Biz uzak yakın demeyiz. Ankara olsun da gideriz. Beş, altı günlük iş olsa. Çevrelerde de çalışırız. Kadıköy mesela, Ümraniye. Karşıya da gidiyoruz. Sıkıntı yok. Çok şükür bir buçuk senedir ben buradayım. Yaşıyorum. Daha önce de gelmişliğim var. Kimse kimseyle sıkıntısı yok, Kürt, Türk, Afgan. Kimse bir şey demiyorlar. Biz altı kişi kalıyoruz. Mahallede işe gidip geliyoruz. Sıkıntı yok. Çok iyiler. Kimse bir şey demiyorlar. Mahalle sakinleri de bir şey demiyorlar. Hatta bize yardım ediyorlar işten dolayı. Mesela yemekten dolayı. Başka bir şey olduğu zaman yardım ediyorlar bize. Allah razı olsun onlardan.’’

‘‘Türküz, Müslümanız; Afganlara yardım etsinler, kimlik isterim’’

Genç Afgan göçmene, bir imkanı olsa yurtdışına gidip gitmeyeceğini soruyorum. ‘‘Bundan öteye gitmesini düşünmem, hayatta gitmem. Parası olanlar öteye gidip kendi hayatını daha güzelce geçirmek için gidiyorlar. Bizimkiler ekmek parası kazanmak için buradayız. Burası Türkiye, biz de Türk'üz. Elhamdülillah Müslümanız’’ diyerek kesin bir dille reddediyor. Son sorum karşına şimdi bir devlet yetkilisi çıksa ne istersin oluyor:

‘‘Afganlar'a yardım etsinler. Kimlik versin, kimlik verilmesini isterdim. Bize kimlik verse burada rahat yaşayıp çalışmak isterdik. Anamız, babamız kardeşlerimiz için ülkemizdeki fakirler için kimlik olsa daha rahat çalışabilirdik. Bize en çok ihtiyacımız olan kimliktir. Kimliğimiz olsa hiç sıkıntı çekmeden her yere gidip çalışabiliriz.’’

XS
SM
MD
LG